Sözler - page 546

Üçüncü Dal
K›yamet alâmetlerinden ve ahir zaman vukuat›ndan
ve baz› a’malin fazilet ve sevaplar›ndan bahseden eha-
dis-i flerife güzelce anlafl›lmad›¤›ndan, ak›llar›na güvenen
bir k›s›m ehl-i ilim, onlar›n bir k›sm›na zay›f veya mevzu
demifller. ‹man› zay›f ve enaniyeti kavi bir k›s›m da, inkâ-
ra kadar gitmifller. fiimdi tafsile giriflmeyece¤iz. Yaln›z,
“On ‹ki As›l”› beyan ederiz.
•
B‹R‹NC‹ ASIL:
Yirminci Sözün ahirindeki sual ve ce-
vapta izah etti¤imiz meseledir. ‹cmali fludur ki:
Din bir imtihand›r, bir tecrübedir; ervah-› âliyeyi, er-
vah-› safileden tefrik eder. Öyle ise, ileride herkese göz
ile görülecek vukuat› öyle bir tarzda bahsedecek ki, ne
bütün bütün meçhul kals›n, ne de bedihî olup, herkes is-
ter istemez tasdike mecbur kals›n. Akla kap› açacak, ih-
tiyar› elinden almayacak. Zira, e¤er tamamen bedahet
derecesinde bir alâmet-i k›yamet görülse, herkes tasdike
muztar olsa, o vakit kömür gibi bir istidat, elmas gibi bir
istidat ile beraber kal›r. S›rr-› teklif ve netice-i imtihan za-
yi olur.
‹flte, bunun için, Mehdî ve Süfyan meseleleri gibi çok
meselelerde çok ihtilâf olmufl. Hem rivayat dahi çok
muhteliftir; birbirine z›t hükümler olmufl.
•
‹K‹NC‹ ASIL:
Mesail-i ‹slâmiyenin tabakat› vard›r. Bi-
ri bir bürhan-› kat’î istese, di¤eri bir zann-› galibî ile ikti-
fa eder, baflkas› yaln›z bir kabul-ü teslimî ve reddetmemek
ahir:
son.
alâmet:
belirti, iflaret.
alâmet-i k›yamet:
k›yamet alâ-
meti, belirtileri.
a’mal:
ameller, ifller.
bedahet:
aç›kl›k, aflikârl›k.
bedihî:
aç›k olan, aflikâr.
beyan:
anlatma, izah.
bürhan-› kat’î:
kat’î, kesin delil.
ehadis-i flerife:
hadis-i flerifler,
Hz. Peygamberin sözleri.
ehl-i ilim:
ilim sahipleri.
elmas:
çok de¤erli bir tafl.
enaniyet:
kendini be¤enme.
ervah-› âliye:
yüce ruhlar.
ervah-› safile:
alçak, kötü ruhlar.
fazilet:
kifliyi ahlâkl›, iyi hareket
etmeye yönelten manevî kuvvet,
erdem.
hüküm:
karar.
icmalî:
k›saca.
ihtilâf:
fikir ayr›l›¤›.
ihtiyar:
irade, seçme, tercih et-
me.
iktifa:
yeterli bulma.
iman:
inanç, itikat.
imtihan:
Allah’›n kullar›n› dene-
mesi, s›nav yapmas›.
inkâr:
reddetme, inanmama.
istidat:
kabiliyet, yetenek.
izah:
aç›klama yapma.
kabul-ü teslimî:
teslim olmaktan
kaynaklanan kabul.
kavi:
kuvvetli, güçlü.
k›s›m:
parçalara ayr›lm›fl bir fleyin
her bölümü.
k›yamet:
dünyan›n sonu.
meçhul:
tam bilinmeyen, belli ol-
mayan.
Mehdî:
hadislere göre ahir za-
manda tevhidi esas alarak iman›
muhafaza edip ‹slâmiyeti hurafe-
lerden ve bid’alardan ar›nd›rarak
zaman›n anlay›fl›na göre yenile-
yecek olan âlim ve önder zat.
mesail-i ‹slâmiye:
‹slâmî mesele-
ler.
mevzu:
yalanc›lar›n uydurdu-
¤u, uydurma hadisler.
muhtelif:
çeflitli.
muztar:
zaruret içinde, zor-
lanm›fl.
netice-i imtihan:
imtihan ne-
ticesi.
red:
kabul etmeme.
rivayat:
rivayetler.
sevap:
Allah’›n r›zas›na sebep
olan hay›rl› hareket.
sual:
soru.
Süfyan:
ahir zamanda gele-
ce¤i ve ümmetin karanl›k
günler yaflamas›na sebep
olaca¤› sahih hadislerde bildi-
rilen dehfletli, dinsiz ve müna-
f›k flah›s.
s›rr-› teklif:
yükümlülük, so-
rumluluk s›rr›.
tabakat:
tabakalar.
tafsil:
etrafl›ca bildirme, aç›k-
lama.
tarz:
biçim, flekil.
tasdik:
do¤rulu¤unu kabul
etme.
tecrübe:
deneyim.
tefrik:
birbirinden ay›rma.
vakit:
zaman, an.
vukuat:
olaylar, hâdiseler.
zann-› galip:
gerçe¤e en ya-
k›n olan zan.
zayi:
elden ç›kan.
zira:
çünkü.
z›t:
karfl›t.
546 | SÖZLER
Y
‹RM‹
D
ÖRDÜNCÜ
S
ÖZ
1...,536,537,538,539,540,541,542,543,544,545 547,548,549,550,551,552,553,554,555,556,...1482
Powered by FlippingBook