Sözler - page 411

Meselâ, çekirge afetinin istilâs›na karfl›, çekirgeyi yeme-
den mahveden s›¤›rc›k kufllar›n›n dili bilinse ve harekât›
tanzim edilse, ne kadar faydal› bir hizmette, ücretsiz ola-
rak istihdam edilebilir. ‹flte kufllardan flu nevi istifade ve
teshiri ve telefon ve fonograf gibi camidat› konuflturmak
ve tuyurdan istifade etmek; en münteha hududunu flu
ayet çiziyor, en uzak hedefini tayin ediyor, en haflmetli
suretine parmakla iflaret ediyor ve bir nevi teflvik eder.
‹flte, Cenab-› Hak flu ayetlerin lisan-› remziyle manen
diyor ki: “Ey insanlar! Bana tam abd olan bir hemcinsi-
nize, onun nübüvvetinin ismetine ve saltanat›n›n tam
adaletine medar olmak için, mülkümdeki muazzam mah-
lûkat› ona musahhar edip konuflturuyorum ve cünudum-
dan ve hayvanat›mdan ço¤unu ona hizmetkâr veriyo-
rum. Öyle ise, her birinize de madem gök ve yer ve da¤-
lar, hamlinden çekindi¤i bir emanet-i kübray› tevdi etmi-
flim, halife-i zemin olmak istidad›n› vermiflim; flu mahlû-
kat›n da dizginleri kimin elinde ise, ona ram olman›z lâ-
z›md›r. Tâ Onun mülkündeki mahlûklar da size ram ola-
bilsin; ve onlar›n dizginleri elinde olan Zat›n nam›na el-
de edebilseniz ve istidatlar›n›za lây›k makama ç›ksan›z...
“Madem hakikat böyledir. Manas›z bir e¤lence hük-
münde olan fonograf ifllettirmek, güvercinlerle oyna-
mak, mektup postac›l›¤› yapmak, papa¤anlar› konufltur-
maya bedel, en hofl, en yüksek, en ulvî bir e¤lence-i ma-
sumâneye çal›fl ki, da¤lar sana Davudvari birer muazzam
fonograf olabilsin ve hava-i nesiminin dokunmas›yla efl-
car ve nebatattan birer tel-i musiki gibi na¤amat-› zikriye
SÖZLER | 411
Y
‹RM‹NC‹
S
ÖZ
ismet:
günahs›zl›k, masumluk.
istidat:
kabiliyet, yetenek.
istifade:
faydalanma, yararlan-
ma.
istihdam:
çal›flt›rma.
istilâ:
yay›lma.
lây›k:
liyakatli, uygun.
lisan-› remiz:
iflaret dili.
mahlûk:
yarat›k.
mahlûkat:
yarat›klar.
makam:
durulacak yer, mevki.
mana:
anlam.
manen:
manevî olarak.
medar:
vesile.
muazzam:
çok büyük.
musahhar:
boyun e¤en, emir al-
t›na giren.
mülk:
sahip olunan, üzerinde ta-
sarruf hakk› bulunan fley.
münteha:
son yer, nihayet.
na¤amat-› zikriye:
Allah’› zikir
na¤meleri.
nam:
ad.
nebatat:
bitkiler.
nevi:
çeflit, tür.
nübüvvet:
nebîlik, peygamberlik.
ram:
itaat eden, boyun e¤mifl.
saltanat:
sultanl›k, hükümdarl›k.
suret:
biçim, görünüfl.
tanzim:
düzenleme.
tel-i musiki:
düzenli, ahenkli ve
hofl ses ç›karan tel.
teshir:
emri alt›na alma, boyun
e¤dirme.
teflvik:
flevklendirmek.
tevdi:
emanet olarak b›rakma.
tuyur:
kufllar.
ulvî:
yüksek, yüce.
zat:
azamet ve ululuk sahibi kifli;
Allah.
abd:
kul.
afet:
belâ.
ayet:
Kur’ân’›n her bir cümle-
si.
camidat:
cans›zlar.
Cenab-› Hak:
Hakk›n tâ ken-
disi olan, fleref ve azamet sa-
hibi yüce Allah.
cünud:
askerler.
Davudvari:
Hz. Davud gibi.
dizgin:
idare etme ve yönlen-
dirme için kullan›lan kay›fl.
e¤lence-i masumâne:
ma-
sumca, günahs›z e¤lence.
emanet-i kübra:
en büyük
emanet.
eflcar:
a¤açlar.
fonograf:
ses cihaz›.
hakikat:
gerçek.
halife-i zemin:
yerin halifesi.
haml:
yüklenme.
haflmet:
ihtiflam, heybet.
hava-i nesim:
temiz hava.
hemcins:
ayn› cinsten olan.
1...,401,402,403,404,405,406,407,408,409,410 412,413,414,415,416,417,418,419,420,421,...1482
Powered by FlippingBook