Raşit YÜCEL |
|
Bayram olsun |
Evet, ”bayram olsun”. Nice hüzünlü ve gamlı sineler onun ile teselli bulsun. Büyükler büyüklüğü ile, küçükler küçüklüğü ile bayram etsin. Bayram sadeliktir, bayram hasbiliktir. Yapmacık halleri yoktur. “Ramazanda oruç yiyenin, bayramda yüzü kara olur” dense de bayram cömerttir. Herkesi kucaklar, herkese elini uzatır. Ve A. Nihat Asya şöyle seslenir: “Yalnız tad halinde ağızlarda mıyım, Tekbir sabahıyım, sena akşamıyım, Herkes sevinip ‘Geldi şeker bayramı’ der; Bilmez ki şeker değil, şükür bayramıyım.” Ve asırlar öncesinden, Anadolu’nun sinesinden Hacı Bayram-ı Veli Hazretleri bayrama şöyle seslenir: “Yandı bu gönlüm, yandı bu gönlüm, Yanmada derman buldu bu gönlüm… Bayramım imdi, bayramım imdi, Bayram ederler yar ile şimdi. Hamdü senalar, hamdü senalar, Yar ile bayram kıldı bu gönlüm” Bayramı bayram eden gönüllerden yükselen muhabbettir. Zira Bediüzzaman Hazretleri “Muhabbet şu kâinatın rabıtasıdır” diyordu. Muhabbetsiz bayramın ne tadı olur ki? Düz ovalar yol olmuştu. Dosta doğru, seven ve sevilenlere doğru. Bayramı zehir edenlere yazıklar olsun. Bak, Erzurumlu M. Lütfi Efeyi dinleyelim: “Can bula cananını / bayram ola bayram ola, Kul bula sultanını / bayram ola bayram ola. Mevlâ bizi affede / bayram ola bayram ola. Cürm ü hatalar gide / bayram ola bayram ola” Yasak savma kabilinden bayram olur mu? Bayram adı gibi kutlanır, tadı gibi yaşanır. Yıllardır halk türküsünden dinleriz onu, sazı ve sözü ile; “Bayram gelmiş neyime, kan damlar yüreğime, Evvel ben de gülerdim, şimdi gülmek neyime” Yine bir ezgide buna benzer şöyle serzenişlenir şair; “Bayram mı olurmuş gözyaşları ile, Bayramsa bayramınız mübarek olsun” Efendim, bayramınız gözyaşı ile geçmesin İnşâallah. Hasret gözyaşlarına kimse dayanamaz. Askerdeki kuzusuna bağrı yanık ananın gözü nemli olur, bu gözyaşlarına nasıl mani olursunuz? Bayramınız mübarek olsun, nice manevî bayramlarımıza vesile olsun İnşâallah. Yeter ki istikametimiz yerinde olsun. O zaman bütün günlerimizi bayram hâline getirebiliriz. Bayram bayramdır, ikinci bir adı yoktur. 09.09.2010 E-Posta: [email protected] |
Önceki Yazıları (02.09.2010) - Uzak diyarlar ve Nurs Köyü (12.08.2010) - İstanbul’da Ramazan (29.07.2010) - Aynaların anlattığı... (01.07.2010) - Şöhretin bedeli |