Sözler - page 218

cebbar bir ma¤rurdur. Fakat, kalbinde nokta-i istinat bul-
mad›¤› için, zat›nda gayet acz ile âciz bir cebbar-› hodfü-
rufltur. Hem o flakirt, menfaatperest hodendifltir ki, ga-
ye-i himmeti nefis ve batn›n ve fercin hevesat›n› tatmin
ve menfaat-i flahsiyesini baz› menfaat-i kavmiye içinde
arayan, dessas bir hodgâmd›r.
Amma hikmet-i Kur’ân’›n halis tilmizi ise
, bir abddir;
fakat, azam-› mahlûkata da ibadete tenezzül etmez;
hem, Cennet gibi azam-› menfaat olan bir fleyi, gaye-i
ibadet kabul etmez bir abd-i azizdir. Hem, hakikî tilmiz-i
mütevazidir, selim, halimdir; fakat, Fât›r’›n›n gayrine, da-
ire-i izni haricinde, ihtiyar›yla tezellüle tenezzül etmez.
Hem, fakir ve zay›ft›r, fakr ve zaaf›n› bilir; fakat, onun
Malik-i Kerîm’i, ona iddihar etti¤i uhrevî servet ile müs-
ta¤nidir ve Seyyidinin nihayetsiz kudretine istinat etti¤i
için, kavidir. Hem, yaln›z livechillâh, r›za-i ‹lâhî için, fazi-
let için amel eder, çal›fl›r
‹flte, iki hikmetin verdi¤i terbiye, iki tilmizin muvaze-
nesiyle anlafl›l›r.
ÜÇÜNCÜ ESAS
Hikmet-i felsefe ile hikmet-i Kur’âniyenin hayat-› içti-
maiye-i befleriyeye verdi¤i terbiyeler.
Amma hikmet-i felsefe ise
, hayat-› içtimaiyede nok-
ta-i istinad› “kuvvet” kabul eder. Hedefi “menfaat” bilir.
Düstur-u hayat› “cidal” tan›r. Cemaatlerin rab›tas›n›
abd:
kul.
abd-i aziz:
izzetli kul; Allah’tan
baflkas›na müracaat etmeyen ve
minnet duymayan kul.
âciz:
gücü yetmez, güçsüz.
acz:
zay›fl›k, güçsüzlük.
amel:
ifl, hareket.
azam-› mahlûkat:
yarat›lm›fllar›n
en büyü¤ü.
azam-› menfaat:
menfaatin en
büyü¤ü.
bat›n:
kar›n, mide.
cebbar:
zorba, zalim.
cebbar-› hodfürufl:
kendini be¤e-
nen zorba.
cemaat:
topluluk, toplum.
cidal:
kavga, mücadele.
daire-i izin:
izin dairesi.
dessas:
aldat›c›, hileci.
düstur-u hayat:
hayat prensibi.
erdem:
fazilet.
fakr:
fakirlik, muhtaçl›k.
Fât›r:
yaratan, yarat›c› Allah.
fazilet:
erdem ve üstünlük.
ferc:
üreme organ›.
gaye-i himmet:
gayret ve çaba-
n›n amac›.
gaye-i ibadet:
ibadetin gayesi.
gayri:
...den baflka, baflkas›.
halim:
uysal, yumuflak, sessiz.
halis:
kar›fl›ks›z, saf, duru.
hariç:
d›fl.
hayat-› içtimaiye:
sosyal hayat.
hayat-› içtimaiye-i befleriye:
in-
sanl›¤›n sosyal hayat›.
hedef:
maksat, niyet, amaç.
hevesat:
hevesler.
hikmet:
her fleyin belirli gayelere
yönelik olarak, manal›, faydal› ve
tam yerli yerinde olmas›.
hikmet-i felsefe:
felsefe ilmi.
hikmet-i Kur’ân:
Kur’ân hikmeti.
hikmet-i Kur’âniye:
Kur’ân’a
mahsus hikmet, Kur’ân’›n hikme-
ti.
hodendifl:
kendi için endifle
eden.
hodgâm:
kendi keyfini düflünen.
iddihar:
biriktirme, saklama.
ihtiyar:
seçme, tercih, irade.
istinat etmek:
dayanmak.
kavi:
kuvvetli.
livechillâh:
Allah için.
ma¤rur:
gururlu.
Malik-i Kerîm:
bol ihsan ve ik-
ram sahibi olan, her fleyin gerçek
sahibi Allah.
menfaat:
fayda, kâr.
menfaat-i kavmiye:
toplum ç›-
kar›.
menfaat-i flahsiye:
kiflisel ç›kar.
menfaatperest:
kendi ç›kar›n›
düflünen.
muvazene:
karfl›laflt›rma.
müsta¤ni:
tok gözlü.
nefis:
kiflinin kendisi, insan›
maddî zevk ve isteklere sevk
eden kuvvet.
nokta-i istinat:
dayanak
noktas›.
rab›ta:
ba¤.
r›za-i ‹lâhî:
Allah r›zas›.
selim:
sa¤lam, do¤ru.
servet:
mal, mülk.
seyyid:
efendi.
flakirt:
talebe, ö¤renci.
tenezzül:
alçalmak, kendine
ayk›r› düflen bir ifli veya duru-
mu kabul etme.
terbiye:
yetifltirme, büyütme.
tezellül:
afla¤›lanma.
tilmiz:
ö¤renci, talebe.
tilmiz-i mütevazi:
alçak gö-
nüllü talebe.
uhrevî:
ahirete dair.
zaaf:
zay›fl›k, güçsüzlük.
218 | SÖZLER
O
N
‹
K‹NC‹
S
ÖZ
1...,208,209,210,211,212,213,214,215,216,217 219,220,221,222,223,224,225,226,227,228,...1482
Powered by FlippingBook