Sözler - page 929

Hem hat›ra gelir ki
: Ey mülhit! Sen dersin, “Bin müfl-
külât ile tayyare vas›tas›yla ancak bir iki kilometre yuka-
r›ya ç›k›labilir. Nas›l, bir insan cismiyle binler sene mesa-
feyi birkaç dakika zarf›nda kateder, gider, gelir?”
Biz de deriz ki
: Arz gibi a¤›r bir cisim, fenninizce, ha-
reket-i seneviyesiyle bir dakikada takriben yüz seksen se-
kiz saat mesafeyi keser, takriben yirmi befl bin senelik
mesafeyi bir senede katediyor. Acaba, flu muntazam ha-
rekât› ona yapt›ran ve bir sapan tafl› gibi döndüren bir
Kadîr-i Zülcelâl, bir insan› Arfla getiremez mi? fiemsin
cazibesi denilen bir kanun-u Rabbanî ile Mevlevî gibi et-
raf›nda pek a¤›r olan cism-i arz› gezdiren bir hikmet, ca-
zibe-i rahmet-i Rahman ile ve incizab-› muhabbet-i
fiems-i Ezel ile, bir cism-i insan›, berk gibi, Arfl-› Rah-
man’a ç›karamaz m›?
Yine hat›ra gelir ki
: Diyorsun, “Haydi, ç›kabilir. Niçin
ç›km›fl? Ne lüzumu var? Velîler gibi ruh ve kalbi ile gitse
yeter.”
Biz de deriz ki
: Madem Sâni-i Zülcelâl, mülk ve mele-
kûtundaki ayat-› acibesini göstermek ve flu âlemin tezgâh
ve menbalar›n› temafla ettirmek ve a’mal-i befleriyenin
netaic-i uhreviyesini irae etmek istemifl; elbette âlem-i
mubs›rat›n anahtar› hükmünde olan gözünü ve mesmu-
at âlemindeki ayat› temafla eden kula¤›n›, Arfla kadar be-
raber almas› lâz›m geldi¤i gibi, ruhunun hadsiz vezaife
medar olan alât ve cihazat›n›n makinesi hükmünde olan
cism-i mübare¤ini dahi tâ Arfla kadar beraber almas›
SÖZLER | 929
O
TUZ
B
‹R‹NC‹
S
ÖZ
hadsiz:
s›n›rs›z, sonsuz.
harekât:
hareketler.
hareket-i seneviye:
dünyan›n
günefl etraf›ndaki bir senelik dö-
nüflü.
hat›r:
zihin, fikir, ak›l.
hikmet:
belirli gayelere yönelik,
faydal› ve yerli yerinde olufl.
hükmünde:
gibi; yerinde, de¤e-
rinde.
incizab-› muhabbet-i fiems-i
Ezel:
ezel günefli olan Cenab-› Al-
lah’›n sevgisinin çekicili¤i, cazibe-
si.
irae etmek:
göstermek.
Kadîr-i Zülcelâl:
büyüklük sahibi
ve her fleye gücü yeten Allah.
kanun-u Rabbanî:
Allah’›n kanu-
nu.
katetmek:
aflmak, geçmek, yol
almak.
lâz›m:
gerekli.
medar:
yard›mc›, dayanak nokta-
s›, sebep, vesile.
melekût:
göremedi¤imiz ahiret
âlemleri.
menba:
kaynak, her hangi bir fle-
yin ç›kt›¤› yer.
mesmuat:
duyulanlar, iflitilenler.
Mevlevî:
Mevlevî tarikatine men-
sup kimse.
muntazam:
düzenli, intizaml›.
mülhit:
dinsiz.
mülk:
gördü¤ümüz maddî ve cis-
manî âlem, kâinat.
müflkülât:
zorluklar, güçlükler.
netaic-i uhreviye:
ahiretteki so-
nuçlar, neticeler.
Sâni-i Zülcelâl:
sonsuz büyüklük
sahibi, her fleyi sanatla yaratan
Allah.
flems:
günefl.
takriben:
tahminen, yaklafl›k ola-
rak.
tayyare:
uçak.
temafla:
hayretle ve dikkatle
seyretme bakma.
tezgâh:
bir fleyin üretildi¤i yer,
alet.
vas›ta:
arac›, araç.
velî:
Allah’›n sevgisine, himayesi-
ne kavuflmufl, ermifl kimseler, Al-
lah dostu, evliya.
vezaif:
vazifeler, ifller, görev.
zarf›nda:
içinde.
alât:
aletler.
âlem:
dünya, kâinat.
âlem-i mubs›rat:
görünen
varl›klar dünyas›.
a’mal-i befleriye:
insanlar›n
amelleri, iflleri.
arfl:
gö¤ün en yüksek kat›,
yüksekli¤i sebebiyle bütün
cisimleri içine alan ve Allah’›n
kudret ve hükmüyle ihtiva
etti¤i fley.
arfl:
sema, gö¤ün en yüksek
kat›.
Arfl-› Rahman:
Rahman arfl›,
bütün yarat›lm›fllar› flefkat ve
merhametle besleyen, büyü-
ten Rahman isminin tasarruf
dairesi, makam›.
arz:
yer, dünya.
ayat:
ayetler, deliller.
ayat-› acibe:
Allah’›n varl›k ve
birli¤ine iflaret eden deliller.
berk:
flimflek.
cazibe:
cezp edicilik, çekim.
cazibe-i Rahmet-i Rahman:
Rahmeti her fleyi kuflatan Al-
lah’›n aff›n›n, merhametinin
çekicili¤i.
cihazat:
cihazlar, maddî-ma-
nevî organlar.
cism-i arz:
dünyan›n kütlesi.
cism-i insan:
insan bedeni.
cism-i mübarek:
mübarek
beden, Hz. Muhammed’in
mübarek bedeni, vücudu.
fennî:
fen ilmine göre.
1...,919,920,921,922,923,924,925,926,927,928 930,931,932,933,934,935,936,937,938,939,...1482
Powered by FlippingBook