Tarihçe-i Hayat - page 309

Ezcümle, Mu’cizat-› Ahmediye Mektubat›nda, Üçüncü
‹flaretinden tâ On Sekizinci ‹flaretine kadar altm›fl sahife,
habersiz, bilmeyerek —bir müstensihin nüshas›nda iki
sahife müstesna olmak üzere mütebaki bütün sahifeler-
de— kemal-i muvazenetle, iki yüzden ziyade “Resul-i Ek-
rem Aleyhissalâtü Vesselâm” kelimeleri birbirine bak›-
yorlar. Kim insaf ile iki sahifeye dikkat etse, tesadüf ol-
mad›¤›n› tasdik edecek. Hâlbuki tesadüf, olsa olsa bir sa-
hifede kesretli emsal kelimeleri bulunsa, yar› yar›ya teva-
fuk olur, ancak bir iki sahifede tamamen tevafuk edebi-
lir. O hâlde böyle umum sahifelerde “Resul-i Ekrem
Aleyhissalâtü Vesselâm” kelimesi, iki olsun, üç olsun,
dört olsun veya daha ziyade olsun, kemal-i mizan ile bir-
birinin yüzüne baksa; elbette tesadüf olmas› mümkün de-
¤ildir. Hem sekiz ayr› ayr› müstensihin bozamad›¤› bir te-
vafukun, kuvvetli bir iflaret-i gaybiye, içinde oldu¤unu
gösterir.
Nas›l ki ehl-i belâgatin kitaplar›nda, belâgatin dereca-
t› bulundu¤u hâlde; Kur’ân-› Hakîm’deki belâgat, dere-
ce-i i’caza ç›km›fl. Kimsenin haddi de¤il ki, ona yetiflsin.
Öyle de, Mu’cizat-› Ahmediyenin bir âyinesi olan On
Dokuzuncu Mektup ve mu’cizat-› Kur’âniyenin bir tercü-
man› olan Yirmi Beflinci Söz ve Kur’ân’›n bir nevi tefsi-
ri olan Risale-i Nur eczalar›nda tevafukat, umum kitapla-
r›n fevkinde bir derece-i garabet gösteriyor. Ve ondan
anlafl›l›yor ki, mu’cizat-› Kur’âniye ve mu’cizat-› Ahmedi-
yenin bir nevi kerametidir ki, o âyinelerde tecelli ve te-
messül ediyor.
TAR‹HÇE-‹ HAYATI
| 309
B
ARLA
H
AYATI
hit imamlar taraf›ndan gayba ait
verilen haberler, iflaret yolu ile
yap›lan aç›klamalar.
kemal-i mizan:
ölçünün tam ve
kusursuz oluflu, tam ölçü, mü-
kemmel ölçü.
kemal-i muvazenet:
dengenin
ve ölçünün kusursuzlu¤u, mü-
kemmel derecede ölçülü ve den-
geli olma.
keramet:
Allah’›n velî kullar›nda
görülen ola¤anüstü hâller veya
tabiatüstü hâdiseler.
kesretli:
çoklu¤u olan, çok fazla.
Kur’ân-› Hakîm:
her ayet ve su-
resinde say›s›z hikmet ve fayda-
lar bulunan Kur’ân.
mu’cizat-› Ahmediye:
Peygam-
ber Efendimizin (a.s.m.) gösterdi¤i
mu’cizeler.
mu’cizat-› Kur’âniye:
Kur’ân’›n
mu’cizeleri.
mümkün:
mümkün, olabilir, im-
kân dahilinde, kabil.
müstensih:
istinsah eden, bir ya-
z›n›n suretini, kopyas›n› ç›karan,
yaz›l› bir metnin suretini ç›kara-
rak ço¤altan, kopya eden.
müstesna:
ayr› tutularak, hariç,
ayr›k.
mütebâkî:
bâkî kalan, geri kalan,
geriye kalan, artan, küsur.
nüsha:
bir kitaptan veya yaz›l› bir
fleyden ç›kar›lan suret.
Resul-i Ekrem:
çok cömert, ke-
rîm olan peygamber, Hz. Muham-
med (a.s.m.).
sahife:
sayfa.
tamamen:
büsbütün.
tasdik:
do¤rulu¤unu kabul etme,
do¤rulama, gerçekli¤ini kabul et-
me.
tecelli:
aç›l›p belirme, aç›kça or-
taya ç›kma, ayd›nlanma.
tefsîr:
Kur’ân’›n mana bak›m›n-
dan izah›, Kur’ân’›n flerhi.
temessül:
bir flekil ve surete gir-
me, cisimlenme.
tercüman:
tercüme eden, baflka
bir dilde yaz›lm›fl veya söylenmifl
bir fleyi yine baflka dile çeviren,
çevirici, dilmaç.
tesadüf:
rastgelme, rastlant›; ön-
ceden bilinmeyeni, hesaplanma-
yan karfl›laflma.
tevafuk:
uyma, uygun gelme,
uygunluk, rastlamak, münasebet,
birbirine denk gelme.
ziyade:
çok, fazla, art›k.
Aleyhissalâtü Vesselâm:
Sa-
lât ve selâm onun üzerine ol-
sun,” anlam›nda Peygamberi-
miz
Hz.
Muhammed’in
(a.s.m.)ismini duyunca söy-
lenmesi sünnet olan dua.
âyine:
ayna, mirat.
belâgat:
sözün düzgün, ku-
sursuz, yerinde ve hâlin ve
makam›n icab›na göre söy-
lenmesini ö¤reten ilmin ad›,
edebiyat kaideleri ile ilgili
ilim.
derecat:
dereceler, basamak-
lar, kademeler, yükseklikler,
mertebeler.
derece-i garabet:
hayret ve-
ricilik derecesi, gariplik dere-
cesi.
derece-i i’caz:
mu’cizelik de-
recesi.
ecza:
cüz’ler, parçalar, k›s›m-
lar.
ehl-i belâgat:
güzel, kusursuz
söz söyleyenler, edipler, ede-
biyatç›lar.
elbette:
kesinlikle, mutlaka,
flüphesiz.
emsal:
efl, benzer.
ezcümle:
belli bafll›, bafll›ca,
özellikle, bu cümleden olarak,
bu da, bu babdan.
fevk:
üst, üst taraf, yukar›,
üzeri.
had:
yetki.
hâlbuki:
hakikat ve do¤rusu
fludur ki, öyle iken, oysa ki,
hakikat flu ki.
insaf:
adaleti ve hakk› düflü-
nerek davranma.
iflaret-i gaybiye:
gaypla ilgili
iflaret; Hz. Peygamber, müçte-
1...,299,300,301,302,303,304,305,306,307,308 310,311,312,313,314,315,316,317,318,319,...1390
Powered by FlippingBook