Tarihçe-i Hayat - page 1001

“Biz ki befl yüz bin fedakâr Nur Talebeleri, memleke-
tin her taraf›nda emniyet ve asayiflin fahrî manevî muha-
f›zlar›y›z; bize böyle bir isnatta bulunmalar› günahlar›n
en büyü¤üdür. Onlar bize o kadar zalimâne ihanetlerde
bulunduklar› hâlde; biz asla hislerimize kap›lmayarak,
gönüllerde emniyet ve asayifli temin yolunda, iman ve
Kur’ân’a hizmet yolunda, gafletle anarflîye sapanlar› düfl-
tükleri fevzâ gayyas›ndan kurtarmak yolunda çal›flmak-
tan bir an hâlî kalmad›k.
“Muhterem hâkimler, flunu kat’î olarak arz ederim ki;
bu, delilsiz bir iddia de¤ildir. Bizim zulüm ve menfâ saha-
m›z olan alt› vilâyetin alt› mahkemesi, uzun ve ince tet-
kikler neticesinde, emniyet ve asayifli ihlâl yolunda hiçbir
vukuat kaydetmemifltir. Bu hareketimiz ispat eder ki,
Nur mekteb-i irfan›n›n talebeleri kalbler üzerinde ifller;
emniyet ve asayiflin bekçisini, kafalara, kalplere yerleflti-
rir. Bizim iman derslerimiz anarflîye karfl›d›r, bozgunculu-
¤a karfl›d›r, farmasonlara ve komünistlere karfl›d›r. Mem-
leketin bütün zab›ta dairelerinden sorulsun, befl yüz bin
Nur irfan mektebi talebesinden birinin olsun, nizam ve
intizama ayk›r› bir vukuat› var m›d›r? Yoktur. Elbette yok-
tur. Çünkü hepsinin kalbinde nizam ve intizam›n en sa¤-
lam muhaf›z› olan iman bekçisi vard›r.
“
Sebilürreflad
’›n 116’nc› nüshas›nda ‘Hakikat konuflu-
yor’ bafll›kl› makalemde bu hakikatleri uzun uzad›ya izah
ettim. Bütün dünyas›n›, hatta icap ederse hayat›n›, hat-
ta ahiretini dinine feda etti¤i, bütün hayat› flahadet eden,
otuz befl seneden beri siyaseti terk eden, müteaddit
TAR‹HÇE-‹ HAYATI
| 1001
I
SPARTA
H
AYATI
intizam:
düzenlilik, düzgünlük.
irfan:
hakikate vak›f olma, künhe
varma, bir fleyin özüne inme, ilim
ve zekâ ile meydana gelen olgun-
luk.
isnâd:
dayand›rma, mal etme, bir
fleyi bir kimseye ait gösterme.
ispat:
do¤ruyu delillerle göster-
me.
izah:
aç›klama, ayr›nt›lar› ile an-
latma.
kat’î:
kesin, flüpheye ve tereddü-
de mahal b›rakmayan.
komünist:
bütün mallar›n ortak-
lafla kullan›ld›¤› ve özel mülkiye-
tin olmad›¤› iddias›nda bulunan
düzen in mensubu olan kimse.
manevî:
manaya ait, maddî ol-
mayan.
mekteb-i irfan:
ilim ve irfan oku-
lu, irfan yuvas›.
mektep:
e¤itim ve ö¤retim kuru-
luflu.
menfa:
nefyolunan yer, sürgün
yeri.
muhâf›z:
koruyucu, bekçi.
muhâf›z:
koruyucu, bekçi.
Muhterem:
sayg› de¤er, hürmete
lay›k, sayg›n.
müteaddit:
çeflitli, bir çok.
nizam:
düzen.
nüsha:
gazete ve dergilerde say›.
flahadet:
flahit olma, flahitlik, ta-
n›kl›k.
talebe:
ö¤renci.
temîn:
sa¤lama.
tetkik:
dikkatle araflt›rma, incele-
me.
vilayet:
il.
vukuat:
vuku bulan fleyler, hadi-
seler, olaylar.
zab›ta:
flehir güvenli¤ini sa¤la-
makla vazifeli bulunan idare, po-
lis.
zâlîmâne:
zalimce, zulmedercesi-
ne.
zulüm:
haks›zl›k, eziyet, iflkence.
ahiret:
dünya hayat›ndan
sonra bafllay›p ebediyen de-
vam edecek olan ikinci hayat.
anarfli:
her türlü düzen ve
otoriteye karfl› koyarak kar›-
fl›kl›¤› meydana getirme du-
rumu.
arz:
sunma, bildirme.
asayifl:
rahat huzur, korku ve
endifleden uzak olma.
delil:
bir davay› ispata yara-
yan fley, burhan.
emniyet:
güvenlik, kanun ve
nizam hakimiyetinin sa¤lan-
mas›.
fahrî:
bir karfl›l›k beklenme-
den yaln›zca fleref ve onur
vesilesi olarak kabul edilen
unvan, s›fat, ifl.
farmason:
masonluk cemiye-
ti.
fedâ:
u¤runa verme, kurban
olma.
fedakâr:
kendini veya flahsî
menfaatlerini hiçe sayan, fe-
da eden.
fevza:
kargaflal›k, anarfli.
gaflet:
dikkatsizlik, endiflesiz-
lik, Allah’tan uzaklafl›p nefsin
arzular›na dalmak.
gayya:
Cehennemde bir kuyu
veya dere.
hakikat:
gerçek.
hâlî:
bofl, meflguliyetsiz, çal›-
fl›lmayan.
icap:
gerekme hali, gerekli ol-
ma.
iddia:
bir fikri ›srarla savun-
ma, dava etme.
ihanet:
haks›zl›k etme.
ihlâl:
bozma, zarar verme.
iman:
inanç, itikat.
1...,991,992,993,994,995,996,997,998,999,1000 1002,1003,1004,1005,1006,1007,1008,1009,1010,1011,...1390
Powered by FlippingBook