Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 30 Aralık 2006

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Kültür-Sanat

 

Hoca bir gün Hollanda televizyonundayken...

Nasreddin Hoca’nın anlatıldığı belgesel, Hollanda 2. kanalında yayınlanan Nioscoop adlı programda ekrana gelecek. Türk mizahının sembollerinden Nasreddin Hoca’nın anlatıldığı belgesel, Hollanda 2. kanalında yayınlanan Nioscoop adlı programda ekrana gelecek. 30 dakikalık belgeselde, Türk ve Hollandalı tiyatro san’atçıları çeşitli yönleriyle Nasreddin Hoca’yı anlatacaklar.

Bugün yayınlanacak Hollandaca hazırlanan Nasreddin Hoca belgeselinde Hollandalı tiyatro sana’tçılarının kendi uyarladıkları Nasreddin Hoca hikâyeleri san’atsal bir anlatımla dile getirilecek. Belgeselde çocuk programı Susam Sokağı’ndaki rolü ile tanınan Cezayir kökenli Hakim, tiyatro sanatçıları Ömer Atif, Marco Holmer, Kültür ve San’at Vakfı Beleven’in eğitim sorumlusu Rens de Vette ve Mozaik Kültür ve San’at Vakfı yöneticisi Ali İhsan Ünal’ın kendi pencerelerinden Nasreddin Hoca’yı anlatacaklar.

Program yapımcısı Burhanettin Carlak, belgeselle ilgili olarak şöyle konuştu: “Gülerken düşündüren, insanların farklı bir bakış açısını telkinle fikirlerine zenginlik kazandıran Türk İslâm dünyasının mizah sembolünü anlatmak için bir değil on belgesel hazırlasanız yeterli gelmez. Doğu Türkistan’da Nasreddin Efendi, Fas’ta Coha, Endonezya’da Abu Newaz olarak biliniyor; ancak birçok temel özellik aynı. Yunus Emre’miz gibi bir çok ülkede mezarı, anıtı, heykeli var.”

Geçen aylarda Nasreddin Hoca’nın Brüksel’de heykelinin dikildiğini hatırlatan Carlak, şöyle konuştu: “Ortak hikaye ve fıkralarının yanı sıra farklı kültür coğrafyalarına göre değişen yeni karakteristik özellikler atfedilmiş. Hollandalı tiyatro sanatçıları en seçkin sahnelerde oyunlarını oynuyor hatta Hollanda şartlarına uygun yeni senaryo yazıyorlar. Hem entegrasyon hem de kimliğimizin muhafazası konusunda mücadele veren bizler için Nasreddin Hoca tam bir hazine. Kendi kültürel ortamından uzak diyarlar da, yine Anadolu kökenli bir Noel Baba veya Sinterklaas kahramanlarının yanı sıra Nasreddin Hocamızın hem kendi çocuklarımıza hem de Hollandalılara çok daha lâyıkıyla anlatılması şart.”

30.12.2006


 

Baş ağrısına uşşak, mide ağrısına rast

Müziğin insan psikolojisi ve eğitimle ilişkisi hakkında bilgi veren Prof. Dr. Hakan Cevher, akıl ve ruh hastalıkları dahil birçok derde müzikle derman arandığını belirterek, Osmanlı İmparatorluğu’nun başarılarında da müziğin payı olduğunu ifade etti.

Ege Üniversitesi (EÜ) Devlet Türk Musikisi Konservatuarı Müdürü Prof. Dr. Cevher, müziğin insanlık tarihi kadar eski olduğunu söyledi.

Şamanları hastalık ve birtakım problemlerinin psikolojik tedavisinde müziğin kullandığını belirten Cevher, o dönemdeki insanların gerek çıkardığı seslerle gerekse çaldığı çalgılarla başka insanların psikolojik dünyasına tesir etmeye çalıştığını söyledi.

Cevher, “Müziğin tesiri olmasaydı, Fatih’in İstanbul’u alması fevkalade güç olurdu. Osmanlı İmparatorluğu’nun başarılarının müziğe bağlı olduğunu söyleyebiliriz. Mehter müziği, askerî müzik olarak düşman üzerinde olumsuz psikolojik etki yapıp Osmanlı’yı sonuca ulaştırmıştır” dedi.

Akıl dengesi bozuk hastaların, hattâ fizyolojik bozuklukları olanların müzikle tedavi edildiğini anlatan Prof. Dr. Cevher, “Musiki güçlü bir silahtır. İnsanları şehvani, içe dönük veya acılar içinde bir yapabilir. Hattâ müzik, insanın kendini kesmesine sebep olmuştur” şeklinde konuştu.

Müzikle ilgili kuram kitaplarında, makamların ten rengiyle de ayrı özellikler taşıdığının belirtildiğini ifade eden Hakan Cevher, “Esmerlere göre hangi, sarışınlara göre hagi makamların etkili olabileceği anlatılmaktadır. Günün saatleri ve hastalıkların türleri de makam seçimini gerektirir. Bu kitaplarda günün hangi saatlerinde hangi makamların dinleneceği, hangi hastalıklara hangi makamların iyi geleceği de gösterilmektedir” dedi.

Cevher, miğde ağrısına rast, baş ağrısına uşşak makamının önerildiğini söyledi.

Müziğin öğrenim değil, eğitimin bir vasıtası olarak kullanılması gerektiğini kaydeden Prof. Dr. Cevher, “Bunun için öncelikle müzik eğitimcileri doğru eserleri seçmeli ve öz müziğimizi öğretmelidir. Öz değerlerimizden utandığımız sürece kendi müziğimizi öğrenemeyiz. Çocuklarımız önce öz değerlerini ve müziğini öğrenecek, sonra diğer müziklere geçecektir” diye konuştu.

Doğru müzik eğitimi verme görevinin öncelikle anne ve babanın, daha sonra eğitimcilerin olduğunu vurgulayan Cevher, “5 ile 11 yaş arasındaki ters motivasyon dediğimiz dönemde, çocuk maymun iştahlı değilse öğrenme yönüne sevk etmeliyiz. Onlara müziğin iyi bir vasıta olduğunu öğretmek gerekir” dedi.

Müziğin toplumlara fayda sağlayacak etkili bir araç olarak kullanılması gerektiğini ifade eden Prof. Dr. Cevher, şunları söyledi: “İnsanların müzik cehaleti, piyasa ve ticaret şartları müziği algılanamaz hale getirebilir. Bu da derinliğe inme sabrını göstermeyen müziği oluşturur. Böylece ülkede müzik kalitesi yok olur.”

30.12.2006


 

SİYAD’da “en iyi film” yarışı

Sinema Yazarları Derneğinin (SİYAD) 39. Türk Sineması Ödülleri’nde bu yıl en iyi film dalında ‘’Beş Vakit’’, ‘’Cenneti Beklerken’’, ‘’Kader’’, ‘’Korkuyorum Anne’’ ve ‘’Takva’’ yarışacak.

Dolmabahçe G-Mall Alışveriş Merkezi’nde düzenlenen basın toplantısında, 11 dalda dağıtılacak SİYAD ödüllerinin adayları açıklandı.

SİYAD Başkan Yardımcısı Uğur Vardan, Genel Sekreter Deniz Yavuz, Yönetim Kurulu Üyesi Murat Özer’in de katıldığı toplantıda adayları açıklayan SİYAD Başkanı Mehmet Açar, en iyi film dalında belirlenen 5 adayın yanı sıra, ‘’En İyi Yönetmen’’ dalında Nuri Bilge Ceylan, Zeki Demirkubuz, Derviş Zaim ve ‘’Beş Vakit’’ ve ‘’Korkuyorum Anne’’ adlı iki ayrı filmiyle Reha Erdem’in aday seçildiğini anlattı.

Buna göre, diğer adaylar da şöyle:

Mahmut Tali Öngören-En İyi Senaryo dalında ‘’Takva’’nın senaristi Önder Çakar, ‘’Kader’’in senaristi Zeki Demirkubuz, ‘’Beş Vakit’’ ve ‘’Korkuyorum Anne’’nin senaristi Reha Erdem ile ‘’Cenneti Beklerken’’in senaristi Derviş Zaim aday olarak belirlendi.

En İyi Erkek Oyuncu dalında ‘’Kader’’deki rolüyle Ufuk Bayraktar, ‘’Hacivat Karagöz Neden Öldürüldü?’ ile Haluk Bilginer, ‘’Takva’’ ile Erkan Can, ‘’Korkuyorum Anne’’ ile Ali Düşenkalkar ve ‘’Hokkabaz’’ ile Cem Yılmaz , Cahide Sonku-En İyi Kadın Oyuncu dalında ‘’Kader’’ ile Vildan Atasever, ‘’İklimler’’ ile Ebru Ceylan, ‘’Beyza’nın Kadınları’’ ile Demet Evgar, ‘’Küçük Kıyamet’’ ile Başak Köklükaya, ‘’Korkuyorum Anne’’ ile Işıl Yücesoy aday oldu.

En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu dalında İlker Aksum, Mazhar Alanson Civan Canova, Meray Ülgen, Bülent Emin Yarar aday seçilirken, En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu dalında Şenay Gürler, Nazan Kesal, Ezgi Mola, Melisa Sözen ve Müge Ulusoy adaylar arasında yer aldı.

En İyi Görüntü Yönetmeni dalında Florent Herry, Hayk Kirakosyan, Mustafa Kuşçu, Gökhan Tiryaki, Soykut Turan, En İyi San’at Yönetmeni dalında Naz Erayda-Hakan Yaygın, Yaşar Kartoğlu, Elif Taşçıoğlu-Serdar Yılmaz, Erol Taştan, Mehmet Ün Kanıbelli, En İyi Kurgu dalında Andrew Bird-Niko, Zeki Demirkubuz, Reha Erdem, Nathalie Le Guay, Ulaş Cihan Şimşek, En İyi Müzik dalında ise Ender Akay, Gökçe Akçelik, Rahman Altın, Baba Zula ve Kevin Moore aday seçildi.

30.12.2006


 

Zeyrek Sarnıcı restore ediliyor

Bizans döneminin önemli yapılarından biri olan Pantokrator Manastırı’nın sarnıcı olan ‘’Zeyrek Sarnıcı’’ restore ediliyor.

Projeye ilişkin bilgi veren Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir, göreve geldiklerinde mülkiyeti Piri Mehmet Paşa Vakfı’na ait sarnıcın içinde tinercilerin barındığını, atık suların sarnıca aktığını ve bu tarihi yapının çok kötü bir durumda olduğunu söyledi.

Vakıf mütevelli heyeti ile yapılan görüşmeler sonucunda 2004 yılı sonunda bir protokol imzalayarak, sarnıcı 10 yıllığına kiraladıklarını anlatan Demir, buraya fonksiyon verilinceye kadar vakfa aylık 700 YTL kira ödeyeceklerini, daha sonra gelir getirmeye başlayınca bunu tekrar değerlendireceklerini kaydetti.

Demir, vakfın da buradan elde edeceği gelirin belli bir oranını vakfa bağlı diğer kültür eserlerinin bakımı, restorasyonu ve onarımı için kullanacağını bildirdi.

30.12.2006


 

İZTO İzmir'in tarihine sahip çıkıyor

İzmir Ticaret Odası (İZTO), İzmir’in görsel tarihini oluşturmasına rağmen yıllardır tozlu arşivlerde bekleyen ve hiç yayınlanmamış Cemal Yalkış’a ait siyah beyaz fotoğrafları günışığına çıkartıyor.

İZTO Yönetim Kurulu Başkanı Ekrem Demirtaş, Cemal Yalkış’ın İzmir’in ilk fotoğrafçılarından birisi olduğunu belirterek, “Rahmetli Yalkış, 1919 yılından 1980’lere kadar İzmir’in her yerini, her semtini adım adım, kare kare fotoğraflamış bir fotoğrafçıdır. Yalkış’ın çektiği fotoğraflar İzmir’in görsel tarihinin çok önemli parçalarıdır. Konak Meydanı’ndaki Sarı Kışla’dan Fuar Alanı’nın büyümesine, İnciraltı’ndaki mesire yerlerinden Kordon’daki iki katlı cumba evlere kadar bugün İzmir’in var olmayan pek çok güzelliğini dönemin kısıtlı imkânları ile cam negatifler üzerine kaydetmiştir” dedi.

30.12.2006


 

Ürgüp Kongre Merkezi, 2007’de tamamlanacak

Ürgüp Belediyesi tarafından düğün salonu olarak kullanılırken, 2001 yılında kongre merkezi yapılması için Kültür ve Turizm Bakanlığı’na 49 yıllığına kiralanan merkezin 2007 yılında tamamlanacağı açıklandı

Ürgüp Belediye Başkanı Bekir Ödemiş yaptığı açıklamada, Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından, 2001 yılında yapımına başlanılan kongre merkezinin yüzde 65’lik bölümünün tamamlandığını belirtti.

30.12.2006


 

“Nuh’un Gemisi” Sergisi açıldı

48 yıldır san’atla uğraşan Gültekin Çizgen’in cam alanında hazırladığı 14. sergisi, Tolga San’atevi’nde açıldı.

Çizgen’in camalatı illüstrasyonları sergisi “Nuh’un Gemisi” başlığını taşıyor. Sergide “Nuh’un Gemisi”, Nuh peygamberin hikâyesi çerçevesinde, hayvanlar ve tufan, kolaj-montaj tekniğiyle ele alınıp, camaltı haline getirildi. Eserler 20 Ocak 2007 Cumartesi gününe kadar sergilenecek.

Yeni Asya

30.12.2006

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler


 Son Dakika Haberleri

Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004