"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Merak etme!

Abdil YILDIRIM
02 Ocak 2024, Salı

İmandır hayatın özü ve ruhu,  
Ruhsuz beden yıkık bir hâne olur.  
İmandır âlemin aklı ve nûru,  
Akılsız baş deli, divâne olur.  

                              A.Y. 

İnsan, kafasında taşıdığı akıl cihetiyle çok şeyleri merak eder. Yarınını merak eder,  çocuklarının istikbalini merak eder, çiftçi ise, bu sene rahmet çok olacak mı, ürün bol olacak mı diye merak eder, maaşlı veya ücretli ise, yapılacak zamları merak eder, ama, en çok da ölüm ve ötesini merak eder. Ölüm nasıl bir şey, Azrail (as) bana ne surette görünecek, canımı nasıl alacak, ondan sonra başlayacak olan kabir hayatımda başıma neler gelecek, kabirde sorulan suallere nasıl cevap vereceğim, benden önce ahirete giden yakınlarımla, sevdiklerimle görüşecek miyim, o daracık ve karanlık çukurda ne yapacağım... Bu gibi suallerin cevabını merak eder. Merak ettiği hususlarda merakını tatmin edecek, endişelerini giderecek bir neticeye ulaşamazsa, bu endişeler zamanla korkuya dönüşür, insanı içten içe yer bitirir. Hayatından lezzet alamadığı gibi, korku içinde yaşar, hayatı zehir olur.  

İşte bu durumda olanların imdadına Risale-i Nur yetişir. İnsanı merakından, endişe ve korkularından kurtaracak şu ilacı takdim eder: “Hayatın lezzetini ve zevkini isterseniz, hayatınızı imân ile hayatlandırınız ve ferâizle zînetlendiriniz ve günahlardan çekinmekle muhâfaza ediniz.” (33. Söz, 2. Makam) 

İmanlı insan bilir ki, ona hayatı kim vermiş ise, hayatın levazımatını o vermiştir. Belki daha dünyaya gelmeden rızkı annesinin sinesinde hazırlanmış ve ona sadece ağzını açmak kalmıştır. En âciz olduğu zamanda, en güzel gıda ile beslenir. Demek ki, rızık konusuna insanın merakı beyhudedir.  

Hiç görmediği bir ülkeye giderken, orada nasıl karşılanacağını, ne ile karşılaşacağını, oranın nasıl bir yer olduğunu merak eden insan, öldükten sonra gideceği mekânı merak etmez mi? Orada ne ile karşılaşacağını, nasıl bir muamele göreceğini, dünyada iken haber verilen kabir hayatını, mahşerin dehşetini, hesap gününü, Sırat Köprüsü’nü, Cennet ve Cehennemi merak etmez mi? Elbette bunları da merak eder. İşte böyle bir durumda iman insanın imdadına yetişir ve “merak etme” der.

İnsanın en çok merak ettiği, endişe duyduğu, hatta en fazla korktuğu hususlardan birisi ve belki de birincisi, ölüm korkusu ve yok olup gitmek duygusudur. İnsan bu korkulardan kurtulmanın çaresini arar, bunun için bütün sermaye ve servetini vermeye hazırdır. Bunun da çaresi, yine hayata ve ölüme iman gözüyle bakmaktan geçmektedir. Ancak, Allah’a ve ahiret gününe olan iman neticesinde bu merak ve korkulardan kurtulur, ölümün yüzüne tebessümle bakabilir. 

İmanın ne kadar kuvvetli bir ümit ve teselli kaynağı olduğunu, Bediüzzaman Hazretleri şöyle ifade ediyor:

“Hem mü’mine der: İhtiyarın cüz’î ise, kendi Mâlikinin irade-i külliyesine işini bırak. İktidarın küçük ise, Kadîr-i Mutlakın kudretine itimat et. Hayatın az ise, hayat-ı bâkiyeyi düşün. Ömrün kısa ise, ebedî bir ömrün var, merak etme. Fikrin sönük ise, Kur’ân’ın güneşi altına gir, imanın nuruyla bak ki, yıldız böceği olan fikrin yerine herbir âyet-i Kur’ân birer yıldız misillü sana ışık verir.” (Sözler, 32. Söz) 

Okunma Sayısı: 1566
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı