Sözler - page 925

E l hâ s › l :
Madem flu azîm kâinat› mezkûr maksatlar
gibi çok azîm makas›d ve çok büyük gayeler için flu su-
rette teflkil, tertip ve tezyin etmifltir. Hem madem flu
mevcudat içinde flu umumî rububiyeti bütün dekaik› ile,
flu azîm saltanat-› ulûhiyeti bütün hakaik› ile görecek in-
san nev’i vard›r. Elbette o Hâkim-i Mutlak o insan ile ko-
nuflacakt›r, makas›d›n› bildirecektir.
Madem her insan cüz’iyetten ve süfliyetten tecerrüt
edip en yüksek bir makam-› küllîye ç›kam›yor, o Hâ-
kim’in küllî hitab›na bizzat muhatap olam›yor; elbette, o
insanlar içinde baz› efrad-› mahsusa, o vazife ile muvaz-
zaf olacaklar. Tâ iki cihetle münasebeti bulunsun: hem
insan olmal›, tâ insanlara muallim olsun; hem ruhen ga-
yet ulvî olmal› ki, tâ do¤rudan do¤ruya hitaba mazhar ol-
sun.
fiimdi, madem flu insanlar içinde, flu kâinat Sâniinin
makas›d›n› en mükemmel bir surette bildiren ve flu kâ-
inat t›ls›m›n› keflfeden ve hilkatin muammas›n› açan ve
rububiyetin mehasin-i saltanat›na en mükemmel tarzda
dellâll›k eden Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâmd›r; el-
bette, bütün efrad-› insaniye içinde öyle bir manevî sey-
rüsülûku olacakt›r ki, cismanî âlemde seyrüseyahat sure-
tinde bir mirac› olacakt›r. Yetmifl bin perde tabir olunan
berzah-› esma ve tecelli-i s›fât ve ef’al ve tabakat-› mev-
cudat›n arkas›na kadar kat-› meratip edecektir. ‹flte miraç
budur.
SÖZLER | 925
O
TUZ
B
‹R‹NC‹
S
ÖZ
kat-› meratip:
mertebeleri aflma,
mertebeleri geçme.
keflfetmek:
gizli bir fleyi açmak,
meydana ç›karmak.
küllî:
kapsaml›, bütüne ait; her
fleyi ilgilendiren.
makam-› küllî:
genifl ve yüksek
makam.
makas›d:
maksatlar, gayeler,
amaçlar.
maksat:
kastedilen, istenilen fley,
gaye, amaç.
mehasin-i saltanat:
Allah’›n sal-
tanat›n›n, hâkimiyetinin güzellik-
leri.
mevcudat:
varl›klar, var olan her
fley.
mezkûr:
ad› geçen, an›lan.
Miraç:
Peygamberimiz Hz. Mu-
hammed’in Cenab-› Hakk›n hu-
zuruna ruhen, cismen, hâlen ç›k-
mas› mu’cizesi.
muallim:
ders veren, ö¤reten, ö¤-
retici.
muamma:
manas› zor anlafl›l›r
fley, gizli s›r.
muhatap:
konuflulan kimse.
muvazzaf:
vazifeli, görevli.
münasebet:
uygunluk; ilgi, alâka.
nev:
çeflit, cins, tür.
rububiyet:
‹lâhî terbiye, Allah’›n
yaratt›¤› bütün varl›klar›n ihtiyaç-
lar›n› gidermesi, yetifltirmesi, on-
lar› sevk ve idare edip hâkimiyeti
alt›nda bulundurmas›.
ruhen:
ruh bak›m›ndan.
saltanat-› ulûhiyet:
tek ilâh olan
Allah’›n hâkimiyeti.
Sâni:
bütün varl›klar› sanatl› bir
flekilde yaratan, Allah.
seyrüseyahat:
hareket etme ve
gezme, yolculuk ve gezme.
seyrüsülûk:
Cenab-› Hakka er-
mek için ç›k›lan manevî ve ruhî
yolculuk.
suret:
biçim, görünüfl, biçim; tarz.
süfliyet:
afla¤›l›k, adîlik.
tabakat-› mevcudat:
varl›klar›n
k›s›mlar›, bölümleri.
tabir olunan:
isimlendirilen, ad-
land›r›lan.
tecelli-i s›fât ve ef’al:
Cenab-›
Hakk›n fiillerinin ve s›fatlar›n›n te-
celli etmesi, görünmesi.
tecerrüt etmek:
s›yr›lmak, uzak-
laflmak, somutlaflmak.
tertip:
düzenleme, s›ralama.
teflkil:
meydana getirme, olufl-
turma.
tezyin:
süsleme, donatma.
t›ls›m:
herkesin bilip çözemedi¤i
gizli s›r.
ulvî:
yüksek, yüce.
azîm:
büyük, yüce.
berzah-› esma:
Allah’›n isim-
lerinin perdesi, aral›¤›.
bizzat:
kendisi, kendi, flahsen.
cismanî âlem:
gördü¤ümüz,
maddî âlem.
cüz’iyet:
azl›k, küçüklük, ba-
sitlik; fert olufl.
dekaik:
incelikler.
dellâl:
ilân edip duyuran, ta-
n›tan.
efrad-› insanî:
insan fertleri.
efrad-› mahsus:
özel fertler,
flah›slar.
hakaik:
gerçekler, hakikatler.
Hâkim:
her fleye hükmeden,
her fleyi hükmü alt›nda tutan,
Allah.
Hâkim-i Mutlak:
hiçbir flekil-
de hâkimiyetine s›n›r konma-
yan, her fleye hükmeden, Al-
lah.
hat›ra gelme:
zihne, akla gel-
me, hat›rlama.
hilkat:
yarat›lma, yarat›l›fl.
hitaba mazhar olmak:
ken-
disiyle konuflulmak,
1...,915,916,917,918,919,920,921,922,923,924 926,927,928,929,930,931,932,933,934,935,...1482
Powered by FlippingBook