Tarihçe-i Hayat - page 585

kuvvetli iflaret; ve bütün mahlûkat-› semaviyenin bütün
ifllerine ve keyfiyetlerine taallûk eden ve avucuna alan,
tanzim eden ilminin her fleye ihatas›na ve hikmetinin her
ifle flümulüne flüphesiz flahadet ederler. Ve o flahadet ve
delâlet o kadar zahirdir ki, güya y›ld›zlar, flahit olan gök-
lerin flahadet kelimeleri ve tecessüm etmifl nuranî delille-
ridirler.
Hem, semavat meydan›nda, denizinde, fezas›ndaki
y›ld›zlar ise, mutî neferler, muntazam sefineler, harika
tayyareler, acayip lâmbalar gibi vaziyetiyle, Senin salta-
nat-› ulûhiyetinin flaflaas›n› gösteriyorlar.
Ve o ordunun efrad›ndan bir y›ld›z olan güneflimizin
seyyarelerinde ve zeminimizdeki vazifelerinin delâlet ve
ihtar›yla, güneflin sair arkadafllar› olan y›ld›zlar›n bir k›s-
m› ahiret âlemlerine bakarlar ve vazifesiz de¤iller; belki
bâkî olan âlemlerin güneflleridirler.
Ey Vacibü'l-Vücud! Ey Vahid-i Ehad!
Bu harika y›ld›zlar, bu acip günefller, aylar, Senin mül-
künde, Senin semavat›nda, Senin emrin ile ve kuvvetin
ve kudretin ile ve Senin idare ve tedbirin ile teshir ve
tanzim ve tavzif edilmifllerdir. Bütün o ecram-› ulviye,
kendilerini yaratan ve döndüren ve idare eden bir tek
Hâl›ka tesbih ederler, tekbir ederler, lisan-› hâl ile
1
o
ôn
Ñ`r
c
n
G *n
G @ $G n
¿
Én
ër
Ño
°S
derler. Ben dahi onlar›n bütün
tesbihat›yla Seni takdis ederim.
TAR‹HÇE-‹ HAYATI
| 585
K
ASTAMONU
H
AYATI
muntazam:
nizaml›, intizaml›, s›-
ralanm›fl, s›ral›, düzgün, tertipli.
mutî:
itaat eden, boyun e¤en.
mülk:
varl›k, saltanat.
münezzeh
:
ar›nm›fl, temiz, ar›,
pak, tenzih edilmifl, uzak, berî.
nefer:
rütbesiz asker, er.
noksan:
eksik.
nuranî:
nurlu, ›fl›kl›, parlak, mü-
nevver.
sair:
di¤er, öteki, baflka.
saltanat-› ulûhiyet:
kâinatta fle-
rik, ortak kabul etmeyen ‹lâhî sal-
tanat.
sefine:
gemi, vapur.
semavat:
semalar, gökler.
seyyare:
güneflin etraf›nda belli
bir e¤ri çizerek dolaflan gezegen,
y›ld›z.
flahadet:
flahit olma, flahitlik, ta-
n›kl›k.
flahit:
flahitlik yapan, gördü¤ü ve-
ya bildi¤i fleyi mahkeme önünde
yemin ederek söyleyip davan›n
sonuçlanmas›na yard›m eden
kimse, flahit, tan›k.
flaflaa:
gösterifl, debdebe, tanta-
na.
flümul:
içine alma, kaplama, iha-
ta etme, havi olma.
taallûk:
münasebet, rab›ta.
takdis:
Allah'›n hamde ve övül-
meye lây›k oldu¤unu bildirme,
Allah'› her türlü kusur ve noksan-
l›klardan tenzih etme.
tanzim:
düzenleme, tertipleme,
›slah etme, düzeltme, iyilefltirme.
tavzif:
vazifelendirme, görevlen-
dirme, ifle alma, ifl verme.
tayyare:
uçak, uçucu alet.
tecessüm:
cisimleflme, cisim hali-
ne gelme, cisim ve vücut meyda-
na getirme.
tedbir:
idare etme, çekip çevir-
me.
tekbir:
Ululama, yüceltme.
tesbih:
Allah'› bütün kusur ve
noksan s›fatlardan uzak tutma,
Sübhanallah deme, Cenab-› Hakk›
(c.c.) flan›na lây›k ifadelerle anma,
Allah'a söz, ifl, davran›fl ve kalple
içten ibadet etme.
tesbihat:
tesbihler, Cenab-› Hak-
k›n bütün noksan s›fatlardan
uzak ve bütün kemal s›fatlara sa-
hip oldu¤unu ifade eden sözler.
teshir:
emri alt›na alma, emrine
itaat ettirme, boyun e¤dirme.
Vacibü'l-Vücut:
varl›¤› zarurî ve
zatî olan.
Vahid-i Ehad:
bir olan ve birli¤i
her bir fleyde tecelli eden Allah
(c.c.).
zahir:
aç›k, belli, meydanda.
zemin:
yeryüzü.
1. Allah her türlü noksan s›fattan münezzehtir. • Allah en büyük, en yücedir.
acayip:
flafl›rt›c› ve hayret ve-
rici fleyler.
ahiret:
öbür dünya, öteki
dünya, k›yametten sonra ku-
rulacak olan âlem.
âlem:
dünya, cihan.
bâkî:
ebedî, daimî, sonu gel-
mez, bitip tükenmez, ölmez,
sonsuz.
delâlet:
delil olma, gösterme.
ecram-› ulviye:
yüksekteki
kütleler, y›ld›zlar ve gezegen-
ler.
efrat:
bireyler.
feza:
uzay, gökyüzü.
Hâl›k:
yoktan yaratan, her
fleyi yoktan var eden, yarat›-
c›.
hikmet:
yüksek bilgi.
idare
:
döndürme, çevirme,
yönetme.
ihata:
bir fleyin etraf›n› çevir-
me, sarma, kuflatma.
ihtar:
hat›rlatma, bir konuda
hat›rlatma yapma.
keyfiyet:
bir fleyin nas›l oldu-
¤u, hâl, durum, vaziyet, hu-
sus, vas›f, nitelik, kalite, iç
yüz.
kudret:
Allah'›n bütün varl›¤›
çevreleyen ezelî kuvveti.
lisan-› hâl:
hâl dili, bir fleyin
duruflu ve görünüflü ile bir
mana ifade etmesi.
mahlûkat-› semaviye:
gö¤e
ait yarat›klar.
1...,575,576,577,578,579,580,581,582,583,584 586,587,588,589,590,591,592,593,594,595,...1390
Powered by FlippingBook