Bediüzzaman’ın çizdiği Kur’ân-Sünnet prensiplerine, içtimaî-siyasî ölçülerine hiç atf-ı nazar etmeyen AKP’yi muhibbanları; yalnızca “Hayat-ı içtimaiye ve vatanımıza dehşetli bir tehlike teşkil eden bu partinin (CHP) iktidara gelmemesi için, Demokrat Parti’yi, Kur’ân, vatan ve İslâmiyet namına muhafazaya çalışıyorum” (Emirdağ Lâhikası, s. 422) tesbitine yapışıyor! AKP, demokrat mı, muktedir mi ki, iktidarda tutalım?
Öyle ise geriye gidelim: Yanılıyorsam tashih edin; ehl-i insafa soruyorum: AKP, ABD’nin BOP (Büyük Ortadoğu Projesi) çerçevesinde desteklenerek iktidara sürüklenmedi mi? Irak’ta, çoluk-çocuk-bebek Müslümanların başlarına yağdırılan bombalar; bu iktidar döneminde İncirlik’ten kalkmadı mı, kalkmıyor mu? AKP’nin cılız birkaç kınamadan başka ciddî bir girişimi geldi mi, gelmedi mi? Ortadoğuya kana bulayan Bush ve İsrail’li yetkililer; işbirliğinden dolayı AKP iktidarına övgü yağdırmadı mı, yağdırmıyor mu?
3 Kasım’da dedik: AKP’nin merkez sağın yerini alacağı kanaatinde değiliz. Fakat, millet-öyle veya böyle-seçtiğine göre saygı duymalı; başarılı olması için de yardımcı olmalı, hem dua etmeliyiz. Yine, “emr-i bil’ma’ruf, nehy-i an’il-münker” (iyiyi, doğru emretmek, yanlıştan, kötülükten men) vazifesi çerçevesinde kardeşlerimizi teşvik ve uyarıyla vazifeli olduğumuza göre; elbette bir partinin doğrularını tebrik; yanlışlarını tenkit etmeliyiz…
Şimdi bugüne dönelim: AKP’ye oy verenlerle yaptığım bir ankette, tümünün bu iktidardan beklentilerinin, “ekonomi, maddî ilerleme vs.” üzerine olduğunu yazmıştım. Aynı zamanda, “Başörtülüler üniversite imtihanlarına bile alınmadığını, meslek okulları katsayının halledilemediğini, Kur’ân kursu yasağı kanunla devam ettiğini, YÖK’ün bir handikap olduğunu, çetelerin cirit attığını” dolayısıyla bu iktidarın (AB’ye yönelik bazı kanunlar dışında) insan hak, hürriyetleriyle ilgili bir icraat yapmadığını; umurlarında da olmadığını nakletmiştim. Hatta, başörtülüler bile, hak arama mücadelesinden iktidar yüzünden vaz geçtiklerini de! 365 milletvekili, işte sonuç!
Şimdi yeni bir şey söyleyeyim: AKP’li belediye başkanı ve yetkililerine şu teklifte bulundum: Deprem şehitleri anıtının bulunduğu alan civarında cami, yok; çocuklarını gezdirmeye gelenler ibadet, duâ edemiyor. Çadır veya prefabrik mescit yapar msıınız; vatandaş ibadetini yapsın, şehitlerine de bol bol duâ etsin… Ne cevap verdiler dersiniz: “Bizi irtica ile suçlarlar; üzerimize gelirler!”
Kaç senedir teşvik ediyorum, sonuç bu! Peki, damarlara kadar işleyen bu korkunun, nelere mal olduğunu hesap edebilir misiniz? Belediyelerden bakanlık, başbakanlığa kadar gidiniz. Başta din, vicdan olmak üzere hak ve hürriyetlerimizle ilgili ciddî bir icraatta bulundular mı? Bilen varsa söylesin!
Bir şey daha: Bağcılar Lisesi’nde namaz kılan öğrenciler, medyatik madrabazların da marifetiyle bir komployla karşı karşıya kalınca sonuç ne oldu? Namazlı-niyazlı dindar bakanımız ile millî eğitim müdürümüz; okul yöneticileri hakkında soruşturma başlattı: “Neden okulda namaz kılanlara göz yumdunuz!”
Ört ki, ölem! Yoksa AKP; müstebit sistemi dindarlar sayesinde ayakta tutmak için Bilderbergçilerin ve “ifsat komitelerinin” bir projesi mi? CHP’nin baskılarının arttığı 1977’lerde, AP (demokratlar) ne yaptı? Genelge göndererek; “İbadetlerini ifa etmek isteyenlere yardımcı olun!” dedi.
Gerçeği yansıtan bir slogan: İşte demokratlık bu, hürriyetçi farkı bu! Şimdi siz söyleyin: Bediüzzaman’ın, “Kur’ân, vatan ve İslâmiyet namına muhafazaya çalışıyorum” dediği Ahrar/hürriyetçi demokratlar kim?
İnsaf ehline bir soru daha: Acaba CHP iktidarda olsaydı (ki, hiçbir ciddî anket iktidara geleceğini göstermiyor ve Allah ondan muhafaza etsin!), bu yasaklara, ne kadar daha ilâve olurdu?
Bir soru daha: Abdullah Gül’ün “Asker isterse Kuzey Irak’a girilir” sözü ne anlama geliyor? Demokratların iktidarında, “Hükümet isterse asker girer!” olmalı değil mi? Ve son soru:
Başta başörtüsü olmak üzere, hak ve hürriyetler konusunda hiçbir ilerleme sağlamayan, “Bedel ödemeye hazır olmayan” ve 365 milletvekili ile muktedir olmadığını 4.5 senedir gösteren AKP’yi iktidarda niye tutalım? İktidarın nimetlerini yandaşlarıyla paylaşsınlar, kasalarını doldursunlar diye mi? Hani, “Kur’ân, vatan, İslâmiyet namına muhafazaya çalışacaktık!”
Peki, rey aldıkları milletin hayatî meselelerini halletmek için kaç milletvekili verilmesi gerekir? 465 verilse, sizce “bedel ödeyip” yasakları kaldırabilirler mi? Yoksa ekonomik istikrara razı mısınız?
07.07.2007
E-Posta:
[email protected] [email protected]
|