03 Ekim 2010 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Hüseyin GÜLTEKİN

Amelini güzel görüp gurura düşmektense...


A+ | A-

Hiç insanın ibadeti, feyzi, fazileti insanı tehlikeye atar mı? Salâhati, takvası, mükemmel dinî yaşantısı bir insan için hiç tehlike arz eder mi? Veya derin bilgisi, ilmî kariyeri o insan için bir tehlike sebebi olur mu? İçimizdeki bir ses “Böyle bir şey olabilir mi?” diyor. İbadet-taat, feyiz-fazilet, takva derecesindeki dinî yaşantılar olsa olsa insanın kurtuluşuna vesile olur. Bu güzel hasletler, bu gıpta edilecek yaşantılar bir sebeb-i hasaret olur mu?

Bu meyanda bir de şu suâllere cevap bulmaya çalışalım: Yukarıda örneklerini verdiğimiz bu güzel ameller ihlâs esasları düşünülmeden yapılıyor ise, sonuç ne olur?

Diğer bir ifade ile, yapılan ibadetlere-tâatlere, elde edilen ilim ve malûmatlara, yapılan vaaz-ü nasihatlara riya gibi çirkin duygular karışıyor ise, netice ne olur acaba? Böylesi amellerin, böylesi feyiz ve faziletlerin sahibine bir faydası mı olur, yoksa beklenilen sevap ve hasenâtın ötesinde sahibini, belki de hiç tahmin edemeyeceği ciddî ve tehlikeli günahlarla yüz yüze mi getirir?

Bir de, bizde bulunduğunu zannettiğimiz ilim ve irfanımız, salâhat ve takvamız—Allah korusun—bizi gurur, kibir gibi çirkin davranışlara sevk ediyorsa… Ucb, riya gibi mü’minde olmaması lâzım gelen hallere sokuyorsa… Sâir insanları küçük görüp, onların üzerinde faziletfüruşluğu ihsas edecek hâl ve davranışlara sebep oluyorsa… Kendisini imtiyazlı ve ayrıcalıklı bir konumda görüp, teveccüh-ü nâs beklentilerine girerek, herkesten hürmet, iltifat isteme arzusuna girerse… Kardeşâne yaklaşım yerine herkese karşı pederâne, mürşidane bir tavır içine giriyorsa… Böyle bir insanın, sahip olduğu ilmin, kendisinde var olduğuna inandığı feyzin, faziletin, salahatin, takvanın kendisine bir faydası olur mu?

Bu meyanda, Efendimizin (asm) şu ibret verici uyarılarına kulak verelim: “Ümmetim için çok korktuğum, onların Allah’a ortak koşmalarıdır. Bununla onların puta tapacaklarını kastetmiyorum. Onların ibadetlerinde ve diğer amellerinde Allah’ın rızasının dışındaki bazı gizli emellerini kastediyorum.”

Görüldüğü gibi rıza-i İlâhî haricinde yapılan ibadetlerin, amellerin, getirecekleri sevaplar bir tarafa, gizli şirk anlamına gelecek bazı tehlikeleri getireceğine, Efendimiz (asm) işaret ediyor. Bu dehşetli ve korkunç tehlike karşısında, her ehl-i dinin, dinî yaşantısında yalnız ve yalnız rıza-i İlâhîyi gözetmekten başka bir yolu olmaması lâzım. Yoksa tehlike çok büyük.

İlim, amel, ibadet, takva, dine hizmet elbette olmalı. Ama bütün bunlar ihlâsla, mahviyet ve tevazu ile beraber olmalı.

En doğrusu, en tehlikesizi, en isabetlisi, dinî hayatımızda vasat olanı yapmaktır. Her türlü ifrat ve tefritten uzak olan orta yolu takip etmek, tehlikesi en az bir dinî yaşantı şeklidir. Az ve fakat devamlı olan bir dinî hayatın, geçerli ve makbul dindarlık olduğunu göz önünde bulundurmamız lâzım.

Amelin en iyisini yapıp sonra da gurura girmektense; gücümüzün yettiğini yapıp kibir, gurur gibi hâllerden uzak durabilmek daha evlâ olsa gerek. Çok öğrenip, çok bilip başkalarına tepeden bakmaktansa; yeteri kadar malûmâta sahip olup, herkesin kendimizden üstün olduğunu bilme kemâlâtını göstermek daha makbul olsa gerek. Çokça hizmette bulunup, sonra da dâvâ arkadaşlarına karşı mürşidane, pederane bir tavır içine girmektense; vasat bir hizmet içinde olup, samimane bir kardeşlik içinde olmayı alışkanlık hâline getirmek daha mantıklı olsa gerek. Bu noktada Bediüzzaman’a kulak verelim:

“Mâdem istiğfara müncer olan (neticelenen) derk-i kusur ise gurura müncer olan hüsn-ü amelin rü’yetine-böyle vesveseli adama-müreccahtır; yani böyle vesveseli adam, amelini güzel görüp gurura düşmektense, amelini kusurlu görse, istiğfar etse, daha evlâdır.” (Sözler, s. 250)

03.10.2010

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (28.09.2010) - İhlâsı kazanma ve koruma imtihanı

  (19.09.2010) - Referandumdan “Meyvenin Dördüncü Meselesi”ne

  (12.09.2010) - Örnek bir öğretmen

  (05.09.2010) - Ne “Haydo”, ne “Haydar Ağa”, en doğrusu “Haydar”

  (29.08.2010) - Çelikhan sevdiği-mütevazı eski başkanını kaybetti

  (22.08.2010) - Darbeler,referandumlar ve Yeni Asya

  (17.08.2010) - Cemaatlerde eksen kayması

  (08.08.2010) - Malatya’da örnek hizmetler

  (01.08.2010) - Bu hâle nasıl geldik?

  (22.07.2010) - Hizmetlerimizin ön şartı uhuvvet


Son Dakika Haberleri

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdullah ERAÇIKBAŞ

  Abdullah ŞAHİN

  Ahmet ARICAN

  Ahmet BATTAL

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Ali Rıza AYDIN

  Atike ÖZER

  Baki ÇİMİÇ

  Banu YAŞAR

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Gültekin AVCI

  H. Hüseyin KEMAL

  H.İbrahim CAN

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Hakan YILMAZ

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Mehmet YAŞAR

  Mehtap YILDIRIM

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Muzaffer KARAHİSAR

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Osman ZENGİN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Said HAFIZOĞLU

  Saliha FERŞADOĞLU

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  YENİ ASYA NEŞRİYAT

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin YAŞAR

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İbrahim KAYGUSUZ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.