20 Şubat 2010 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR Mobil İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Güncel

 

Şimdi de dosya krizi

İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Aykut Cengiz Engin, Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner’in de tutuklandığı soruşturmaya ilişkin dosyanın incelenmesinin henüz tamamlanmadığını, konuyla ilgili hafta başında bir açıklama yapılabileceğini bildirdi. Başsavcı Engin, dosyanın kısa sürede incelenerek bir karar verileceğini, karar verildikten sonra da ayrıca bir açıklama yapılacağını ifade etti

ADALET BAKANLIĞI: TEBLİĞDE GEÇ KALINMADI

Adalet Bakanlığı tarafından, HSYK kararının ‘’geç tebliğ edildiği’’ yönündeki iddiaların ‘’doğru olmadığı’’ kaydedilerek, ‘’HSYK toplantısı, 17 Şubat Çarşamba günü saat 12.45’te sona ermiş, öğle tatilini müteakip bu kararın yazılması ve tebligatların hazırlanıp imzalanması işlemi tamamlandıktan sonra, tebligat UYAP üzerinden saat 16.17 itibariyle Erzurum Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmiştir” denildi.

HSYK: DOSYA İSTANBUL'A GÖNDERİLMEMELİYDİ

HSYK Başkanvekili Özbek, ‘’Erzurum savcılarının yetkilerinin kaldırıldığına ilişkin kararın onlara ulaşmadan, dosyayı hemen İstanbul’a gönderdikleri söyleniyor’’ denmesine karşı, ‘’Yargı camiasında herkes bilir. Bir yetkinin kaldırıldığı, değiştirildiğine ilişkin bilgi ulaştığı zaman, arkadaşlarımız elindeki işi, bırakırlar. Ki o arkadaşlarımız benzer bir olayda kendilerinin bakamayacağına ilişkin bakanlığa bir iade yazısında imzaları olan arkadaşlarımız’’ dedi.i,

Şimdi de dosya krizi çıktı

DOSYA ELİMİZDE, İNCELEME BİTMEDİ

İSTANBUL Cumhuriyet Başsavcısı Aykut Cengiz Engin, tutuklanan Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner hakkındaki soruşturma dosyasının İstanbul’a geldiğini, incelenmesinin henüz tamamlanmadığını bildirdi. Başsavcı Engin, Sultanahmet’teki İstanbul Adalet Sarayı’nda basın mensuplarının Cihaner’in dosyasının İstanbul’a ulaşıp ulaşmadığı konusundaki soruları üzerine, ‘’Dosya dün (önceki gün) akşam geldi. Sabah, özel yetkili İstanbul Cumhuriyet Başsavcıvekilleri Turan Çolakkadı ve Olcay Seçkin ile görüştüm. Onlar bir savcı görevlendirecek’’ dedi. Başsavcı Engin, dosyanın içeriğini henüz bilmediğini, hem kendisi, hem de vekilleri tarafından en kısa sürede incelenerek bir karar verileceğini, karar verildikten sonra da ayrıca bir açıklama yapılacağını ifade etti. Engin, konuyla ilgili şu günlerde hemen bir açıklama yapılması imkanının bulunmadığını, açıklamanın hafta başında yapılabileceğini sözlerine ekledi.

DOSYA İSTANBUL’A GÖNDERİLMEMELİYDİ

HAKİMLER ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) Başkanvekili Kadir Özbek, soruşturma dosyasının İstanbul’a gönderilmesiyle ilgili olarak, ‘’Yargı camiasında herkes bilir. Bir yetkinin kaldırıldığı, değiştirildiğine ilişkin bilgi ulaştığı zaman, arkadaşlarımız elindeki işi bırakırlar’’ dedi. ‘’Televizyonda yetkilerinin kaldırıldığı yayımlandıktan sonra savcıların görevlerini bırakması mı gerekirdi?’’ sorusuna Özbek, ‘’Bilmiyorum. Bakanlığın acele göndermesi gerekirdi. Umuyorum göndermişlerdir’’ karşılığını verdi. Özbek, bir gazetecinin, ‘’Erzurum savcıları için işletilen aynı süreç, İstanbul’daki savcılar için de işletilebilir mi?’’ sorusu üzerine, ‘’Hayır. O açıdan bir şey söylemek mümkün değil. Buradaki arkadaşlarımız eğer bakamıyorlarsa oradakilerin de aynı koşullarda, aynı koşullar muhafaza edilirse onlar için de aynı şey geçerlidir. Ki o arkadaşlarımız benzer bir olayda kendilerinin bakamayacağına ilişkin bakanlığa bir iade yazısında imzaları olan arkadaşlarımız’’ değerlendirmesinde bulundu.

TEBLİGATTA GEÇ KALINMADI

ADALET Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada Erzurum özel yetkili Cumhuriyet savcılarının yetkilerinin kaldırılmasına ilişkin HSYK kararının ‘’geç tebliğ edildiği’’ yönündeki iddiaların ‘’doğru olmadığı’’ belirtildi. Açıklamada, Erzurum özel yetkili Cumhuriyet savcılarının yetkilerinin kaldırılmasına ilişkin HSYK kararının aynı gün tebliğ edildiği bildirdildi. Açıklamada, ‘’HSYK toplantısı, 17 Şubat Çarşamba günü saat 12.45’te sona ermiş, öğle tatilini müteakip bu kararın yazılması ve tebligatların hazırlanıp imzalanması işlemi tamamlandıktan sonra, tebligat UYAP üzerinden saat 16.17 itibariyle Erzurum Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmiştir” denildi. Bakanlık, ayrıca 17 Şubat Çarşamba günü sabah saat 06.00'da yapılan açıklamanın, 16 Şubat Salı günü saat 23.00'de tamamlandığını belirterek, "Gazetelerin baskı saatleri ve televizyonların akşam haber bültenlerinin tamamlanması dikkate alınarak açıklamanın ertesi gün sabah saatlerinde yapılması kararlaştırıldığını'' bildirdi.

20.02.2010


 

ATANMIŞLAR KEMALİZM ÜZERİNDEN İKTİDAR ÜRETİYOR

Yargı krizini geniş bir açıdan değerlendiren akademisyen-yazar İhsan Dağı “Yargı-ordu-bürokrasi oligarşisinden sadece ‘iç dinamikler’le demokrasi ve hukuk devleti çıkarmak da zor. Yüz yıllık yakın tarih bunun kanıtı. Sovyet komünizmi bile çöktü, ama ‘Ankara rejimi’ hâlâ ayakta. İdeolojik ve kurumsal vesayet sanıldığından derin, güçlü ve acımasız. Kemalizm üzerinden iktidar üreten ve kullanan zümrelerle mücadele kolay değil” dedi.

AKP, AB’YE FIRÇA ATACAĞINA, SÜRECİ

CANLANDIRMALI

Dağı şunları yazdı “Uluslararası dinamikler olmaksızın ‘Ankara sultanları’nı yerinden oynatmak mümkün değil. HSYK krizinin ardından hükümet AB’yi hatırlamış görünüyor. AK Parti hükümeti Türkiye’yi hakikaten dönüştürmek niyetindeyse Ankara’daki ‘sanal iktidar’ oyunlarından kafasını kaldırıp AB sürecini yeniden canlandırmalı. Önüne gelen AK Partili AB’ye fırça atacağına, AB’yi dönüşümün itici gücü haline yeniden nasıl getireceğini düşünmeli.”

Kod adı, ‘Ankara’

ANKARA işte böyle bir yer. Hukuku hukukçuların iğfal ettiği, Anayasa Mahkemesi’nin Anayasa’ya açıkça aykırı kararlar verdiği, bir başsavcının parti kapatmak için pusuda beklediği, ordu komutanının iki güne bir siyasal demeç verdiği bir ülkenin, zihniyetin, yapının ‘kod adı’dır Ankara.

Ankara’nın oligarkları tahminlerinizin ötesinde güçlü. Güçleri sadece hukuk, vicdan ve akıl tanımazlıklarından kaynaklanmıyor; ellerinde kapı gibi 12 Eylül anayasası ve kurumları var.

Bu ‘Ankara kapanı’ndan çıkış tek başına AK Parti’nin üstesinden gelebilecek türden bir iş değil. Hatta, yargı-ordu-bürokrasi oligarşisinden sadece ‘iç dinamikler’le demokrasi ve hukuk devleti çıkarmak da zor. Yüz yıllık yakın tarih bunun kanıtı. Sovyet komünizmi bile çöktü ama ‘Ankara rejimi’ hâlâ ayakta.

2007’ye kadar neredeyse tek başına anayasayı değiştirebilecek bir Meclis çoğunluğuna sahipti AK Parti. Ne oldu? Salt çoğunluğun yettiği cumhurbaşkanı seçimlerini bile yaptırmadılar önce. 22 Temmuz’da halkın neredeyse yarısının oyunu alarak geldi AK Parti ama, yeni anayasa dedi, yapamadı. Olmadı, Anayasa’nın 10. ve 42. maddelerini değiştirelim dedi, Anayasa Mahkemesi iptal etti, hatta her tür anayasa değişikliğinin önünü kapattı, milli iradeye ipotek koydu. Kapatma davasına muhatap oldu, laiklik karşıtı eylemlerin odağı ilan edildi. Katsayı Danıştay’dan döndü, açılım AK Parti’nin boğazında düğümlendi...

Bu ülkeyi ‘Ankara’dan yönetmek de dönüştürmek de kolay değil. İdeolojik ve kurumsal vesayet sanıldığından derin, güçlü ve acımasız. Safça bir iyimserliğin âlemi yok. Devletin ideolojik kimliğine yaslanan kurum ve kişi oligarşisi dönüştürülememiştir. Çünkü, oligarşiye iktidar veren ideolojik devletin anayasal, yasal ve kurumsal direkleri dimdik ayakta.

Mevcut yaklaşımlarla bu yasal ve kurumsal yapı değişmez. Anayasa, Siyasi Partiler Yasası, YÖK Yasası, Milli Eğitim Temel Kanunu, TSK İç Hizmetler Kanunu vs. oldukları yerde duruyor... İdeolojik ve bürokratik vesayetin organlarını saymıyorum; onlar da maaşallah yerli yerinde. İşte HSYK’nın kendi savcı ve hâkimlerine yaptığı hukuk dışı darbeyi önceki gün gördük. Adalet Bakanlığı, tepki gösterse de uyguladı bu hukuksuz kararı.

Kemalizm üzerinden iktidar üreten ve kullanan zümrelerle mücadele kolay değil. Yüz yıllık bir mesele bu. Türkiye’yi dünya ile bütünleştirmeden, dünyadan gelen bir dalgayla oligarkları sallamadan bu iş olmaz. 2005’e kadar panik haldeydi bunlar. Neden? Çünkü iktidarlarının hem yasal hem toplumsal ve küresel dayanaklarının sarsıldığını görmüşlerdi. O yüzden darbeler planlandı, operasyonlar yapıldı. Korkularının kaynağı da AB idi. AB’ye hızla entegre olan bir Türkiye’de ne ideolojik bir devletin ne de onun bürokratik vasilerinin yerinin olamayacağını biliyorlardı. Çomak sokmak için ne kadar uğraştıklarını biliyoruz. Kıbrıs’ı kullandılar, Denktaş’ı kullandılar, ama sonunda Rumların desteğiyle başardılar bunu. Kopenhag Kriterleri yerini ‘Ankara kriterleri’ne bırakınca da keyifleri yerine geldi. Ankara’yı onlar kadar kim bilebilirdi ki? Ankara’yı kuran onlardı zaten, sahibi de!

Uluslararası dinamikler olmaksızın ‘Ankara sultanları’nı yerinden oynatmak mümkün değil. HSYK krizinin ardından hükümet AB’yi hatırlamış görünüyor. AK Parti hükümeti Türkiye’yi hakikaten dönüştürmek niyetindeyse Ankara’daki ‘sanal iktidar’ oyunlarından kafasını kaldırıp AB sürecini yeniden canlandırmalı. Önüne gelen AK Partili AB’ye fırça atacağına, AB’yi dönüşümün itici gücü haline yeniden nasıl getireceğini düşünmeli.

Evet, Türkiye değişiyor kuşkusuz, ama süreci geri çevrilemez hale getirecek hukuksal ve kurumsal reformlar yapılmadan değişim tamamlanmış olmaz. Bu da ancak Türkiye’yi AB’ye demirlemekle olur. İçerideki ve dışarıdaki dirençlere aldırmadan, ufak pürüzlere takılmadan ‘vizyoner’ bir hamle için hâlâ geç değil.

Anlayın artık; ‘Ankara rejimi’ tek başına dönüştürülemez.

İhsan Dağı, Zaman, 19 Şubat 2010

20.02.2010


 

Evrensel Hukukçular: HSYK anayasa suçu işledi

EVRENSEL Hukukçular Platformu Başkanı Hasan Hüseyin Tanrıverdi, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun (HSYK) Erzurum’da görev yapan özel yetkili savcıların yetkilerini kaldırması ile ilgili kararının bu zamana kadar görülmemiş bir usulle alındığını ve Anayasa’ya aykırı olduğunu belirtti.

Tanrıverdi, Akar Otel’de yaptığı basın toplantısında, HSYK’nın Anayasa’nın 159. maddesine göre idarî bir kurul olduğunu ve hukuka uygunluk denetimi yapma görev ve yetkisinin bulunmadığını söyledi.

HSYK’nın haklarında hiçbir tahkikat yapmaksızın, müfettiş incelemesi ve haklarında düzenlenmiş bir rapor olmaksızın savcıların yetkilerini alarak Anayasa’nın amir hükümlerine aykırı bir işlem yaptığını öne süren Tanrıverdi, ‘’HSYK, bu zamana kadar görülmemiş bir usul ile anayasaya aykırı bir karar vermiştir’’ dedi. Kararın diğer bazı üst yargı merci yönetici ve mensupları tarafından desteklenmesinin ortaya çıkan sonucu daha vahim hale getirdiğini iddia eden Tanrıverdi, HSYK eliyle hukukun üstünde olan bir dokunulmazlar sınıfı oluşturulmaya çalışıldığını savundu.

‘’Adalete, yargıya duyulan güvenin zedelenmesine neden olan herkesin tekrar düşünmesini, eylem ve işlemlerinin toplumsal sonuçlarını iyi değerlendirmesini tekrar tekrar tavsiye ediyoruz’’ diye konuşan Tanrıverdi, çözümün ise sivil ve demokratik, evrensel değerler ile barışık, çağın gereklerine uygun bir yargı reformu olduğunu kaydetti.

HSYK’NIN YAPTIĞI YARGISAL DARBE

Bu arada, Erzurum Barosu’na kayıtlı bir grup avukat, HSYK Erzurum Özel Yetkili Cumhuriyet Savcıları Osman Şanal, Rasim Karakullukçu, Mehmet Yazıcı ve Tarık Gür’ün yetkilerinin alınması ve Erzurum Cumhuriyet Başsavcısı Sinan Kuş ile haklarında suç duyurusunda bulunmasını ‘’yargısal bir darbe ve yargıya müdahale’’ olarak niteledi ve kararı protesto etti.

20.02.2010


 

BDP’li Demirtaş: HSYK fesh edilmeli

BARIŞ ve Demokrasi Partisi (BDP) Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, “Biz HSYK’nin politik bir kurum olduğunu söylüyoruz, kaldırılması ve fesh edilmesi gerektiğini düşünüyoruz” dedi.

Bir gazetecinin “Son siyasal gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz?” sorusuna Demirtaş, “yargı krizi vesilesiyle eskiden DGM olarak adlandırılan mahkemelerin durumunun tartışılmaya açıldığı” görüşünü dile getirdi. Demirtaş, “Bu mahkemeler çocukları yargılarken, belediye başkanlarını tutuklarken, onlara kelepçe takarken siyasal olmuyor da Erzincan Başsavcısını tutuklarken mi siyasal oluyor?” diye sordu. Demirtaş, “Biz yıllardır HSYK’nun politik bir kurum olduğunu söylüyoruz, kaldırılması ve fesh edilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Hakimler ve savcılar kendi içlerinde demokratik bir seçimle hakim ve savcılar birimini kurabilmeli, kendi yönetimlerini belirleyebilmeli ve Adalet Bakanlığı’nın hiçbir vesayet yetkisi olmamalıdır” dedi. Demirtaş, yaşananların “nereye varacağını kestiremediklerini” savunarak, “yeni anayasanın, sivil anayasanın TBMM’nin gündemine getirilmesi gerektiğini” söyledi.

20.02.2010


 

‘Poyrazköy’ iddianamesi Zirve dâvâsında

MALATYA'DA Zirve Yayınevi’nde, biri Alman, 3 kişinin öldürülmesi ile ilgili davanın 24. duruşmasının görüldüğü Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nin Başkanı Eray Gürtekin, kendilerine İstanbul’dan gönderilen ‘’Poyrazköy’’ iddianamesini dava dosyasına eklediklerini açıkladı.

Gürtekin, duruşmanın başlamasından sonra yaptığı açıklamada, ‘’Poyrazköy’’ iddianamesinin kendilerine CD olarak gönderildiğini, iddianameyi dava dosyasına eklediklerini söyledi. Duruşmaya katılan müdahil avukatlardan Erdal Doğan, dava kapsamında şahit olarak mahkemede dinlenen Eski Malatya İl Jandarma Alay Komutanı Albay Mehmet Ülger ve iki uzman çavuş hakkında ‘’şüpheli’’ olarak başlatılan hazırlık soruşturmasındaki gizlilik kararının kaldırıldığını hatırlattı. Doğan, Albay Ülger ve iki uzman çavuş ile o dönemde İnönü Üniversitesi Jandarma Karakolu Komutanı ve Alay Komutanlığındaki Jandarma İstihbarat Komutanının da şahit olarak dinlenmesi gerektiğini belirterek, soruşturmanın genişletilmesini talep etti.

20.02.2010


 

Taş atan çocuklar tahliye edildi

ŞIRNAK'IN Beytüşşebap ilçesinde, geçen yıl polise taş attıkları gerekçesiyle tutuklu yargılanan 2 çocuk, 6’şar yıl 11’er ay hapis cezasına çarptırıldı. Mahkeme, tutuklu kaldıkları süreyi göz önünde bulundurarak, sanıkların tahliyelerine karar verdi.

Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya tutuklu sanıklar N.C. ve Y.B. ile avukatları katıldı. Beytüşşebap’ta, geçen yıl bir çatışmada ölü ele geçirilen 2 teröristin cenazesinin defnedilmesinin ardından çıkan olaylarda polise taş attıkları gerekçesiyle tutuklanan sanıklar, suçlamayı kabul etmeyerek, tahliye talebinde bulundular. Mahkeme heyeti, sanıkları, TCK’nın “terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek” suçunu içeren 314/2. maddesi uyarınca 7’şer yıl 6’şar ay hapis cezasına çarptırdı. Sanıkların suç tarihinde 18 yaşından küçük olması sebebiyle verilen ceza 4’er yıl 2’şer aya indirildi. Mahkeme, sanıklara 2911 Sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’nun 33/c maddesinde yer alan “dağılma sırasında silâh veya araçlarla mukavemet etmek” suçundan verdiği 2’şer yıl 9’ar ay hapis cezasını da 3 yıl erteledi. Sanıklardan Y.B, ayrıca Terörle Mücadele Kanunu’nun “terör örgütünün propagandasını yapmak” suçundan 6 ay 20 gün hapis cezasına çarptırıldı. Mahkeme, sanıkların, tutuklu kaldıkları süreyi göz önünde bulundurarak, tahliyelerine karar verdi. Bu arada, Diyarbakır 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde de polise taş attığı gerekçesiyle yaklaşık 1 yıldır tutuklu bulunan 16 yaşındaki K.A. da tahliye edildi.

20.02.2010


 

ORG. BERK’İN İFADEYE ÇAĞRILMASI ERTELENDİ

BU ARADA, söz konusu soruşturma dosyasının ‘’yetkisizlik kararı’’ ile İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildiği, bu dosya kapsamında gerçekleşen tutuklamaya ilişkin itirazların da bundan sonra İstanbul Ağır Ceza Mahkemelerine yapılması gerektiği, ayrıca 3. Ordu Komutanı Orgeneral Saldıray Berk’in ifadesinin alınması işleminin de bu gelişmeler sebebiyle ertelendiği öğrenildi.

20.02.2010


 

“DOSYA ADETA KAÇIRILDI”

CİHANER'İN avukatlarından Turgut Kazan ise dosyanın Erzurum’dan İstanbul’a gönderilmesine tepki göstererek, ‘’Dosya, İstanbul’a gönderilmemiştir.

Yetkileri elinden alınan Cumhuriyet Savcısı Osman Şanal tarafından adete kaçırılmıştır’’ dedi. Cihaner’in avukatlarından Baki Uzun da dâvâ dosyasının İstanbul’a gönderilmesi sebebiyle önceki gün Erzurum özel yetkili başsavcı vekiline verdikleri Cihaner’in tahliye talebi dilekçesinin İstanbul’a gönderilmesi gerektiğini ifade etti.

20.02.2010


 

AKP de adalet reformu istedi

AKP Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş, yargıda acilen reform yapılması gerektiğini belirtti.

‘’Bu konuda ne zaman harekete geçmeyi düşünüyorsunuz?’’ sorusuna Elitaş, ‘’Partili arkadaşlarımız çalışırlar, onu yetkili kurullarda görüşürüz, ona göre bakarız’’ cevabını verdi. Elitaş, ‘’Anayasa değişikliği getirileceğine kesin diyebilir miyiz?’’ sorusu üzerine ise ‘’Milletvekili arkadaşlarımıza kamuoyundan gelen baskı o şekilde, ama arkadaşlarımız değerlendiriyorlar. Partinin yetkili kurullarında bunlar tartışılır’’ dedi.

‘’UZLAŞMA FIRSATI VERİLMELİ’’

TBMM Adalet Komisyonu Başkanı Ahmet İyimaya ise yaşanan olaylar karşısında Türkiye’nin bir hukuk ve adalet reformu ihtiyacı ile karşı karşıya olduğunun tartışılamayacağını belirterek, ‘’(Bu reformun içeriği ne olmalıdır?) sorusuna cevap aranırken, mutlaka uzlaşma aranmalı ya da uzlaşma fırsatı verilmeli, birikimiz, müktesebatımız dikkate alınmalı, küresel standartlar değerlendirilmeli ve her kesimin benimseyebileceği, adalet hukuk kalitesini yükseltecek bir reform geliştirilmeli’’ dedi.

20.02.2010


 

‘’YARGI REFORMU GEREKLİDİR’’

ÇEVRE ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu ise yargıda reforma gitmenin gereğine inandığını vurgulayarak, ‘’Çünkü zaten yargının çok salim hak ve adalet çerçevesinde karar vermesi için hükümet olarak yargıya çok önem verdik. Yargı mensuplarını seviyoruz.

Ben meselâ Çevre ve Orman Bakanı olarak yargı mensuplarıyla ortak ağaçlandırma faaliyetine giriştim’’ dedi.

20.02.2010


 

TBMM artık polise emanet

TBMM Güvenlik Koordinasyon Kurulu, Meclis’in üç giriş kapısının askerler yerine polisler tarafından korunması kararını bugün akşam uygulamaya koyacak.

TBMM Güvenlik Koordinasyon Kurulu, Meclis’in üç giriş kapısından askerlerin çekilerek buraların polisler tarafından korunması kararı uygulamaya geçiyor. Yeni kararla Çankaya, Dikmen ve Ayrancı kapılarında 24 saat polis görev yapacak, askerlerin nöbet tuttuğu kulübe sayısı da azaltılacak. Bu kapılarda hafta sonları ile saat 22.00’den sonra kampus içinde bulunan taburdaki askerler yerine bundan sonra polisler görev yapacak. Meclis, uzun süredir yaptığı çalışmayı bugün akşam uygulamaya koyuyor. Geçen günlerde toplanan Meclis Güvenlik Koordinasyon Kurulu, askerin kapılardan çekilmesine ilişkin bir karar almıştı. Bu karara göre Meclis’in üç kapısında 24 saat polisler nöbet tutacak. Kapılardaki giriş çıkışları, arama ve kontrolleri polis yapacak. Kurul kararında, “Koruma Müdürlüğü’nce giriş-çıkışların güvenlik ve kontrolü amacıyla Çankaya, Dikmen ve Lojman kapılarında gündüz saatleri esasına göre 24 saat yeteri kadar personel bulundurulmasına ve bu işlemin personel ihtiyacını karşılanması için Başkanlık makamının onay tarihinden itibaren bir ay sonra gerçekleştirilmesi ile yönetmelik güncellemesine de eklenmesine karar verildi” denildi.

20.02.2010


 

Askerden brifing alan bağımsızlıktan bahsedemez

YargIda Reform Grubu Başkanı Serhat Şendilmen, yüksek yargı mensuplarının, görevini yapan hakim ve savcılara baskı ve yönlendirme niyetli açıklamalarını hukukçular olarak kabul etmelerinin mümkün olayamayacağını belirterek, “Daha dün askeri disiplinle karargâhlarda brifing alan bu zihniyetin şimdi bağımsız yargıdan bahsetmesi ciddiyetsizliktir” dedi.

Sultanahmet’teki İstanbul Adalet Sarayı önünde toplanan bir grup avukat, “Yargıda reform” talebiyle eylem yaptı. Maskeli, asker şapkalı ve general apoleti takan avukatlar, üzerine “82 Anayasası” yazılı bir karton giyerek açıklamaya katıldı. Avukatlar adına basın açıklamasını yapan Yargıda Reform Grubu Başkanı Şendilmen, derin ilişkileri ortaya çıkarmak için harekete geçen birkaç hakim ve savcıların bizzat HSYK ve yüksek yargı tarafından engellendiğini öne sürdü.

Şendilmen, “Yüksek yargı mensuplarının, görevini yapan hakim ve savcılara baskı ve yönlendirme niyetli açıklamalarını hukukçular olarak kabul etmemiz mümkün değil. Daha dün askeri disiplinle karargâhlarda brifing alan bu zihniyetin şimdi bağımsız yargıdan bahsetmesi ciddiyetsizliktir. Bu nedenle acilen yargıda reform yapılıp, meşrutiyetini darbecilerden alan bu yapının acilen tasfiye edilip, yerine halka güvenen, farklılıkları zenginlik olarak gören anayasanın bir an önce yasalaşması sağlanmalıdır” diye konuştu.

Ayışığı, Sarıkız, Yakomoz ve son olarak Balyoz darbe planlarının birer Türk filmi olmadığını ve bunların hiçbirisinin mutlu sonla bitmediğini belirten Şendilmen, şunları kaydetti:

“Bu isimlerin hepsi hayatımızı neredeyse cehenneme çevirecek operasyonlar, planlar barındırıyor. Abdi İpekçi, Çetin Emeç, Rahip Santaro, Malatya Zirve Yayınevi ve son olarak Hrant Dink ve daha niceleri bu saydığımız planlar ve benzerleri ile katledildi. Bunların hiçbirisi yargı tarafından çözülemedi. Ne gariptir bağımsız ve tarafsız yargı bu cinayetleri çözemedi. Çözemediği için de istifa eden bir yargıç veya savcı olmadı. Derin ilişkileri, olmuş ve olacak cinayetleri ortaya çıkarmak için harekete geçen birkaç cesur savcı ve hakim ise engellenmektedir. Hakim ve savcılara baskı ve yönlendirme niyetli haksız açıklamaları hukukçular olarak kabul etmemiz mümkün değildir. Acilen yargıda reform yapılmalıdır. Ümidimiz odur ki iktidarıyla muhalefetiyle bu millet sivil bir Anayasa yapacak.’’

Basın açıklamasının ardından avukatlar yargı reformunun ilk adımı olarak imza kampanyası başlattı.

ATAMALAR DÂVÂLARIN SEYRİNİ DEĞİŞTİRİYOR

Hakİmler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun (HSYK) Erzurum’daki savcıların yetkilerini alması üzerine başlayan tartışmalar, bu kurulun geçmişte kritik dâvâların hakim ve savcılarına dönük atama kararlarını gündeme getirdi. Hukukçuların “yargıya darbe”, hükümetin “yetki gaspı” olarak değerlendirdiği HSYK’nın kararının aslında ilk olmadığı ortaya çıktı. HSYK, 2009 yılında Ergenekon dâvâsına bakan hakim ve soruşturmayı yürüten Zekeriya Öz’ün de aralarında bulunduğu bazı savcıların görev yerlerini değiştirme girişimiyle gündeme geldi. HSYK üyelerinin bazı Ergenekon zanlıları ile fotoğrafları gazetelerde yayınlandı. Terör örgütü PKK’nın şehir yapılanması KCK operasyonlarını yürüten savcıların gerekçesiz bir şekilde görevden alınması istendi. Türkiye’nin son 15 yılında gündemi belirleyen Susurluk, Şemdinli, Banka Hortumlama gibi dâvâların hakim ve savcıları da HSYK tarafından görevden alındı. Yapılan değişiklikler sonrası ise davaların seyirleri tam tersi yönde değişti.

20.02.2010


 

Kurtulmuş: Müsteşar görevden alınmalı

Saadet Partisi (SP) Genel Başkanı Numan Kurtulmuş, yargıda yaşanan krizi darbe ürünü anayasaya bağlayarak, sivil anayasa yapılması için iktidar partisine bir rapor sunacaklarını söyledi.

HSYK’nın Erzurum savcılarının yetkisini elinden alması olayında Başbakanlık, Adalet Bakanlığı ve Bakanlık Müsteşarını sorumlu tutan Kurtulmuş, Adalet Bakanlığı Müsteşarı Ahmet Karaman’ın görevden alınmasını istedi. Kurtulmuş, SP merkezinde yaptığı açıklamada, kurucu Meclis oluşturularak bir yıl içinde anayasa değişikliğine gidilmesini ve referanduma sunulmasını istedi. Kurtulmuş, tüm bu çalışmaları Başbakan’a sunacaklarını ifade etti.

20.02.2010


 

Ergin: “Youtube”a erişim engelinde takdir adlî mercilerin

Adalet Bakanı Sadullah Ergin, adlî mercilerin, internet sitesi ‘’youtube’’a erişimi engelleme kararını kaldırması halinde, sitenin tekrar açılabileceğini, bu konuda takdirin adlî mercilerde olduğunu bildirdi.

Ergin, CHP Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’nin, internet sitesi ‘’youtube’’ a erişime ilişkin soru önergesine, yazılı cevap verdi. Ergin, bu siteye erişimin engellenmesi kararının; Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkında Kanuna muhalefet sebebiyle Ankara 1. Sulh Ceza Mahkemesince 5 Mayıs 2008’de verildiğini, bu doğrultuda da Telekomünikasyon İletişim Başkanlığının erişimi engellediğini hatırlattı. Bakan Ergin, adlî mercilerce erişimi engelleme kararı kaldırıldığı takdirde, sitenin tekrar açılabileceğini, bu konuda takdirin adli mercilerde olduğunu bildirdi.

20.02.2010


 

Arıza yapan THY uçağı acil iniş yaptı

Türk Hava Yollarının (THY) Johannesburg-İstanbul seferini yapan yolcu uçağı, kalkıştan bir süre sonra teknik bir arıza sebebiyle Johannesburg’a geri dönerek acil iniş yaptı.

Alınan bilgiye göre, THY’nin, TK 81 sefer sayılı Johannesburg-İstanbul uçuşunu yapmak üzere önceki gün saat 20.15’te kalkan Airbus A340 tipi uçağında, kalkıştan 5 dakika sonra kabin basıncı arızası meydana geldi. Pilotlar, Johannesburg’a geri dönerek acil iniş yaptı. Uçak bakıma alınırken yolcular ve uçuş ekibi otele yerleştirildi. Uçaktaki arızanın giderilmesi için İstanbul’dan uçakla yedek parça gönderilirken yolcuların bu uçakla İstanbul’a getirileceği bildirildi.

20.02.2010


 

Bir dahaki sefere ikna olurlar

YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan, Danıştay’ın YÖK’ün itirazını reddetmesinin ardından yeni düzenleme konusunda 4 Mart’ta gerçekleştirilecek YÖK Genel Kurulu Toplantısı’nda oluşturulacak komisyonun çalışma yapacağını ve 18 Mart’ta bu konuda açıklamada bulunacaklarını bildirdi.

Bir gazetecinin ‘’Katsayı sorununu nasıl çözeceksiniz?’’ sorusunu cevaplarken Özcan, şunları kaydetti: ’’Ayın 4’ünde bir komisyon kuracağız. Mart ayının 18’ine kadar çalışmalarını yapacak. 18’inde açıklayacağımız yeni şeyler olacak. Katsayı sorununu böyle çözeceğiz işte. Gayet iyi bir yere geldik. Danıştay, 14’e karşı 15’le reddetti. 14 üyeyi ikna ettiğimizi düşünüyorum. Bu seferki açıklamalarımız tatminkârdı. 10 teknik açıklama vardı. Zannediyorum, bir daha ki sefere tamamen ikna olacaklar. Böyle bir sorun kalmayacak.’’

ALANLAR DEĞİL, HESAPLAR DEĞİŞECEK

YÖK Başkanı Özcan, Danıştayın YÖK’ün farklı katsayı kararını durdurmasının ardından yaptıkları ön çalışma hakkında bilgi verirken ‘’Alanları değiştirmeyeceğiz, sistemin hesaplamasını değiştirmeye çalışıyoruz. Alanında giderse meselâ 10 puan, gitmezse 0. Burada toplama işlemi yapıyorsunuz, çarpma işlemi yok’’ dedi. Gazikent Üniversitesinin dâvetlisi olarak Gaziantep’te bulunan YÖK Başkanı Özcan, Danıştayın YÖK’ün itirazını reddetmesine ilişkin gazetecilerin sorularını cevapladı. Yaptıkları ön çalışmanın daha basit bir sistem olacağını belirten Özcan, ‘’Ağırlıklı ortaöğretim başarı puanı budur. Alanındaysa şu kadar ek puan alıyor, test puanları da şudur. Toplarsanız öğrencinin puanı çıkar’’ dedi. Bir gazetecinin ‘’Farklı katsayı mı? Tek katsayı mı olacak?’’ sorusu üzerine Özcan, ‘’Alanında gidene bir şey eklenecek, gitmeyene eklenmeyecek. Daha basite indirgenecek’’ diye konuştu. Özcan, ‘’Alanları değiştirmeyeceğiz. Sistemin hesaplamasını değiştirmeye çalışıyoruz. Alanında giderse meselâ 10 puan, gitmezse 0. Burada toplama işlemi yapıyorsunuz, çarpma işlemi yok’’ dedi. Özcan, YÖK’ün farklı katsayı kararının durdurulmasının ardından yaptıkları ön çalışmaya ilişkin olarak, ‘’Bu konuda üç başlık var. AOBP, Millî Eğitim Bakanlığından geliyor, ÖSYM’de hesaplanıyor. Bir diğeri katsayı. Bu bir rakamla çarpılıyordu. Artık yükseltmek değil. Buraya bir sabit koyalım. Ve bir de test puanı var. Üçünü toplayacağız işte’’ dedi. YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan, Danıştay’ın YÖK’ün katsayı kararının yürütmesinin durdurulmasına yapılan itirazı reddetmesini değerlendirirken, ‘’Danıştay ile iyi bir yere geldik, 14-15 gibi bir rakamla reddedildi, 14 Sayın Danıştay üyesini ikna etmiş durumdayız’’ dedi. Özcan, YÖK Yürütme Kurulu Üyeleri Prof. Dr. Muhittin Şimşek ve Prof. Dr. Berrak Kurtuluş ile birlikte Gaziantep Valisi Süleyman Kamçı’yı ziyaret etti. Prof. Dr. Özcan, Gaziantep Valisi Süleyman Kamçı’dan sonra Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Asım Güzelbey’i ziyaret etti.

20.02.2010


 

Çubukçu: Yetki YÖK’ün

Mİllî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu, Yükseköğretim Kurulu (YÖK)’nun anayasal bir kuruluş olduğunu belirterek, yüksek öğrenim giriş sınav sisteminde katsayı dahil, her türlü konuda belirleyici olma yetkisine sahip olduğunu ifade etti.

Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu, bilgisayar dağıtım ve toplu okul açılış törenleri için geldiği Bolu’da Valiliği ziyaret etti. Çubukçu, ziyaretinde gazetecilerin sorularını cevapladı. Milli Eğitim Bakanı Çubukçu, YÖK’ün katsayı değişikliği kararıyla ilgili bir soruya, “YÖK başkanına sorun. Nasıl bir değişiklik yapacaklarını onlara sorun. Bağımsız bir kurul. Sorunun muhatabı değilim.” dedi. Bakan Çubukçu, ‘YÖK ile Danıştay arasında yaşanan sıkıntı öğrencileri etkiler mi?’ sorusunu ise şöyle cevapladı: “Bu konuda daha önce açıklama yaptım. Yüksek Öğrenim Kurulu anayasal bir kuruluş olduğunu, kuruluş kanununun 45. maddesi doğrultusunda, yüksek öğrenim giriş sınav sisteminde katsayı dahil olmak üzere her türlü konuda belirleyici olma yetkisine sahip olduğunu, yetkisini kullandığını, bu yetki doğrultusunda alınan kararın Danıştay tarafından iptal edilmesinin, hem eğitimin planlanmasını hem idarenin yetki ve görevlerinin kullanılması bağlamında hukuken sorunlu bir karar olarak görüyorum. Bugün de aynı görüşteyim.”

20.02.2010


 

Bilinç arttıkça içki tüketimi azalıyor

Yeşİlay Genel Başkanı Mustafa Necati Özfatura, insanların bilinç düzeyinin arttığını, spor, sanat ve kültürel etkinliklere ilginin yoğunlaştığını belirterek, sağlıklı içeceklerin tüketim oranında artış, içki satışlarında ise düşüş yaşandığını bildirdi.

Özfatura, bazı basın organlarında çıkan ‘’4 yıl içinde 17 bin içki satış noktasının kapandığı’’ yönündeki haberlerle ilgili yaptığı yazılı açıklamada, kapanmaların, mahalle baskısından kaynaklanmadığını ifade etti. Bunun, Yeşilay’ın çalışmaları neticesinde gerçekleştiğini kaydeden Özfatura, şöyle devam etti: ‘’İnsanlarımızın bilinç düzeyi arttı, spor, sanat ve kültürel etkinliklere ilgi yoğunlaştı. Sağlıklı içeceklerin tüketim oranında artış sağlanırken içki satışlarında düşüş yaşandı. Bu, sağlıklı yaşamayı tercih eden insanların zaferidir. Türkiye’de kişi başına bira tüketimi 12-13 litre. Hedefimiz, alkollü içki tüketiminin minimize edilmesidir. Dünya Sağlık Örgütünün bu yıl yayımlayacağı alkol raporunu sonuna kadar destekliyoruz.’’

20.02.2010


 

Yeryüzü doktorları, Afrika'dan yurda döndü

TÜRK İşbirliği ve Kalkınma İdaresi Başkanlığı (TİKA)’nın desteğiyle Batı Afrika ülkelerinden Gine-Bissau’da sağlık taramaları yapan Yeryüzü Doktorları Derneği üyesi bir grup hekim, Türkiye’ye döndü.

THY’nin tarifeli uçağıyla Gine-Bissau’dan Sao Paulo aktarmalı olarak İstanbul Atatürk Havalimanına gelen dokuz hekim ve iki görevliyi, İstanbul’daki dernek üyeleri karşıladı. Gine-Bissau’da yaklaşık iki hafta kalan ve dahiliye uzmanı, genel cerrah, pediatri uzmanları, çocuk cerrahı, kadın doğum uzmanı, anestezi uzmanı, diş hekimi ve pratisyen hekimden oluşan Yeryüzü Doktorları, Gine Bissau’da Sağlık Bakanlığı yetkilileriyle görüşerek sağlıkla ilgili ihtiyaç tesbiti yaptı. Sağlık taraması da gerçekleştiren Yeryüzü Doktorları, 500 civarında hastayı muayene ederek genel cerrahi, kadın doğum ve çocuk cerrahisi dallarında ameliyatlar yaptı.

20.02.2010


 

Kimsesiz çocuklar ödül aldı

YOZGAT Valisi Amir Çiçek, Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu (SHÇEK) yurt ve yuvasında barınan kimsesiz çocuklardan, okullarında başarılı olanları ödüllendirdi.

Sosyal Hizmetler Çocuk Yuvası salonunda düzenlenen törende konuşan Vali Amir Çiçek, önceki yıllarda şehirde olumsuz bir olay yaşandığında ilk önce yurt çocuklarının akla geldiğini belirtti. Bu düşüncenin artık kırıldığını ve ortadan kalktığını ifade eden Vali Çiçek, ‘’Bunu sizler kırdınız, ortadan kaldırdınız. Öğretmenlerinize, çevrenize, arkadaşlarınıza saygı, sevgiyle yaklaşmak suretiyle bunu başardınız, hepinizi kutluyorum. Bu olumlu gelişme derslerinize de yansıdı’’ dedi. Konuşmaların ardından ilköğretime devam eden yuva çocuklarından ‘’takdir’’ belgesi alan 3, ‘’teşekkür’’ belgesi alan 15, ortaöğretime devam eden ‘’takdir’’ belgesi alan 1, ‘’teşekkür’’ belgesi alan 7 öğrenci para ve başarı belgeleriyle ödüllendirildi. Ödül töreninin ardından, yurt ve yuva çocuklarının hazırladığı halk oyunu ekibi gösterisi, şiir ve türkü dinletisi ilgiyle izlendi.

20.02.2010


 

Ankara hafif depremle sallandı

ANKARA'DA 4.1 büyüklüğünde hafif şiddette deprem meydana geldi.

Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsünün internet sitesinde, saat 02.35’te meydana gelen depremin merkez üssünün Ankara’nın Akyurt ilçesi olduğu kaydedildi. Deprem, çevre ilçe-ler ile şehir merkezinde de hissedildi.

20.02.2010


 

Geleceği su belirleyecek

Birçok ülke ve şehirde su problemi hâlâ çözülemedi. Suyun bütün insanlara eşit dağıtılması hedefleniyor. Sınır aşan sularda ülkeler arası yapılan anlaşmalara göre; ülkelerin yıllık aldıkları yağış miktarı, su kaynağının debisi, suyun kalitesi ve dağıtımı etkili olan unsurlar olarak ön plana çıkıyor. Tarihte ve yakın geçmişte ülkeler arasında yaşanan su sorunlarının, gelecekte daha da artacağı tahmin ediliyor.

PROF. DR. ORHAN YENİGÜN:

Geleceğİn şehİrlerİnde suyun rolü ön planda

Su Kirlenmesi Araştırmaları ve Kontrolü Türk Millî Komitesi (SKAKTMK) Üyesi ve Boğaziçi Üniversitesi Çevre Bilimleri Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Orhan Yenigün, birçok ülke ve şehrin, su problemini hâlâ ideal anlamda çözemediğini söyledi.

Prof. Dr. Orhan Yenigün, uluslar arası faaliyet gösteren su kuruluşlarının amaçları arasında, suyun tamamıyla ticarî bir meta haline gelmesini önlemek ve su sıkıntısı çeken az gelişmiş ülkelerde suyun insanlar tarafından daha eşit kullanımını sağlamak bulunduğunu bildirdi.

Suyun dünyada kullanılabilir ya da içilebilir miktar olarak, çok farklılıklar gösterdiğini ve her yerde eşit dağılmadığını ifade eden Yenigün, ‘’Su, gerçekten çok kıymetli bir doğal kaynak. Dünyada dağılıma baktığımız zaman, suyu çok bol ülkeler olduğu gibi, çok kıt olan ülkeler de var. Bütün bunlar ışığında su, çok önemli bir ticarî meta olarak da düşünülebilinir. Önemli olan, doğal bir kaynak olan suyun, hava gibi tüm insanlığın kullanımına açık olması, tam anlamıyla ticarileştirilmeden kullanılmasıdır’’ dedi.

GELECEĞİN ŞEHİRLERİ PROGRAMI

Uluslararası Su Kuruluşu’nun (IWA), bütün dünyada uygulamaya koyduğu ve önceden belirlediği şehirlerde yürüttüğü ‘’Geleceğin Şehirleri’’ programı çerçevesinde, İstanbul, Kayseri ve Trabzon’da çalıştaylar düzenleyerek, bu şehirlerin mevcut durumları ve gelecekteki konumlarıyla ilgili uluslar arası konferansa hazırlık yaptıklarını belirten Prof. Dr. Yenigün, bu çalışmalara bütün dünyada büyük önem verildiğini hatırlattı.

Küresel iklim değişikliğinin bütün dünyayı etkileyen bir konu olduğunu, ancak kuzey yarım küreyi çok daha fazla etkileyeceğinin öngörüldüğünü vurgulayan Prof. Dr. Orhan Yenigün, şöyle devam etti: ‘’Kuzey yarım kürede de özellikle Akdeniz ülkeleri ciddî olarak etkilenecek. IWA’nın hedeflerinden bir tanesi de, çok fazla etkilenecek olan bölgelerdeki yağış projeksiyonları, suyun durumuyla ilgili gelişmeler çerçevesinde ne gibi tedbirler alınabileceğinin tartışılmasını sağlamak ve karar verici mekanizmalara bunları iletmek. Bu amaç doğrultusunda, IWA’nın geliştirdiği Geleceğin Şehirleri Programı çerçevesinde çeşitli ülkelerde belirlenmiş şehirlerin alt yapılarını, nüfus yoğunluğunu, su temini, dağıtımı ve kullanımı ile elektrik üretimi, dağıtımı ve kullanımı gibi konuları araştırıyoruz.’’

SINIR AŞAN SULAR

Prof. Dr. Orhan Yenigün, sınır aşan sular konusunun da dünyanın önemli sorunlarından biri olduğunu ifade ederek, ‘’Bu gibi su problemleri, ülkeler arasında yapılan ikili anlaşmalarla çözülüyor. Anlaşmalara göre, kaynağın bulunduğu ülkeler, bir takım yükümlülükleri olsa bile söz sahibi durumdalar’’ diye konuştu. Türkiye’nin de su kaynağı olan ve nehirleri komşu ülkelere geçen ülkeler arasında bulunduğunu hatırlatan Yenigün, ‘’Ülkelerin yıllık aldıkları yağış miktarı, su kaynağının debisi, suyun kalitesi ve dağıtımı da bu anlaşmalarda etkili olan unsurlar olarak ön plana çıkıyor. Tarihte ve yakın geçmişte ülkeler arasında yaşanan su sorunlarının, gelecekte daha da artacağı öngörülüyor’’ dedi.

DAMLAYA DAMLAYA MİLYON LİRALAR GİDİYOR

Tamİr ettirilmeyen musluk ya da rezervuarlardan damla halinde akan su milyonlarca TL’nin boşa akması anlamına geliyor. Sadece bir evde bozuk musluktan yılda 438 metreküp suyun boşa aktığını belirleyen uzmanlar, geçtiğimiz yıl Bursa’da kayıp suyun maliyetinin 70 milyon TL’yi aştığını açıkladı. Komşu ülkelere kıyasla su zengini sayılan Türkiye’de, suyun bir damlası bile hem tüketimin artmasına hem de faturaların kabarmasına sebep oluyor. Vatandaşların çoğu zaman ‘bir damladan ne çıkar’ düşüncesiyle tamiri ertelenen musluklardan damlayan suların maliyeti milyonlarca lira ile ifade ediliyor. Uzmanların tesbitine göre, bozuk musluklar sadece bir evde yılda 438 metre küp suyun harcanması anlamına geliyor. Bunun da faturaya yansıması yıllık bin 350 TL’yi buluyor.

20.02.2010


 

Kışın hantallığını spor yaparak atın

Soğuklar dolayısıyla kısıtlanan bireysel sportif aktivitelere yeniden dönme zamanının geldiği bildirildi. Selçuk Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu Sporda Psikososyal Alanlar Anabilim Dalı Başkanı Yrd. Doç. Dr. Yalçın Kaya, sağlıklı hayat için sporun büyük önem taşıdığını belirtti.

Ancak kış aylarında insanların evlerinde kapalı kaldığını, fazla spor yapma imkânı bulamadığını ifade eden Kaya, ‘’Soğuk kış günlerinde vücutlarımız uzun süre atıl kalmıştı. Yağan kar ve yağmurla birlikte havalar temizlendi. Artık oksijeni bol havalarda spor yapılarak kışın hantallığını atmanın tam zamanı’’ dedi.

OKSİJENİ BOL

HAVADA SPOR YAPIN

Kaya, sporun kirli olmayan oksijeni bol olan ortamlarda yapılması gerektiğini vurgulayarak, şunları kaydetti: ‘’Spor yaptığımız sırada normalden 4-5 kat daha fazla hava soluyoruz. Bu nedenle spor salonu da olsa içerideki havanın temiz olmasına dikkat edilmeli. İnsan dokusu temiz havayla yenilenen, betonarme bir yapı gibidir. Bu yapı ne kadar sağlam malzemelerle beslenirse o kadar sağlam olur. Aynı şekilde kirli hava solumakla da aynı şekilde vücutta hastalıklar için bir alt yapı oluşturulmuş olur. Bu nedenle, sağlıklı gıdalarla birlikte oksijeni bol hava almaya özen göstermeliyiz. Kirli hava bulunan ortamlardan kaçınmalıyız.’’

Spor yapmak için belirli bir saat ve süre önermediklerini dile getiren Kaya, 50 kiloluk bayanla 100 kiloluk bir erkeğin bir olamayacağını, bu sebeple herkesin kendi bünyesine göre egzersiz ve spor yapması gerektiğini bildirdi.

20.02.2010


 

İşitme engelli öğrencilere fotokopiyle Cuma hutbesi

Zonguldak’ta Merkez İnağzı Camii Yaptırma ve Yaşatma Derneği, caminin yakınında bulunan Özel Eğitim Meslek Lisesi’nin işitme ve konuşma engelli öğrencileri için Cuma günleri güzel bir uygulama başlattı.

Okulun yakınında olduğu için Cuma namazına rağbet gösteren öğrencilerin hutbede konuşulanları anlamaması üzerine harekete geçen caminin Dernek Başkanı Ahmet Kurt ve yardımcısı Ercan Karaşah, hutbenin metnini fotokopiyle çoğaltarak öğrencilere dağıtıyor. Cami cemaati hutbede imamın anlattıklarını dinlerken, işitme engelli öğrenciler hutbeyi kâğıttan takip ediyor. Cemaatle birlikte saf tutan işitme engelli öğrenciler; hutbenin okunması sırasında hem metni takip ediyor hem de el işaretleriyle hutbede geçen konuları birbirlerine anlatmaya çalışıyor. Camide zorlanmamaları için engelli öğrencileri avluda karşılayıp hutbe metinlerini dağıtan Dernek Başkanı Ahmet Kurt, “Çocuklarımız her zaman Cuma namazına buraya geliyorlar. Kendileri sağır ve dilsiz oldukları için hutbeyi anlayamıyorlar. Biz hutbenin yazısını kendilerine veriyoruz. Onlar da büyük iştiyakla hutbede hocayı takip etmek suretiyle dinî vecibelerini yerine getiriyorlar” dedi.

20.02.2010


 

Google’a saldırı okuldan gelmiş

New York Times gazetesi, bilişim devi Google ile insan hakları eylemcilerini hedefleyen başka şirketlere yönelik siber saldırıların, Çin’deki iki okuldan düzenlendiğini, okullardan birinin Çin ordusu ile bağlantılı olduğunu bildirdi.

Gazete, soruşturmayı yürüten ve isminin açıklanmasını istemeyen kaynaklara dayanarak verdiği haberinde, saldırılardan birinin bilgisayar bölümüyle meşhur Şangay Jiatong Üniversitesi, diğerinin de ordu için bilgisayar uzmanı yetiştiren Lanxiang adlı profesyonel bir kuruluştan geldiğinin belirlendiğini yazdı. İnternet grubu Google, 12 Ocakta yaptığı açıklamada, Aralık ayında Çin kaynaklı ve büyük çaplı bilişim saldırılarının, Çinli insan hakları eylemcilerini hedeflediğini ve en az 20 başka şirketi daha etkilediğini belirtmiş, Çin-ABD ilişkilerini olumsuz etkileyen olay Google’ı Çin’deki faaliyetlerini durdurmaya zorlamıştı.

20.02.2010


 

Trabzon hurması vitamin deposu

YapIlan araştırmalarda kalp-damar, sindirim sistemi gibi birçok hastalığa faydalı olduğu tesbit edilen Trabzon hurması adeta vitamin deposu.

Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Asım Kadıoğlu, anavatanı Çin olan Trabzon hurmasının Türkiye’de kuzeyde Orta ve Doğu Karadeniz, güneyde ise Hatay, Adana ve Mersin çevresinde yetiştirildiğini söyledi. Trabzon hurmasının dünyada iyi bilindiğini ve üzerinde çok sayıda araştırma yapıldığını ve yapılmaya da devam edildiğini belirten Kadıoğlu, ‘’Trabzon hurması birçok vitamini barındırması dolayısıyla sağlık açısından önemli bir üründür. Trabzon hurması özellikle A vitamini ve karbonhidratlar yönünden zengin bir meyve. Ayrıca bu meyvenin 100 gramında yaklaşık olarak 0,7 gram protein ve 0,4 gram yağ bulunmaktadır’’ dedi. Prof. Dr. Kadıoğlu, 100 gram Trabzon hurmasında 20-25 miligram arasında C vitamini ile B1, B2 ve B3 gibi bazı B vitamini çeşitlerinin de bulunduğunu ifade etti.

20.02.2010


 

Tek kartla 15 hizmet

İzmİrlİ iki girişimcinin ‘’Yaşam Projesi’’ olarak gerçekleştirdiği ‘’Benim Dünyam Yaşam Kartı’’, kullanıcılarına, acil sağlıktan hukuk danışmanlığına, sinemadan bovlinge kadar 15 hizmet sunacak.

Benim Dünyam AŞ yetkilisi İsa Efe, Türkiye’de ilk kez böyle bir hizmetin verildiğini ve bunu ilk etapta İzmir’de uyguladıklarını, projeyi yakın zamanda Ankara, Bursa, Eskişehir, Kayseri ve Adana’da da yaygınlaştıracaklarını kaydetti. ‘’Benim Dünyam Yaşam Kartı’’nın insanların hayat standardını yükseltmek amacıyla tasarlandığını, ekonomik krizin getirdiği zorlu hayat şartlarını hafifletmeyi amaçladıklarını dile getiren Efe, insanların bütçelerine katkı sağlamak amacıyla yola çıktıklarını anlattı.

20.02.2010

 
Sayfa Başı  Geri

Bütün haberler

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu

Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.
Kurumsal Linkler: Risale-i Nur Kongresi - Bediüzzaman Haftası - Risale-i Nur Enstitüsü - Yeni Asya Vakfı - Demokrasi100 - Yeni Asya Gazetesi - YASEM - Bizim Radyo
Sentez Haber - Yeni Asya Neşriyat - Yeni Asya Takvim oktay usta yemek tarifleri Köprü Dergisi - Bizim Aile - Can Kardeş - Genç Yaklaşım - Yeni Asya 40. Yıl