05 Ağustos 2010 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Ahmet DURSUN

Adaleti beklerken


A+ | A-

“Adaletin bu mu dünya?” serzenişlerini sıkça işittiğimiz bir alemin içindeyiz. Bir mecaz-ı mürsel olan bu serzeniş, dünyadan çok kendi zalimliklerimize işaret etmektedir. Gerçekte, “asla zulmetmeyen, herkesin ve her şeyin hakkına tamamıyle riayet eden, hakkaniyetle hükmeden mutlak adil”in adaletle hükmettiği bir alemdeyiz.

İnsanlığın tarih boyunca ısrarla aradığı ve semavî kitapların da özellikle vurguladığı adalet Kur’ân’ın da dört esasından biri olarak, fark edemesek de, gözümüzün önünde bin bir cilvesiyle kendini göstermekte ve bizlere dersler sunmaktadır. Kur’ân-ı Kerim’de ve hadislerde genellikle düzen, denge, denklik, eşitlik, gerçeğe uygun hükmetme, doğru yola iletme, takvaya yönelme, dürüstlük, tarafsızlık gibi anlamlarda kullanılan “adalet” kavramı, “İsm-i Adl”in bir cilvesi olarak yaradılışta da, insanın fizyonomik yapısı ve kainattaki uyumu, ahengi ve estetik görünüşü ifade etmektedir. Hz. Ömer’in ‘Adalet mülkün temelidir’ sözü de en çok buna işaret etmektedir. Günümüz mahkeme duvarlarını süsleyen bu sözün ontolojik anlamı, adaletin kainatın bütün cüzlerinde tecellisini gösterdiğidir.

Adalet her yerde ve her şeyde kendini gösterirken, insan çoğunlukla bu duygudan yoksundur. “Beşerin adli cılız/Dövülen mahkemeden kovulur, çünkü cılız” dedirtecek tarzda adalete güvensizlik duygusunu doğuran, insanın “zalim ve cahil” oluşudur. Kâinat kitabına dikkatli bir nazar, bu güvensizliği ebediyen ortadan kaldıracak ipuçlarıyla doludur. Misafiri olduğumuz bu dünyada hakim olan muvazene, mizan, tevzin; her şeyi ölçülü olan Adil-i Mutlak’ın tartısındaki hassasiyeti gösterir. Güneş sistemimizdeki hassas dengelerden dünyamızdaki bin bir harikalıklara kadar her şey bu hassas ölçü ve tartının bir yansımasıdır. Yağmur duasına kalkan avuçlara damlayan sular, çatlayan toprağa inen yağmur, ışığı arzulayan çiçeğe gülümseyen güneş, simurgayla birlikte bütün varlıklara sunulan nimet, hastalıklara sunulan şifa, yaşanabilir bir dünyanın anahtarını bize sunan nezafet… ismi-i adlin birer cilveleridir.

Kur’ân, bu mükemmeliyetin her yönüyle hayatımıza yansıyabilmesinin yolunu “Adalet-i mahza” ile ifade eder. “Birisinin hatası ile başkası cezalandırılamaz”, “Hak haktır, büyüğüne küçüğüne bakılmaz. Bir fert, umumun selameti için dahi feda edilmez. Toplumun selameti için ferdin hayatı veya hakkı feda edilemez. Hem bir masumun hakkı, bütün halk için dahi iptal edilmez” şeklindeki Kur’ânî yaklaşım insanı merkeze alan bir yaklaşımın ifadesidir ve insanın fıtraten arzuladığı bir durumdur. Adaleti arayan “hukuk devleti”nin, hoşgörüden beslenen demokrasinin, cumhura dayanan bir cumhuriyetin dayanması gereken bir anlayıştır bu.

Bugünün Ergenekon tartışmalarında ümitsizliğe düşenler, “evet hayır”ların ifade ettiği anlamı tartışanlar, şehit cenazelerinin ardındaki taşeronları ve azmettiricileri merak edenler, 12 Eylül zindanlarında uğradıkları işkencelerin hesabının sorulamadığını düşünenler, ‘masum başbakanımızı ve bakanlarımızı zalimce sallandıranlar hak ettiği cezayı görmediler’ diye bağıranlar, “herkesin yaptığı yanına kâr kaldı” diyenler ism-i adl penceresinden bir bakışla bütün sıkıntılarını sona erdirebilirler. Zulmün başına geçirdiği adalet tacına karşı “zalimler için yaşasın cehennem” vurgusu az bir şey değildir.

Otoriter, totaliter vicdanların kendi varlıklarını devam ettirebilmek için meşruluklarını hukukla bağdaştırmaları, adaleti kendi çizdikleri sınırlar içine hapsetmeleri, kanunla zulmetmeleri, onların mutlak adaletle karşılaşmayacakları anlamına gelmemektedir. Mahkeme-i Kübra, bütün soruların cevabını bulacağı, bütün merakların giderileceği bir yer olarak bizleri davet etmektedir. Yalanla bezenmiş, canavarlaşmış siyaset olaylarının içinde olmak, merakla pis siyaset oyunlarını takip edip zulümlere alet olmak, adaletsizliğe bilerek ya da bilmeyerek taraftar olmak yerine, bize verilen emanete sahip çıkmaya çalışmak, emanetlere karşı adaletsizliğe düşmemek çabası içinde olmak daha karlı ve akıllıca olacaktır.

05.08.2010

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (03.08.2010) - Sokağa atacak kaç çocuğumuz var

  (29.07.2010) - ÖSYM ya da Öyle Salaklıklar Yaptım ki Merkezi

  (22.07.2010) - Sevebilseydik

  (20.07.2010) - İtidâle davet

  (15.07.2010) - Türkiye gençliği

  (13.07.2010) - “Ne efsunkâr imişsin ah ey didâr-ı hürriyet

  (24.06.2010) - Yıldırma siyaseti: Terör

  (17.06.2010) - Yorgun savaşçılar

  (15.06.2010) - Türkiye’nin ekseni

  (10.06.2010) - Yağmur


Son Dakika Haberleri

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdullah ERAÇIKBAŞ

  Abdullah ŞAHİN

  Ahmet ARICAN

  Ahmet BATTAL

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Ali Rıza AYDIN

  Atike ÖZER

  Baki ÇİMİÇ

  Banu YAŞAR

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Gültekin AVCI

  H. Hüseyin KEMAL

  H.İbrahim CAN

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Hakan YILMAZ

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Mehmet YAŞAR

  Mehtap YILDIRIM

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Muzaffer KARAHİSAR

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Osman ZENGİN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Said HAFIZOĞLU

  Saliha FERŞADOĞLU

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin YAŞAR

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İbrahim KAYGUSUZ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.