19 Kasım 2009 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

M. Latif SALİHOĞLU

Alternatif ihtiyacı


A+ | A-

Demokratik yönetimlerin olmazsa olmaz şartlarından biri de iktidara alternatif partilerin bulunmasıdır.

Muhalefet partisiz veya alternatifsiz yapıların istikameti faşizme, dikta rejimine doğru gider.

İktidar alternatifine geçit vermeyen bir sistemin ismi ve resmi ne olursa olsun, uygulamaları itibariyle demokrasinin dışına çıkar.

Kendi içinde demokrasiyi geliştirmiş ve hiç darbeye maruz kalmamış ülkelerin durumuna bakın, hemen hepsinde muhalefetteki partinin nefesi iktidar kanadının ensesindedir.

İngiltere ve özellikle Amerika'da iktidar partisinin oyu yüzde 50'nin çok az üzerinde ise, muhalefetin, bilhassa da anamuhalefetin oy oranı yüzde 50'nin çok az altındadır.

İşte, böyle bir ülkede, hem iktidar, hem de muhalefet kanadı güçlü ve dinamik olur. Dolayısıyla, demokrasisi fevkalâde bir dinamizme kavuşmuş olur.

Peki, acaba halihazırdaki Türkiye'de durum nasıl?

Durum ortada aşikâr.

Ülke, tam tamına yedi senedir alternatifsiz bir iktidar partisinin eliyle yönetilmeye çalışılıyor.

Bizzat Başbakan'ın övünerek ve hatta gerinerek ifade ettiği gibi, "Anamuhalefet partisiyle ondan sonraki partinin toplam oyları bile iktidar partisinin oy seviyesine ulaşmıyor."

Şimdi bu tabloya bakarak, demokrasi adına sevinmek mi lâzım?

İktidara aday ikinci bir partinin bulunmadığı, yani iktidar alternatifinin olmadığı, ya da çeşitli entrikalarla alternatiflerin yok edilmeye çalışıldığı bir "demokratik yapı"yla kim, ne şekilde övünebilir?

Acaba, böyle bir yapıyla övünenler, gerçek demokrat olabilirler mi?

Hiç sanmıyoruz.

Ama ne yazık ki, mevcut iktidarın alternatifsiz kalışından dolayı sevinen, memnun olan kimseler var.

Üstelik, muhtemel alternatif arayışlarına en şiddetli tepkiyi gösterenler de bu tip kimselerdir.

Bir alternatif ihtimalinin belirmesinden bile adeta delirme noktasına geliyorlar. Büyük bir hınç ve öfke ile saldırıya geçiyorlar. Farklı sesleri boğmak için birbiriyle yarışa tutuşuyorlar.

Böyleleri hakikî demokrat olamazlar. Millete revâ gördükleri de, ancak "faşizan bir demokrasi" ile izah edilebilir.

Milletin ekseriyeti bir yandan iktisadî, bir yandan da ahlâkî kriz darbeleri altında inim inim inleyecek...

Piyasalar yangın yerine dönecek, esnaf, tüccar kan ağlayacak, işsizlik ordusuna hergün yeni bölükler katılacak...

Belediyelerde "teberru, bağış, yardım..." adı altında rüşvet ve yolsuzluk diz boyu sürüp gidecek...

Sadece belli, ya da belirli kimseler ihale imtiyazından yararlanacak...

Sosyal adâlet dengesi tarümar olacak, sosyal tabakalar arasında uçurumlar meydana gelecek...

Cezalandırmada "suçun şahsîliği" prensibi çiğnenerek, dehşet verici propagandalarla "toplu suçlama" saçmalığına prim verilecek...

Gemideki yüz caninin arasına hasbelkader düşmüş bir mâsumun hukuku hiç nazara alınmadan, o gemi mahkemeden önce "tarafgir medya"nın da propaganda silâhıyla batırılmaya çalışılmasına prim verilecek...

Hem dindar profiller nazara verilecek, hem de Kur'ân'ın"Lâteziru vâziretun vizra uhrâ" düstûruna hiç riayet edilmeyecek...

Sonra da çıkıp şunlar söylenecek: "Bakın, memleket ne güzel idare ediliyor? Ne muhalefeti, ne alternatifi canım... Bundan âlâ yönetim, bundan iyi demokrasi mi olurmuş? CHP, MHP, DTP geleceğine, bunlar kalsın daha iyi değil mi?"

Evet, ne yazık ki her tarafta söylenen bu ve benzeri şözlerdir. Ve maalesef, demokrasi anlayışı ve hatta tahammülü bu kadarlıkla sınırlıdır.

Böylelikle, hiç alternatifi olmayan, olamayan ve belki de olmaması gerekenler örnek gösterilerek, başka alternatiflerin üzerine kalın bir perde çekilmeye çalışılıyor.

Dahası, bunların dışında ve çok daha mâkul bir alternatif ihtimali belirdiğinde de, tek yönlü propagandacıların canı sıkılıyor ve derhal harekete geçerek, karşı tarafın habbesi kubbe, kubbesi habbe şeklinde gösterilmeye gayret ediliyor.

Onlar, aynı istikamette dolu dizgin gitmeye devam etsinler. Zaten, kendilerini böyle bir iş yapmaya da adeta mahkûm etmişler.

Kimi menfaati zedelenmesin, kimisi de fenâ halde yanıldığı ortaya çıkmasın diye, müştereken ve canhıraş şekilde aynı noktaya saldırıp, aynı cepheye tahşidat yapıyorlar.

Onlar, geri dönülmez şekilde bu kulvarda at koşturmaya devam ededursun, millet ise, yaşadığı gerçek hayatın dayanılmaz acılarıyla kıvranıp duruyor. Ama, hiç şüphe edilmesin ki, bu fecî durum, böyle ilânihâye devam edip gitmeyecek.

Millet, yediği narkozdan ve uğradığı siyasî hipnotizmanın tesirinden peyder pey kurtulmaya çalışıyor.

Milletin hür iradesi, ortaya inanıyoruz ki ciddî alternatiflerin çıkması yönünde tecelli edecek.

Bugün olduğu gibi, geçmişte de zaman zaman narkozlu, hipnotekli dönemler yaşandı. Ancak, o dönemlerin ömrü kısaydı, sınırlıydı; ümit ve temenni ediyoruz ki yine öyle olacak.

2010 senesi, hürriyet ve meşrûtiyet hakikatini anlatan Münâzarât'ın telif edildiğinin yüzüncü senesidir.

Orada, meşrûtiyetin hakikî veçhesinin görüleceğine dair sevindirici bir müjde var.

O müjdenin tevili, bütün vekillerini "merkezî yoklama" sistemiyle tayin eden ve ortaya bir iktidar alternatifinin çıkmasına tahammül dahi edemeyen bir anlayışa elbette ki isabet etmez.

Zira, hakikat–meşrûtiyet böyle olmadığı gibi, görünen çehre de meşrûtiyetin ruhunu hiç, ama hiç yansıtmıyor.

Demokrasinin/meşrûtiyetin hakikî cemâlinin görüleceği günler dileğiyle...

19.11.2009

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (18.11.2009) - Dersim, âh Dersim!

  (17.11.2009) - Muhalifleri biçme siyaseti

  (16.11.2009) - Siyasette misyon ve şahıs faktörü

  (14.11.2009) - Şeflik devrinin "Dersim Kànunu"

  (12.11.2009) - Diriliş örnekleri

  (11.11.2009) - Kitle/merkez partileri

  (10.11.2009) - Demokratlık sağcılık mı?

  (09.11.2009) - De Gaulle'ün çıkışı, dönüşü ve gidişi

  (07.11.2009) - Vicdanımız rahat mı?

  (05.11.2009) - İnna lillâh...

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdullah ERAÇIKBAŞ

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Gültekin AVCI

  H. Hüseyin KEMAL

  H. İbrahim CAN

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Mehtap YILDIRIM

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Nejat EREN

  Nurullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Osman ZENGİN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Said HAFIZOĞLU

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin YAŞAR

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İbrahim KAYGUSUZ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Gazetemiz İmtiyaz Sahibi Mehmet Kutlular’ın STV Haber’deki programını izlemek için tıklayın.
Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.