Tarihçe-i Hayat - page 312

mesaili, kadere dair olan Yirmi Alt›nc› Sözde, ‹kinci
Mebhas›n iki sahifesinde tamam›yla hem herkese bildire-
cek bir tarzda beyan›, eser-i inayet olmazsa nedir?
Hem, bütün ukulü hayrette b›rakan ve hiçbir felsefe-
nin eliyle keflfedilemeyen ve s›rr-› hilkat-i âlem ve t›ls›m-›
kâinat denilen ve Kur’ân-› Azîmüflflan’›n i’caz›yla keflfe-
dilen o t›ls›m-› müflkülküfla ve o muamma-i hayretnüma,
Yirmi Dördüncü Mektup ve Yirmi Dokuzuncu Sözün
ahirindeki remizli nüktede ve Otuzuncu Sözün tahavvü-
lât-› zerrat›n alt› adet hikmetinde keflfedilmifltir. Kâinatta-
ki faaliyet-i hayretnüman›n t›ls›m›n› ve hilkat-i kâinat›n
ve ak›betinin muammas›n› ve tahavvülât-› zerrattaki ha-
rekât›n s›rr-› hikmetini keflif ve beyan etmifllerdir; mey-
dandad›r, bak›labilir.
Hem, s›rr-› ehadiyet ile, fleriksiz vahdet-i rububiyeti,
hem nihayetsiz kurbiyet-i ‹lâhiye ile, nihayetsiz bu’diyeti-
miz olan hayretengiz hakikatleri kemal-i vuzuh ile On Al-
t›nc› Söz ve Otuz ‹kinci Söz beyan ettikleri gibi, kudret-i
‹lâhiyeye nispeten zerrat ve seyyarat müsavi oldu¤unu ve
haflr-i azamda umum zîruhun ihyas›, bir nefsin ihyas› ka-
dar o kudrete kolay oldu¤unu ve flirkin hilkat-i kâinatta
müdahalesi imtina derecesinde ak›ldan uzak oldu¤unu
kemal-i vuzuh ile gösteren Yirminci Mektuptaki
1
l
ôj/
ón
b m
Ar
Àn
T u
?o
c '
¤n
Y n
ƒo
g n
h
kelimesi beyan›nda ve üç temsili ha-
vi onun zeyli, flu azîm s›rr-› vahdeti keflfetmifltir.
Hem hakaik-› imaniye ve Kur’âniyede öyle bir genifl-
lik var ki, en büyük zekâ-i beflerî ihata edemedi¤i hâlde,
ak›bet:
nihayet, son, bitim.
azîm:
büyük, yüce, ulu.
beyan:
anlatma, aç›k söyleme,
bildirme, izah.
bu’diyet:
uzakl›k.
eser-i inayet:
lütuf eseri; ihsan,
iyilik, yard›m alâmeti.
faaliyet-i hayretnüma:
hayret
uyand›ran bir faaliyet, hayranl›k
veren faaliyet, hayret veren gay-
ret, çal›flma.
felsefe:
hikmet bilgisi.
hakikat:
gerçek, hayalî olmayan,
görülen, mevcut olan, bir fleyin
asl› ve esas›.
harekât:
hareketler.
haflr-› azam:
k›yamet koptuktan
sonraki en büyük haflir, toplan-
ma.
hayretengiz:
hayret veren, hay-
ret verici, hayret içinde b›rak›c›,
flafl›rt›c›.
hikmet:
yüksek bilgi.
i’caz:
âciz b›rakma, acze düflür-
me, âciz hâle getirme.
ihata:
tam kavray›fl, zihnen, ak-
len ve bilgiyle kavray›fl, mükem-
mel bir flekilde anlama.
ihya:
canland›rma, hayat verme,
yeniden hayata döndürme.
imtina:
imkâns›zl›k, olamay›fl.
kâinat:
yarat›lm›fl olan fleylerin
tamam›, bütün âlemler, varl›klar.
keflif:
gizli bir fleyi bulma, gizli bir
fleyi bulup meydana ç›karma.
kudret:
Allah’›n bütün varl›¤› çev-
releyen ezelî kuvveti.
kudret-i ‹lâhiye:
Allah’›n kudreti,
Allah’›n kudretiyle yapt›¤› ifller, fi-
iller, tasarruflar.
Kur’ân-› Azîmüflflan:
flan ve flere-
fi yüce olan Kur’ân.
kurbiyet-i ‹lâhiye:
Allah’a yak›n-
l›k.
mesail:
meseleler.
muamma:
Anlafl›lmaz, çözülmesi
güç ifl.
muamma-y› hayretnüma:
hay-
ret uyand›ran s›r ve gizlilikler.
müdahale:
kar›flma, el atma, ara-
ya girme, sokulma.
nefis:
hayat, ruh, can.
nispeten:
nispet olarak, nispetle,
k›yaslayarak, öncekine göre, bir
dereceye kadar.
nükte:
herkesin anlayamad›¤› in-
ce mana, ancak dikkat edildi¤in-
de anlafl›lan ince söz ve mana.
remiz:
iflaret; istedi¤ini iflaretle
ifade etme, ima.
seyyarat:
gezegenler.
s›rr-› ehadiyet:
ehadiyet s›rr›; Al-
lah’›n her bir varl›kta görülen bir-
lik tecellisinin s›rr›.
s›rr-› hikmet:
hikmet s›rr›, herke-
sin bilmedi¤i gizli sebep.
s›rr-› hilkat-i âlem:
cihan›n yara-
t›lmas›n›n s›rr›, âlemin yarat›lma-
1.
O her fleye kadirdir. (Hûd Suresi: 4; Rum Suresi: 50.)
312 |
BED‹ÜZZAMAN SA‹D NURSÎ
B
ARLA
H
AYATI
s›ndaki hikmet, amaç, gaye.
s›rr-› vahdet:
Cenab-› Allah’›n
umum eflyada birden tecelli
eden birli¤inin s›rr›.
flerik:
ortak, hissedar.
flirk:
Allah’a ortak koflma, Al-
lah’tan baflka yarat›c›n›n bu-
lundu¤una inanma.
tahavvülât-› zerrat:
zerrele-
rin de¤iflmesi, atomlardaki bir
hâlden baflka bir hâle geçme,
de¤ifliklik.
tarz:
üslûp, eda.
temsil:
bir fleyin ayn›n› yap-
ma.
t›ls›m:
herkesin bilip çözeme-
di¤i gizli s›r, bilmece.
t›ls›m-› kâinat:
kâinat›n t›ls›-
m›, evrenin gizli s›rr›.
t›ls›m-› müflkilküfla:
aç›lmas›
ve anlafl›lmas› zor fleyleri çö-
züme kavuflturan t›ls›m.
ukul:
ak›llar, zihinler, uslar.
umum:
hep, bütün, herkes.
vahdet-i rububiyet:
Allah’›n
birli¤i, terbiye ve idare edici
Cenab-› Hakk›n birli¤i.
zekâ-y› beflerî:
insana ait ze-
kâ, insan zekâs›.
zerrat:
zerreler, çok ufak par-
çalar, moleküller, atomlar.
zeyl:
ek, ilâve.
zîruh:
ruh sahibi, ruhlu, canl›,
hayattar.
1...,302,303,304,305,306,307,308,309,310,311 313,314,315,316,317,318,319,320,321,322,...1390
Powered by FlippingBook