Tarihçe-i Hayat - page 325

Kardefllerim,
Size, Üstat ve talebeler ve ders arkadafllar› içinde fay-
da verecek bir fikrimi beyan edece¤im. fiöyle ki
:
Sizler —haddimin fevkinde— bir cihette talebemsiniz
ve bir cihette ders arkadafllar›ms›n›z ve bir cihette muin
ve müflavirlerimsiniz.
Aziz kardefllerim! Üstad›n›z lâyuhti de¤il; onu hatas›z
zannetmek hatad›r. Bir bahçede çürük bir elma bulun-
makla bahçeye zarar vermez, bir hazinede silik para bu-
lunmakla hazineyi k›ymetten düflürtmez. Hasenenin on
say›lmas›yla, seyyienin bir say›lmak s›rr›yla; insaf odur ki,
bir seyyie bir hata görünse de, sair hasenata karfl› kalbi
buland›r›p itiraz etmemektir. Hakaika dair mesailde, kül-
liyatlar› ve bazen de tafsilâtlar› sünuhat-› ilhamiye nev’in-
den oldu¤undan, hemen umumiyetle flüphesizdir,
kat’îdir...
Biliniz, kardefllerim ve ders arkadafllar›m, benim hata-
m› gördü¤ünüz vakit serbestçe bana söyleseniz mesrur
olaca¤›m. Hatta bafl›ma vursan›z, “Allah raz› olsun” di-
yece¤im. Hakk›n hat›r›n› muhafaza için, baflka hat›rlara
bak›lmaz. Nefs-i emmarenin enaniyeti hesab›na, Hakk›n
hat›r› olan, bilmedi¤imiz bir hakikati müdafaa de¤il, aler-
re’si velayn kabul ederim...
TAR‹HÇE-‹ HAYATI
| 325
B
ARLA
H
AYATI
tereddüde mahal b›rakmayan,
kesin, flüphesiz.
k›ymet:
de¤er.
külliyat:
bir fleyin bütünü, bir fle-
yin tamam›, hepsi.
lâyuhti:
hatas›z, hata ifllemez, ya-
n›lmaz, yanl›fl yapmaz.
mesail:
meseleler.
mesrur:
sevinçli, memnun, flen,
sürurlu.
muhafaza:
koruma, saklama, h›f-
zetme.
müdafaa:
savunma.
müflavir:
istiflare edilen, fikrine
müracaat edilen, kendisine dan›-
fl›lan kimse.
nefs-i emmare:
insan› kötülü¤e
sürükleyen nefis, insana kötü ve
günah olan ifllerin yap›lmas›n›
emreden nefis.
raz›:
r›za gösteren, kabul eden,
boyun e¤en, muvafakat eden,
hoflnut olan.
sair:
di¤er, öteki, baflka.
seyyie:
fenal›k, kötülük, çirkinlik.
sünuhat-› ilhamiye:
ilham olan
hat›rlay›fllar, ilhamla akla gelen-
ler, ilham olarak kalbe do¤anlar.
tafsilât:
tafsiller, aç›klamalar,
izahlar, etrafl› olarak bildirmeler.
talebe:
ö¤renciler, tahsil görenler.
umumiyet:
umumî olma hâli,
umumîlik, bir fleyin herkese ait
olmas›, genellik.
üstat:
ö¤retici; muallim, ö¤ret-
men, usta, sanatkâr.
zan:
zannetme, sanma, kesin ola-
rak bilmeksizin kuvvetli ihtimalle
hükmetme.
alerre’sivelayn:
bafl ve göz
üstüne.
aziz:
muhterem, sayg›n.
bazen:
zaman zaman, ara s›-
ra, her zaman de¤il.
beyan:
anlatma, aç›k söyle-
me, bildirme, izah.
cihet:
yan, yön, taraf.
dair:
belli bir fley hakk›nda
olan, alâkal›, müteallik, ait, il-
gili.
enaniyet:
kendini be¤enme,
bencillik, egoistlik.
fevk:
üst, üst taraf, yukar›,
üzeri.
fikir:
düflünme, düflünce.
hakaik:
hakikatler, do¤rular,
gerçekler.
hakikat:
gerçek, hayalî olma-
yan, görülen, mevcut olan, bir
fleyin asl› ve esas›.
hasenat:
iyi ameller, iyi ifller,
hay›rlar.
hasene:
güzel ve hay›rl› ifl.
hata:
suç, günah, kabahat.
hat›r:
gönül, kalp, his.
hatta:
manaya kuvvet ver-
mek için “üstelik, fazla olarak,
bundan baflka, kadar, bile,
dahi, hem de...” manalar›nda,
cümle bafllar›nda kullan›lan
edatt›r.
hazine:
para, alt›n gibi k›y-
metli fleylerin sakland›¤› sa¤-
lam yer.
insaf:
adaleti ve hakk› düflü-
nerek davranma.
itiraz:
bir fikri, hükmü veya
durumu kabul etmeyip çü-
rütmeye kalk›flma, karfl› ç›k-
ma, karfl› durma.
kat’î:
kesip atan, flüpheye ve
1...,315,316,317,318,319,320,321,322,323,324 326,327,328,329,330,331,332,333,334,335,...1390
Powered by FlippingBook