Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 25 Haziran 2006

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Mehmet KARA

Tatil fırsat bilinmeli



İlköğretim ve ortaöğretim’de yaklaşık 14 milyon öğrenci hafta başında yaz tatiline girdi.

Geride bıraktığımız eğitim-öğretim yılında bazı okullarımız, maalesef şiddet olayları ile gündeme geldi. Genellikle öğrencilere yönelik okul dışından ya da öğrencilerin birbirlerine saldırılarıyla gündeme gelen olaylar velileri yıl boyunca tedirgin etti.

Çocuklarımız tatilde iken şu sorulara cevap aramamız gerekiyor. Şiddeti körükleyen unsurlar neler? Gençler kimleri, niçin örnek alıyor? Medya şiddeti körüklüyor mu? Yoksulluk şiddeti tetikliyor mu? Eğitim sistemi öğrencileri kontrol edebiliyor mu? Aile hayatımızdaki çözülme şiddeti arttırıyor mu? Din eğitiminin zayıflaması şiddetin artmasında ciddî bir etken midir?

Bu soruların cevaplarını bulabildiğimiz ölçüde sorunun kaynağına inebiliriz.

***

Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, gençlerin ve çocukların şiddete yönelmelerini engellemek için okullarda sosyal, kültürel ve sportif faaliyetlere ağırlık verilmesi konusunda gerekenlerin yapıldığını söylüyor. Çelik, okullardaki şiddet olaylarından dolayı 53 öğrencinin hüküm giydiğini, 152 öğrencinin de disiplin cezası aldığını da belirtiyor.

Çocuklarımızı bekleyen büyük tehlikelerden birisi de internet kafeler… Bilgisayar oyun salonları ya da internet kafelere giden öğrenciler arasında en çok oynanan oyun türünün yüzde 66.5 ile savaş ve dövüş oyunları olduğu tesbit edilmiş...

43 okulda 3 bin 483 lise ikinci sınıf öğrencisi üzerinde yapılan bir araştırmaya göre, en az bir kez başkasını yaralayan çocukların oranı yüzde 26. Bu çocukların yüzde 39’u, 12 yaşından önce yaralama olayına karıştığını söylüyor. Bıçak, çakı gibi kesici alet taşıyanların oranı ise yüzde 22.6. Karne günü bazı öğrenciler okulu basıp müdürlerini dövüyor, okulların camlarını kırabilecek kadar gözleri kararabiliyor. Peki bunların sebepleri ne? Uzmanlar öğrencilerin neden şiddete başvurduklarını şöyle sıralıyorlar: Yanlış arkadaşlık ve özenti, ekonomik ve sosyal sebepler, aile içi iletişim eksikliği, kazanç elde etmek için organize suç grupları ve ailelerin suça yönlendirilmesi, köyden kente göç ve şehirlileşememe olgusu, şiddet ihtiva eden televizyon programları…

Uzmanlar şiddeti önleminin yollarını açıklarken, medyanın aileleri bilinçlendirmesini, eğitici programlar yayınlamasını, okullarda ücretsiz olarak öğrenci bozuklukları testlerinin yapılmasını, rehberlik öğretmenlerinin arttırılmasın ve sürekli eğitimler düzenlenmesini belirtiyorlar.

***

Okullardaki artan şiddet olaylarının bir diğer sebebi de okullarda dinî ve ahlâkî eğitimin yeterince verilmemesi olarak gösteriliyor. Geçmiş yıllarda 12 yaşın altındaki çocukların Kur’ân kursuna gitmeleri yasaklandı. Bale, müzik, resim, spor, yabancı dil gibi eğitim ünitelerinden herhangi birisi için yaş sınırı bulunmazken, sadece Kur’ân eğitimi için çocuklara 12 yaşına kadar bekleme şartı getirilmesi ve bu konunun hâlâ düzeltilmemesi hayli düşündürücü… Yani, çocuk okulda yeteri kadar dinî bilgi almadığı gibi yazın da Kur’ân kurslarına “yaş sınırı” yüzünden gidemiyor. Kur’ân kurslarına uygulanan yasakların bir an önce kaldırılması ve okullarda din eğitimine önem verilmesi gerekiyor.

Eğitim-Bir-Sen’in yaptığı tesbit hayli yerinde… Öğretmenin hayat standardının düşüklüğü sebebiyle uğradığı meslekî imaj kaybı ile din ve ahlâk eğitiminin son derece kısıtlanmış oluşunun getirdiği manevî değerlerden yoksunluk, okullardaki şiddetin iki temel besleyici zeminini oluşturuyor.

***

Okulların tatile girdiği şu günlerde bilip hem devlet, hem okullar, hem de ailelerin şiddeti önleme yollarını düşünüp, ortak bir çözüm bulmaları gerekiyor.

Gençler arasındaki şiddet davranışlarının toplumsal yönden araştırılması, tehlikenin boyutlarının tesbiti ve alınacak tedbirlerin belirlenmesi önemli bir adım olacaktır.

Okullarda şiddet olaylarını bitirmek istiyorsak, çocuklarımızın hem zihinlerini, hem gönüllerini geliştirmemiz gerekir. Bunun için de çocuklarımıza okuma alışkanlığını aşılamamız lâzım.

Çünkü gençler ne kadar iyi yetişirse toplum mutlu olacaktır. Bunun için de herkese büyük görevler düşüyor. Toplum olarak bu konuda bir olmalı ve gençliği tahribe çalışan zihniyetin karşısında beraberce durmalıyız.

Haydi hep birlikte okumaya…

25.06.2006

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (24.06.2006) - Tartışmaların odağı

  (18.06.2006) - Sonuna kadar demokratikleşme

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Metin KARABAŞOĞLU

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahaddin YAŞAR

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  Ümit ŞİMŞEK

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN

 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004