Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 24 Ağustos 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Şaban DÖĞEN

Kur'ân'a muhatap olmak



Bir gün Ebu Zer (r.a.) Resûlullah’a (a.s.m.), “Bana öğüt ver” demiş, Efendimiz de (a.s.m.), “Sana Allah’a asi olmaktan sakınmanı tavsiye ederim. Çünkü o her şeyin başıdır” buyurmuştu.

“Ey Allah’ın Resûlü (a.s.m.) daha ne tavsiye edersin?”

“Kur’ân oku, Kur’ân dünyada yolunu aydınlatır. Kıyamette de sana faydası dokunur.” (Tergib, 3;8.)

Bir dünya büyüğünün hizmetinde bulunmanın insana kazandırdıkları düşünüldüğünde Cenâb-ı Hakkın kelâmını okuma, öğrenme, anlamı üzerinde durmanın sağladığı faydalar saymakla bitmez. Hani hatim duâlarından okunan meşhur duada, “Allah’ım Kur’ân-ı dünyada dost, kabirde candaş, Kıyamette şefaatçi, Cennette arkadaş, Cehenneme karşı perde ve örtü, sıratta burak ve her hayırlı işte önder kıl” diyoruz ya. Gerçekten Kur’ân’ın bunca faydalarını görünce ona nasıl aşk ve şevkle yönelmemiz gerektiği kendiliğinden anlaşılıyor.

Kur’ân Allah’ın kelâmıdır. Ezelden gelip ebede gitmekte, bütün asırlara ve insanların bütün ihtiyaçlarına hitap etmektedir.

Bu hitaba mazhar olma insan için baha biçilmez bir payedir.

Allah bize değer vermiş, adam yerine koymuş kitabını göndermiştir.

Yıllarca İslâm düşmanlığı yapıp bu duyguyla dünyasını terk eden Ebu Cehil’in oğlu İkrime İslâmla müşerref olunca aradaki boşluğu kapatabilmek için bütün hızıyla İslâma sarılmış, gerekli feyzi alabilmek için Kur’ân’a yönelmişti. Mushaf-ı eline alıp saygıyla alnına kor, ağlar ve “Rabbimin kelâmı! Rabbimin kitabı!” der. (Müstedrek, 3; 243.) öyle okurdu.

“Kalplerimiz temiz olsaydı Rabbimizin kelâmını okumaya doymazdınız” diyen Hz. Osman’ın da Kur’ân’sız günü geçmezdi. Şehid edilirken Kur’ân’la başbaşaydı. “Onlara karşı Allah sana yeter” mealindeki âyeti okuyordu.

Hz. Ömer’in “Gece ve gündüz en sevdiğim şey Kur’ân okumaktır” dediğini, bir gün Ebu Musa’ya, “Bize Rabbimizi hatırlat ki onu gönülden sevelim” dediğini de, onun da Kur’ân okumaya başladığını biliyoruz.

Kur’ân’sız günleri, saatleri olmayan Sahabenin en önemli rehberleri de Kur’ân’dı. Kur’ân-ı ruhlarına sindirerek okur, onu hayat programı edinirlerdi. Allah’ın rızasının bunda olduğunu biliyor, emirlerine dört elle sarılıyor, yasaklarından şiddetle kaçınıyorlardı.

Bugün sıkıntılar içerisinde kıvranan İslâm âleminin kurtuluş reçetesi de Kur’ân’a yönelmekten başka birşey değildir.

24.08.2007

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (22.08.2007) - Şükür mü, şikâyet mi?

  (21.08.2007) - Sözlerin en doğrusu

  (20.08.2007) - Yaşanan İslâm

  (19.08.2007) - İlim uğruna

  (18.08.2007) - Beş cümle

  (17.08.2007) - Mü’minin hayatı

  (16.08.2007) - Karın tokluğuna ilişkin

  (15.08.2007) - Kendin için istediğini...

  (14.08.2007) - İslâma muhatap olma

  (13.08.2007) - Birlikte yaşamanın gereği

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN


 Son Dakika Haberleri