Sözler - page 969

O vakit, nev-i insan, hak ve hakikat lisan›yla, hikmet
ve intizam›n diliyle der ki:
“E¤er bütün küre-i arza giydirilen ve nev’imiz gibi bü-
tün hayvanat ve nebatat›n yüz binler enva›ndan rengâ-
renk atk› ve iplerden kemal-i hikmetle dokunan ve diki-
len gömle¤i ve yeryüzüne serilen ve yüz binler zîhayat
enva›ndan nesç olunan ve gayet nak›fll› bir surette icat
edilen haliçeyi yapacak ve her vakit kemal-i hikmetle
tecdit edip tazelendirecek bir kudret ve hikmet sende
varsa; hem, e¤er biz meyve oldu¤umuz küre-i arza ve çe-
kirdek oldu¤umuz âlemde tasarruf edecek ve hayat›m›za
lâz›m maddeleri mizan-› hikmetle aktâr-› âlemden bize
gönderecek bir muhit kudret ve flamil bir hikmet sende
varsa; ve yüzümüzdeki sikke-i kudret bir olan bütün git-
mifl ve gelecek emsalimizi icat edecek bir iktidar sende
varsa, belki bana rububiyet dava edebilirsin. Yoksa, hay-
di sus! Benim nev’imdeki karma kar›fl›kl›¤a bak›p, ‘Par-
mak kar›flt›rabilirim’ deme. Çünkü intizam mükemmel-
dir. O karma kar›fl›k zannetti¤in vaziyetler, kudretin ka-
der kitab›na göre kemal-i intizamla bir istinsaht›r. Çünkü,
bizden çok afla¤› olan ve bizim taht-› nezaretimizde bulu-
nan hayvanat ve nebatat›n kemal-i intizamlar› gösteriyor
ki, bizdeki kar›fl›kl›klar bir nevi kitabettir.
“Hiç mümkün müdür ki, bir haliçenin her taraf›na ya-
y›lan bir atk› ipini sanatkârâne yerlefltiren, haliçenin us-
tas›ndan baflkas› olsun? Hem, bir meyvenin mucidi, a¤a-
c›n›n mucidinden baflkas› olsun? Hem, çekirde¤i icat
eden, çekirdekli cismin sâniinden baflkas› olsun?
SÖZLER | 969
O
TUZ
‹
K‹NC‹
S
ÖZ
istinsah:
örne¤ini ç›karma, ço-
¤altma
kader:
Cenab-› hakk›n meydana
gelecek hâdiseleri olmadan önce
takdir etmesi, plânlamas›.
kemal-i hikmet:
mükemmel hik-
met ve gaye.
kemal-i intizam:
tam ve eksiksiz
düzen.
kitabet:
yazma.
kudret:
güç, kuvvet, iktidar.
küre-i arz:
dünya, yer küre.
lisan:
dil.
mizan-› hikmet:
hikmet terazisi.
mucit:
icat eden, meydana geti-
ren, yaratan.
muhit kudret:
her fleyi kaplayan
güç, ihata eden kuvvet.
mükemmel:
tamam, olgun.
nak›fl:
süs.
nebatat:
bitkiler.
nesç:
dokuma.
nev’:
cins, tür, çeflit.
nev-i insan:
insan nev’i.
rububiyet:
rabl›k; Allah’›n her bir
varl›¤a muhtaç oldu¤u fleyleri
vermesi, onlar› terbiye edip idare
ve hâkimiyeti alt›nda bulundur-
mas›.
sanatkârâne:
bir sanatkâra yak›-
flacak flekilde.
Sâni:
her fleyi sanatl› olarak yara-
tan Allah.
sikke-i kudret:
kuvvet, güç müh-
rü.
suret:
biçim, tarz, flekil.
flamil:
kaplayan, kuflatan.
taht-› nezaret:
gözetim alt›.
tasarruf:
güzel idare etme, kulla-
n›m hakk›.
tecdit:
yenilenme.
vaziyet:
durum, hâl.
zîhayat:
hayat sahibi, canl›.
aktâr-› âlem:
âlemin her ta-
raf›.
âlem:
dünya, cihan.
emsal:
örnekler, benzerler.
enva:
çeflitler, türler.
gayet:
çok, son derece.
hak:
do¤ru.
hakikat:
gerçek.
haliçe:
ince dokunmufl küçük
hal›.
hayvanat:
hayvanlar.
hikmet:
her fleyin belirli ga-
yelere yönelik olarak, manal›,
faydal› ve tam yerli yerinde
olmas›.
hikmet:
her fleyin belirli ga-
yelere yönelik olarak, manal›,
faydal› ve tam yerli yerinde
olmas›.
icat:
meydana getirme, yap-
ma.
iktidar:
güç yetirme.
intizam:
düzgünlük, düzen,
düzenlilik.
1...,959,960,961,962,963,964,965,966,967,968 970,971,972,973,974,975,976,977,978,979,...1482
Powered by FlippingBook