Tarihçe-i Hayat - page 995

Bediüzzaman Said Nursî’nin müdafaas›n› ‹stanbul avu-
katlar›ndan Seniyyüddin Baflak, Mihri Helâv ve Abdur-
rahman fieref Lâç deruhte etmifllerdir.
Okunan iddianame ve rapor üzerine, Üstat Said Nur-
sî, cevaben otuz befl senelik hayat›n› misal göstererek, si-
yasetle, dünyevî ve menfî cereyanlarla alâkadar olmad›-
¤›n›, kendisini meflgul eden ve nazar›n› çeken tek fley ha-
kaik-› imaniye ve hizmet-i Kur’âniye oldu¤unu, bütün
kuvvetiyle iman› kurtarmak davas›nda gitti¤ini bildirir;
müteaddit mahkemelerin beraat ve iade kararlar›n› zikre-
der.
Gençlik Rehberi
adl› eserinin üniversiteli gençler ta-
raf›ndan bast›r›lmas›n›n büyük bir memnuniyeti mucip
olmas› lâz›m geldi¤ini, içinde bulundu¤umuz asr›n menfi
cereyanlar›na, bilhassa içtimaî bünyemizi sarsan ahlâk-
s›zl›k ve imans›zl›k salg›n›na karfl›,
Gençlik Rehberi
gibi,
Risale-i Nur’un bütün eczalar›n›n külliyetle intiflar›n›n,
gençli¤e ve mâsum evlâtlara ve kad›nlara umumen okut-
turulmas›n›n vatan-millet saadeti nokta-i nazar›ndan ga-
yet elzem oldu¤unu beli¤ bir surette ifade etmifl; mezkûr
gayeler için, kendi haberi olmadan genç üniversitelilerin
tab eyledi¤ini beyan etmifltir.
Mahkeme 19 fiubat 1952 gününe tâlik edilmifltir.
‹kinci mahkeme gününde, Risale-i Nur külliyat›ndan
çok istifade eden birçok üniversite talebeleri ve ehl-i ir-
fandan müteflekkil büyük bir kalabal›k, mahkemeyi din-
lemek üzere erkenden koridorlar› doldurmufllard›. Üstat,
alk›fllarla, üniversiteli Nur Talebelerinin kollar› aras›nda
TAR‹HÇE-‹ HAYATI
| 995
I
SPARTA
H
AYATI
külliyet:
bütünlük, umumîlik.
masum:
suçsuz, günahs›z, saf, te-
miz.
memnuniyet:
memnunluk, se-
vinçli olufl.
menfi:
olumsuz, müspet olma-
yan.
mezkûr:
zikredilen, ad› geçen,
an›lan.
misal:
örnek.
mucip:
icap eden, gerektiren.
müdafaa:
savunma.
müteaddit:
çeflitli, bir çok.
müteflekkil:
meydana gelmifl,
kurulmufl.
nazar:
bak›fl, dikkat.
nokta-i nazar:
görüfl aç›s›, bak›fl
aç›s›; görüfl, fikir.
Risale-i Nur külliyat›:
Bediüzza-
man Said Nursî’nin yüz otuz par-
ça risaleden oluflan külliyat›.
saadet:
mutluluk.
suret:
biçim, flekil, tarz.
tab:
basma.
talebe:
ö¤renci.
talik:
belli bir zamana b›rakma.
umumen:
umumî olarak, bütün
olarak.
zikr:
anma, bildirme.
alâkadar:
ilgili, iliflki.
asr:
yüzy›l.
beli¤:
belagatla, düzgün ve
sanatl› olarak meram›n› anla-
tan.
beraat:
temize ç›kma; bir da-
van›n neticesinde suçsuz ol-
du¤u anlafl›lma.
beyan:
aç›klama, bildirme,
izah.
bilhassa:
özellikle.
cereyan:
ak›m, fikir, sanat ve-
ya siyaset hareketi.
cevaben:
cevap olarak, karfl›-
l›k fleklinde.
deruhte:
üstüne alma, yük-
lenme, kendini vazifeli bilme.
dünyevî:
dünyaya ait.
ecza:
cüz’ler, parçalar, k›s›m-
lar.
ehl-i irfan:
irfan ehli.
elzem:
daha (en, pek) lâz›m,
lüzumlu, gerekli.
evlât:
çocuklar.
gayet:
son derece.
hakaik-› imaniye:
imana ait
hakikatler, imanî gerçekler.
hizmet-i Kur’âniye:
Kur’ân’›n
hizmeti.
iade:
geri verme.
içtimaî:
toplulu¤a ait, top-
lumla ilgili, toplumsal.
iddianame:
iddia yaz›s›, sav-
c›n›n bir dava konusundaki
iddialar›n› toplam›fl oldu¤u,
isnat etti¤i suç ve delilleri de
içine alan yaz›s›.
iman:
inanç, itikat.
intiflar:
yay›lma, yayg›nlafl-
ma, neflrolunma.
istifade:
faydalanma, yarar-
lanma.
1...,985,986,987,988,989,990,991,992,993,994 996,997,998,999,1000,1001,1002,1003,1004,1005,...1390
Powered by FlippingBook