"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Okur yazar oranı artıyor, okuma ve yazma oranı azalıyor

Abdil YILDIRIM
20 Kasım 2014, Perşembe
Bundan elli sene önce, yani bizim ilkokul yıllarımızda, ülkemizde okuma yazma oranı yüzde 40’lar civarındaydı.

Bugün ise, yüzde 90’ların üzerine çıkmıştır. Bu durum, sevindirici bir gelişme olarak görülse de, işin özüne baktığımızda sevinilecek fazla bir gerekçe göremiyoruz. Zira Avustralya, Belçika, Hollanda, İsveç, Norveç gibi ülkelerde bu oran yüzde yüze yakındır 
( % 99.9). İki bin yıllık bir tarihe sahip ve çok sayıda büyük medeniyete imza atmış bir milletin, bugün yüz kişisinden on kişisi okuma yazma bilmiyorsa, bu övünülecek bir tablo değildir. 
Bir milletin medeniyet ve kültür seviyesini görmek için, okuma yazma oranı bir ölçü olarak kabul edilemez. İnsanların ne okuduğu ve ne kadar okuduğu önemlidir. Yazılan, basılan ve okunan kitap sayısı, süreli ve süresiz yayınların tirajları ve okunma oranları, okuma yazma oranından daha önemli bir göstergedir. Ülkemizin ilim ve kültür profiline bu cihetten baktığımız zaman, durum hiç de iç açıcı görünmüyor. Okur ve yazar oranı artarken, “okuma” ve “yazma” oranı azalıyor. İnsanlar daha az okuyor, daha az yazıyor. Onun için de, dünya çapında bir klâsik edebî eserimiz bulunmuyor. Edebiyatımızın öne çıkmış eserleri de, bundan elli veya yüz sene önce yazılan eserlerden ibaret. Bugün Namık Kemal, Ahmet Mithat, Mehmet Rauf, Halit Ziya Uşaklıgil, Reşat Nuri Güntekin, Peyami Safa, Yaşar Kemal, Necip Fazıl Kısakürek gibi romancı, hikâyeci ve şair yetişmiyorsa, bunun sebeplerini iyi düşünmek gerekir.
Bizim çocukluğumuzda bir kütüphane kültürü vardı. Öğrenciler, derslerden arta kalan zamanlarının büyük kısmını kütüphanelerde geçirirlerdi. Özellikle hafta sonları şehir kütüphanelerinde izdiham olurdu. İnsanlar kitap kuyruğuna girerdi. Ben de okuldan çıkar çıkmaz kütüphanenin yolunu tutardım. Ödevlerimin dışında, saatlerce hikâye ve roman okurdum. Türk ve dünya klâsiklerinin bir çoğunu o yıllarda şehir kütüphanesinde okumuştum. Hatta ilk şiirimi de bir kütüphanede yazdığımı hatırlıyorum. Bugün sahip olduğum okuma ve yazma alışkanlığım, bundan elli sene önce başlayan okuma sevgimden gelmektedir. İlkokul yıllarımda küçük hikâyelerle başlayan okuma alışkanlığım, ortaokul yıllarımda “İnce Memed, Yılanların Öcü” gibi sol kesimin bestsellerinden olan romanlarla devam etmişti. Yine ortaokul son sınıfta iken tanımış olduğum “İttihad” gazetesi ve akabinde “Yeni Asya,” okuma rotamı değiştirmiş, okuma alışkanlığımı da pekiştirmişti. Bugün bir şeyler yazabiliyorsam, o yıllardaki okuma alışkanlığımın meyvelerini topluyorum demektir.
O yıllarda, insanların ellerinde kitapları, ceplerinde gazeteleri eksik olmazdı. Her ne kadar okudukları yayınlar aynı zamanda siyasî görüşlerinin de bir göstergesi olsa da, herkes daha fazla okuyor, dâvâsını ve düşüncesini daha iyi savunmak için daha çok bilgi toplamaya çalışıyordu. Parklarda otururken, şehir içi ve şehirler arası otobüslerde seyrederken, trenlerde, vapurlarda yolculuk yaparken, bir çok insanın elinde kitap görmek mümkündü. En çok okuyanlar da, solcularla Nurculardı. 
Bugüne geldiğimizde, yine insanların elleri boş değil, yine parklarda, sokaklarda, otobüs, tren, metro ve metrobüslerde bir şeylerle meşgul oluyorlar. Ama kitap ve gazete ile değil. Artık okumuyorlar, cep telefonları ile ya  arkadaşlarına mesaj çekiyorlar, ya müzik dinliyorlar. Ya da internet sitelerinde sörf yapıyorlar. Belki bugün gençler bilgiye daha kolay ulaşıyorlar, ama insanlardan ve kitaplardan uzaklaşıyorlar.
Kitapların hazin hallerini, kitap fuarlarında görmek mümkündür. En son bizim de katıldığımız İstanbuldaki TÜYAP kitap fuarında, kitapların ne kadar yetim ve kimsesiz olduklarına bir defa daha şahit oldum. Zavallı kitaplar, en kaliteli baskı ve en güzel görsel kapaklarla görücüye çıktıkları halde, kimseye kendilerini beğendiremiyorlar. Tek teselli verici olanı, dinî eserler, Kur’ân-ı Kerîm, Risale-i Nur, Cevşen ve duâ kitaplarına olan ilginin devam etmekte olduğunu görmek oldu. Roman, hikâye, şiir tiyatro gibi edebî eserlere pek bakan yoktu. 
Okur yazarlık oranının bu kadar artmasına mı sevinelim, okuyan ve yazan sayısının bu kadar azalmasına mı üzülelim?        

Okunma Sayısı: 4033
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı