Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 23 Nisan 2008

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Kazım GÜLEÇYÜZ

Kutlu Doğum ve 23 Nisan



Aslında Peygamber Efendimizin (a.s.m.) doğum günü, kamerî takvime göre Rebîül-evvel ayının 12’sidir. Ve bu yıldönümü Mevlid Kandili olarak kutlanırken, diğer mübarek geceler gibi, milâdî takvime göre her sene on bir gün öne gelerek yılın bütün mevsimlerini dolaşır. Bilindiği gibi, bu yılın Mevlid Kandilini geçtiğimiz 19 Mart gecesi idrak ettik.

Ama son yıllarda, bu müstesna yıldönümünü milâdî takvime göre de kutlama geleneği yerleşti. Diyanet’in başlattığı bu güzel gelenek, Peygamberimizin dünyaya teşrif ettiği 20 Nisan’ı başlangıç alan bir hafta olarak organize edildi.

Kutlu Doğum Haftası çerçevesinde düzenlenen etkinlikler kısa zamanda topluma mal oldu ve Diyanet’in ötesinde, değişik sivil toplum kuruluşları da aktif şekilde kutlamalara katıldılar.

Ne var ki, Müslüman bir milletin kendi Peygamberine duyduğu derin sevgi ve bağlılığı izhar etme vesilesi olarak bu etkinlikler memnuniyetle—veya en azından saygıyla—karşılanması gerekirken, birilerini fena halde rahatsız etti.

Bu rahatsızlığın geçen yıl 27 Nisan gecesi açığa vurulduğu yerin Genelkurmay internet sitesi olması ise ayrı bir hicran ve üzüntü sebebi oldu.

Gösterilen gerekçe, Kutlu Doğum etkinliklerinin, aynı günlere rastlayan 23 Nisan kutlamalarına alternatif haline getirilip, böylece 23 Nisan’ın gölgede bırakıldığı gibi tuhaf bir iddia idi.

Oysa bu iddianın hiçbir aslı esası yoktu.

Herşeyden önce, 23 Nisan’ın Millî Egemenlik Bayramı olarak ilânına dayanak oluşturan Türkiye Büyük Millet Meclisinin 1920’de o günkü açılışının nasıl bir atmosferde gerçekleştiği hatırlanırsa, Kutlu Doğum etkinliklerinin 28 Nisan’ı gölgelemek bir yana, tam tersine Meclisin temeline atılan ilk harçla tam bir uyum arz ettiği ve o mânâlarla tamamen bütünleştiği görülür.

TBMM’nin açılış günü, mübarekiyetinden istifade için özellikle Cuma’ya tevafuk ettirilmiş; M. Kemal imzalı bir yazıyla, üç gün öncesinden itibaren en ücra köyler ve en küçük askerî kıtalar dahil, vatanın her köşesinde hatimler indirilmesi, Buharî-i Şerifler okunması, minarelerden salâvat-ı şerifeler tilâvet edilmesi istenmişti.

Ve 23 Nisan Cuma günü de Hacıbayram Camiinde Cuma namazı öncesinde mevlid okunmuş, namazdan sonra hep birlikte Birinci Meclis binasına gidilmiş; milletvekillerinin, askerlerin ve halkın katıldığı bir merasimle kurbanlar kesilip dualar edilerek açılış gerçekleştirilmişti.

Bediüzzaman’ın “milletin kalbi” olarak nitelediği TBMM’nin hizmete giriş serencamındaki bu manevî atmosferi bilâhare unutturup, 23 Nisan’ı bu mânâlardan kopararak işi tamamen laik bir çerçeveye oturtanların, Kutlu Doğum etkinliklerinden rahatsız olmaları normal sayılabilir.

Ama bu telâkkînin tarihî gerçeklerle de, milletimizin büyük ekseriyetinin düşünce tarzı ve hissiyatıyla da, “Peygamber ocağı” gözüyle bakılan ordunun şahs-ı manevîsinde mündemiç maneviyat iklimiyle de bağdaştırılması imkânsız.

Hatırlanacağı gibi, 27 Nisan muhtırasına gösterilen tepkilerde öne çıkarılan nokta, daha ziyade, bu muhtıra ile demokrasinin yeni bir müdahaleye daha maruz bırakılmış olduğu hususu idi.

Ve işin bu ciheti elbette önemliydi. Ama bu müdahale yapılırken Kutlu Doğum etkinliklerini dahi irtica sayan bir anlayışa yaslanılıyor olması, çok daha vahim bir zihniyeti ortaya koyuyordu.

Kız çocuklarının tesettürlü kıyafetlerini diline dolayıp, Peygamberimizin anıldığı toplantılarda neden Atatürk’ün resminin bulunmadığını sorgulayan bir zihniyetle Türkiye nereye gidebilir?

Dindarları irtica ile suçlarken, kendi bağnazlığını, 23 Nisan’ı Kutlu Doğumdan koparacak ve milletin giderek artan bir ilgi ve heyecanla Çanakkale destanına sahip çıkmasını dahi “Çanakkale’yi mürteciler işgal ediyor” hezeyanı üretecek boyutlara taşıyabilen çarpık zihniyet, aslında bu yaptıklarıyla kendi sonunu çabuklaştırıyor.

Bazı “sadîk-ı ahmak”lar araya girmese...

23.04.2008

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (22.04.2008) - Yine ABD-AB farkı

  (20.04.2008) - Başkasının tenbelliği

  (19.04.2008) - 26 kara nokta

  (18.04.2008) - Şemdinli ve Ergenekon

  (17.04.2008) - Evdeki hesap

  (16.04.2008) - 10. Yıl Marşı AKP’yi kurtarır mı?

  (15.04.2008) - Sakın ha!

  (13.04.2008) - Benmerkezcilik

  (12.04.2008) - Siyaset boşluğu

  (11.04.2008) - Huzur ve yasak

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Nurettin HUYUT

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Rifat OKYAY

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  Ümit KIZILTEPE

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT


 Son Dakika Haberleri