"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Ulaşılamayan numaralar

Abdullah ŞAHİN
28 Temmuz 2015, Salı
“Bir gazeteye yazı yazmak” tâbirinde, gazete kelimesinin karşılığı bizim için tereddütsüz her zaman “Hak ve Hakikatin gür sesi” Yeni Asya Gazetesi olmuştur.

“Neden ?” derseniz: Ömrümüzün kış, bahar ve yazları Nurların cihandaki naşir-i efkarı Yeni Asya’yla şekillenmiş, Yeni Asya’yla kışlarımız bahar çiçeklerine dönüşmüştür.

Boğucu addedilen maddî ve manevî sıcaklarin âlem -i İslamiyet ve insaniyeti kaplayıp tereddütler getirdiği şu günlerde, insanları buharlaştırırcasına sıcak geçen bir  Adana yazının seher vaktinde gördüğüm karmakarışık ve müjdeli rüyanın ilhamıyla bir yazı yazmak istedim gazetem  Yeni Asya ya...

Gazeteye yazı yazmak bazen çok kolay, bazen de çok zor. Kâinat çarşısında gördüğümüz her varlık,  karşılaştığımız her hadise, biraz dikkat ettiğimiz taktirde kopyalanarak yapıştırılacak bir gazete yazısıdır. Sırlar âleminde zaten yazan yazmış o yazıyı, size düşen sadece hazır olan bu nesneleri, hazır bir lokmayı ağza götürürcesine yazıya dökmek. Burada sahiplik addedilecek bir durum yok; siz sadece vesile oluyorsunuz o kadar. “Neden başkası değil de siz? “ şeklindeki bir suale verilecek cevap ise, “Yazılan hakikatlere en muhtaç olan sizsiniz de ondan” şeklinde olmalı.

Gazeteye yazı yazmanın en zor olanı ise kişiden kişiye, halden hale değişiklik arz eden bir husus. Gecenin sonunda bir seher vaktinde gördüğüm  rüyanın uzun bir sinema matinesi hacmindeki kareleri bütün hızıyla ve genişliğiyle bir anda gözümün önünden geçiyor. Rüya âlemi bu, anın içine onca seneler ve anlar bir anda sığıveriyor; bu da Rabbimizin gizemli bir sır ve ikramı...

Yazacağım yazmasına Velâkin kelimeler boğazımda düğümleniyor. Bu seferki yazacağım yazı beni çok zorluyor, kelimeler bir anda telaaffuz edilemiyor, zorladıkca zorluyor. Adeta bana kelimeler “bu senin çıkarmak isteyip de çıkaramadiğin boğazına düğümlenen kelimeler dahil, hiç bir şey sana ait değil; kelimeler ve hadiselerde yer alan her şeyin ve bütün objelerin sahibi, kâinatın sahibi olan Hz.Allahtır; öyleyse hadiseleri karışık yormaya ne hacet. O, neylerse güzel eyler. Öyleyse sana düşen güzel düşünüp, güzel görmek ve gördüğün rüya ve hakikatleri güzele yormaktır” diyor.

Rüyamda, memleketimin bu sıkıntılı zamanında, fâni âlemden kayıp giderek  kendini feda eden Nurun kahraman yıldızı Halil Uslu Ağabeyimizle uğraşıyorum. Rüyamda bir araya gelen Nurani zatların ; “Nurun müjdelerini verip anlatan Halil Ağabey de bu dünyadan göçük gitti, bundan geri bu müjdeler garip kaldı; bunları gayri kim anlatıp müjde edecek”diye aralarında konuştuklarını gördüm.  O sırada bize emanet edilen bir eğitim külliyesinin sahibi görünen mübarek zatların, ansızın, çıkageldiği bir anda çevredeki bütün ağaçlar ve her şey, bembeyaz, bahar çicekleriyle bezenerek, âlem gül- gülistana döndü. Ben o şekilde uyandım ve kendi kendime, “ Son müjdecilerden bir yıldız daha kaydığına göre inşallah ferec ve Nurun bayramı çok yakındır; bundan sonra müjdecilerden ziyade müjdelerin tahakkukuyla haşir neşir olacağız inşallah.” dedim. Gerçekten şu karmakarışık halde, bunu Rabbimizden ümitle dua ve niyaz ediyoruz. Muazzez Üstadımız:”......Acele ettim kışta geldim, sizler cennetasa bir baharda geleceksiniz.....” diye asırlar öncesinden gelen müjde- i Rasûlullahı haber vermiyor mu?

Bir tevafuk olacak, uzun zamandır kapalı olan facebook sayfamı, Ramazanın ve Ramazan Bayramının ulvi ve bereketli güzelliklerini paylaşmak için açtığım günlerden birinde,  “Halil Uslu Ağabeyin kalp krizi sebebiyle hastahanede yoğun bakımda olduğu” bildirilerek dua talep ediliyordu. Tabii ki ilk anda bize bu haber inandırıcı gelmemişti. Hatta ben paylaşımı yapan kardeşe “Ağır bir şaka ve lâtife yapıyorsun kardeş, Halil Ağabey bunu görürse seni affetmeyip icabına bakar” şeklinde cevap yazacaktım; fakat ne olur ne olmaz düşüncesiyle bir şifa temennisi de ben yazdım. 

Rahmetli Halil Uslu Ağabey lâtife yapmayı çok sever; kendisine yapılan en ağır şaka ve lâtifeleri de hoşgörülü karşılardı. Bunlardan şahit olduğum bir latif hatırasını sizlerle paylaşmak isterim. Rahmetli ağabeyimizin ders ve konferans için Adanaya davet edildiği geçmişin feyizli yıllarından birinde, (ömrü uzun  ve hayırlı olsun,) Adana Nur kahramanlarından Sami Narin Ağabeyin başını çektiği bir şaka senaryosunu tasarlayıp birlikte işleme koyduk. O zaman en yoğun şekilde derslerle hemhal olan zenci görünümlü Nurlu bir kardeşimiz vardı. Biz Halil Ağabeye ders öncesinde “Abi derste Amerikalı kardeşler de olacak haberin olsun.” diye Tenbihte bulunduk. Gerçekten o günlerde az da olsa derslere gelip- giden Amerikalılar vardı. Halil Ağabey büyük bir şevkle derse başladı, bildiği İngilizce cümleleri zaman zaman o kardeşimizin yüzüne karşı bakarak arada bir söylüyor; daha sonra da kendine has şivesiyle:” Öyle degil mi Amerıkalı gardaş!” diye ona tasdik ettirmek istiyordu. Zenci görünümlü nûrcu kardeş ona mânâlı mânâlı bakmaya devam ederken, Ağabeyimiz şevkle sohbetini surdürüyordu. Neden sonra kardeşler kendini tutamayıp gülmeyi (kahkaha kelimesi uygun düşmeyecek) patlatınca Halil Ağabey biraz bozuldu ama aldırmayarak dersini tamamladı.

İşte dostlar fâni dünya hayatının özeti bu. Bir gün aranırız,  arama sonunda, “aradığınız kişiye şimdi ulaşılamıyor. ...” anonsuyla karşılanır bizi arayan. Belki aradan bir müddet daha geçer, aynı numarayı arayan bir başka kişiye bu sefer telesekreterin, “Aradığınız numara kullanılmamaktadır.....” diye anons geçtiği duyulur; işte bu iki anons arasına sıkışan bir hayat. En önemlisi de er-geç çıkacağımız bu dünyadan Nurlarla aziz olarak, nur olup, nur kalarak, gök kubbede hoş bir seda bırakarak ayrılabilmek; tıpkı Halil Uslu Ağabeyimiz gibi. Yolun açık ve cennet ve Rü’yete doğru olsun kahraman Ağabey, bir gün biz de sana doğru avdet edeceğiz; bizler de beklediklerinden olalım. İmanla, O’na hakkıyla kul olarak, Yüce Rasûlüne (asm) ümmet olarak... 

Aynı temennilerimizi Nurun savf-ı evvellerinden Kasım Ali Güngör Ağabeyimiz için de Rabbimize arz ediyoruz.

Okunma Sayısı: 4800
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı