"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Huzur

Abdullah ŞAHİN
11 Eylül 2016, Pazar
Dünya yaratılalıdan beri, hangi gecenin sabahı, hangi kışın baharı olmadı ki. Aslında her tohum kalbinde bir ağacı, her kış da baharın çiçeklerini saklar.

Rusya’nın ve Kuzey Kutbu’nun aylar devam eden karanlık gecelerinin bile sabahın alaca karanlıklarıyla parçalanıp aydınlığa kavuştuğu, sabah ve baharlarla buluştuğu bir dünyada, her ne kadar küfür, dalâlet ve nifak bulutları insanlığın ufkunu karartsa da, hakikat güneşinin çelik ve elmasları eritip aydınlığa gark edecek ilâhî gücü karşısında, ilelebed, karanlık olarak tutunma şansı yoktur.

İnsanlık âleminin en dünyevî olanlarının bile bu kargaşa ve kaoslardan kurtulmak ve huzura kavuşmak için çareler aradığı bir arayışlar dünyasında, beşer er geç kendisi için yaratılıştan takdir edilip programlanan sırat-ı müstakim limanına demir atarak gerçek huzuru bulup ona kavuşacaktır. Her şeyi yoktan yaratıp, kış içinde baharı getirmeye muktedir olan Kâinat Sultanı’ndan bunu bekliyor ve tahakkuku için duâ ve niyaz eyliyoruz.

Her insan, sahip olduğu yüz trilyona yakın hücresi, muhteşem yaratılışı ve taşıdığı paha biçilmez duygularıyla bir umman, bir değerler ve mu’cizeler hazinesidir.

Zahirî ve batınî duygularının içe ve dışa vuran ihtiyaç, arzu ve emelleriyle, gizemli karmaşaların ve muhteşem çalkantıların yaşandığı insan vücudu, bu hâliyle, bazen kıpırdamadan adeta çarşaf gibi duran bir ummanı, bazen bir musıkî ahengi içinde kıyılarını dövüp rakseden bir denizi; bazen de tusinamilerle önüne gelen her şeyi tahrip edip yutan azgın dalgalarla dolu bir okyanusu andırır.

Bütün bu karmaşalar ve çalkantılar içinde insanoğlunun muhtaç olduğu aslında çok lüks bir hayat ve yaşayıştan ziyade bir tutam huzurdur. Bu da en kısa şekliyle bütün şehadet ve gayb âlemlerindeki tasarruf ve güzellikleri taht-ı tasarrufunda bulunan Kâinat Sultanı’na kayıtsız şartsız bağlanmak ve itimad ile olur. Malik olamadığımız kendi vücudumuz ve dünyanın diğer ef’alini Sahib-i Hakikî’sine bırakmak ve O’na itaat ve itimatla kulun dünyası da ahireti de nur ve huzura gark olur. Kur’ân hakikatleri Risale-i Nur’un Yirminci Mektup Dördüncü Kelimesi’nde bu ulvî hal şöylece ifadesini bularak, huzur arayan beşere ebedî bir huzur nefesi ikram eder:

“Ey insan! Sen kendini, kendine malik sayma. Çünkü sen kendini idare edemezsin. O yük ağırdır; kendi başına muhafaza edemezsin, belâlardan sakınıp levazımatını yerine getiremezsin. Öyle ise, beyhude ıztıraba düşüp azap çekme. Mülk başkasınındır. O Malik hem kadirdir, hem rahimdir. Kudretine istinad et; rahmetini ittiham etme. Kederi bırak, keyfini çek. Zahmeti at, sefayı bul.”

“Hem der ki: Manen sevdiğin ve alâkadar olduğun ve perişaniyetinden müteessir olduğun ve ıslâh edemediğin şu kâinat, bir Kadir-i Rahim’in mülküdür. Mülkü sahibine teslim et. O’na bırak; cefasını değil, sefasını çek. O hem hâkimdir, hem rahimdir. Mülkünde istediği gibi tasarruf eder, çevirir. Dehşet aldığın zaman, İbrahim Hakkı gibi: “Mevlâ görelim neyler, neylerse güzel eyler.” de, pencerelerden seyret, içlerine girme!”

Hani halk arasında sık sık dile getirilen, “Şu ölümlü dünyanın bütün hazineleri, yat ve katları senin olsa ne yazar; huzur olmadıktan sonra” şeklinde ifade edildiği gibi.

İnsanın bu noktadan bazen küçücük dikkatli ve güzel bakışı mutlu olmasına yeter de artar bile. 

Gerçekte her şeye, olaylara güzel ve pozitif bakış her zaman daha güzeldir ve böyle bakış sahipleri mutluluğa daha yakındır. 

Bu tarz insanların temel özelliği, sahip olmadıklarının telâş ve endişesiyle değil, sahip olduklarının şükrüyle huzur bulan bir ruh yapısına sahip olmalarıdır.

Onlar, karşılaştıkları insanlara ve diğer varlıklara hep bu pencereden bakarak, “Birçok şeyim eksik olsa da varlıkların en güzeli insan olarak yaratılmış ve akıl nimeti ve daha bir çok nimetlerle donatılmışım; çok şükür sağlıkla nefes alıp-veriyorum; bazıları bu bir nefes huzura o kadar muhtaçken, yersiz şikâyetler benim neyime!” diyerek mutlu olurlar.

Okunma Sayısı: 3053
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı