Tarihçe-i Hayat - page 316

rab›talar›ndan ve kaidelerinden nefret edip terk etmekli-
¤im, do¤rudan do¤ruya bu hizmet-i Kur’âniyeyi halis, sa-
fî bir surette yapt›rmak için bu vaziyet verildi¤ine flüp-
hem kalmam›flt›r. Hatta çok defa bana verilen s›k›nt› ve
zulmen bana karfl› olan tazyikat perdesi alt›nda, bir
dest-i inayet taraf›ndan merhametkârâne, Kur’ân’›n es-
rar›na hasr-› fikir ettirmek ve nazar› da¤›tmamak için ya-
p›lm›flt›r kanaatindeyim. Hatta eskiden mütalâaya çok
müfltak oldu¤um hâlde, bütün bütün sair kitaplar›n mü-
talâas›ndan bir men’, bir mücanebet ruhuma verilmiflti;
böyle gurbette medar-› teselli ve ünsiyet olan mütalâay›
bana terk ettiren, anlad›m ki, do¤rudan do¤ruya âyât-›
Kur’âniyenin üstad-› mutlak olmalar› içindir.
Hem,
yaz›lan eserler, risaleler, ekseriyet-i mutlakas›,
hariçten hiçbir sebep gelmeyerek, ruhumdan tevellüt
eden bir hacete binaen, ani ve def
’
î olarak ihsan edilmifl.
Sonra, baz› dostlar›ma gösterdi¤im vakit, demifller
:
“
fiu
zaman›n yaralar›na devad›r.
“
‹ntiflar ettikten sonra, ekser
kardefllerimden anlad›m ki, tam flu zamandaki ihtiyaca
muvaf›k ve derde lây›k bir ilâç hükmüne geçiyor
.
‹flte ihtiyar ve fluurumun dairesi haricinde, mezkûr hâ-
letler ve sergüzeflt-i hayat›m ve ulûmlar›n envalar›ndaki
hilâf-› âdet ihtiyars›z tetebbuat›m, böyle bir netice-i kud-
siyeye müncer olmak için, kuvvetli bir inayet-i ‹lâhiye ve
bir ikram-› Rabbanî oldu¤una bende flüphe b›rakmam›fl-
t›r.
anî:
bir an içinde, hemen o anda,
derhal.
ayat-› Kur’âniye:
Kur’ân’›n ayet-
leri.
binaen:
den dolay›, -den ötürü, -
için, -dayanarak, yap›larak, bu se-
bepten.
dest-i inayet:
inayet eli, dikkat,
gayret, ihsan, iyilik eli.
deva:
ilâç, çare, tedbir.
ekser:
pek çok, ço¤unluk.
ekseriyet-i mutlaka:
bir fazlas›y-
la elde edilen ço¤unluk, çokluk,
kesin ço¤unluk.
enva:
çeflitler, türler, neviler.
eser:
bas›lma kitap.
esrar:
s›rlar, gizlenilen ve bilin-
meyen fleyler, akl›n eremeyece¤i
fleyler.
hacet:
ihtiyaç, lüzum, muhtaçl›k.
hâlet:
hâl, suret, keyfiyet.
halis:
temiz.
hariç:
bir fleyin d›fl›, d›flar›s›, d›flta
kalan.
hasr-› fikir:
bir fleye bütün fikrini
verme, fikir hasretme, baflka fley-
le meflgul olmadan bütün fikrî ça-
l›flmay› bir fley üzerinde toplama.
hilâf-› âdet:
âdete ayk›r›.
hizmet-i Kur’âniye:
Kur’ân’›n hiz-
meti.
ihsan:
iyilik etme, güzel davran-
ma, ba¤›fllama, ikram etme, lütuf,
ba¤›fl, yard›m.
ihtiyaç:
gereklilik, lüzumluluk hâ-
li, muhtaç olufl.
ihtiyar:
seçme, tercih, irade.
ilâc:
derde devâ olan fley.
intiflar:
yay›lma, da¤›lma, neflro-
lunma.
kaide:
usul, kural, erkân, nizam,
düzen, yol.
kanaat:
görüfl, fikir.
lây›k:
uygun, yak›fl›r, münasip.
men:
yasak etme, durdurma,
mâni olma, b›rakmama, bir fleyi
diri¤ etme, bir fleyin yap›lmas›n›
316 |
BED‹ÜZZAMAN SA‹D NURSÎ
B
ARLA
H
AYATI
engelleme, esirgeme, verme-
me, önleme.
mezkûr:
zikredilen, ad› ge-
çen, an›lan.
muvaf›k:
yerinde, uygun,
uyar, münasip.
mücanebet:
bir fleyden çe-
kinme, sak›nma, uzak durma.
müfltak:
ifltiyakl›, arzulu.
mütalâa:
okuma, dikkatli
okuma.
nazar:
dikkat.
nefret:
bir fleyden veya kim-
seden i¤renme, tiksinme, ik-
rah.
netice-i kudsiye:
kutsal , mu-
kaddes netice, kutsal sonuç.
rab›ta:
ilgi, alâka, ba¤.
sâfî:
saf olan, duru, kat›ks›z,
kat›fl›ks›z.
sair:
di¤er, öteki, baflka.
sergüzeflt-i hayat:
hayat ma-
ceras›, hayat hikâyesi.
fluur:
bir fleyi anlama, tan›ma
ve kavrama gücü; anlay›fl, id-
rak.
tazyikat:
tazyikler, bask›lar,
zorlamalar, s›k›flt›rmalar.
terk:
b›rakma, sal›verme,
vazgeçme.
tetebbuat:
etrafl›ca araflt›r-
malar ve incelemeler.
tevellüt:
do¤ma, do¤um.
ulûm:
ilimler.
üstad-› mutlak:
ilimde üs-
tünlü¤ü ve ö¤reticili¤i tart›fl-
mas›z olan üstat.
vaziyet:
bir kimse veya fleyin
durumu, hâli.
zulmen:
zulümle, haks›zl›kla,
zulmederek.
1...,306,307,308,309,310,311,312,313,314,315 317,318,319,320,321,322,323,324,325,326,...1390
Powered by FlippingBook