"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Bediüzzaman’ın siyasî tercihi neydi ve bunu nasıl ifade etti?

Abdurrahman AYDIN
04 Mayıs 2023, Perşembe
Üstad daima “Ahrarları (Demokratları)” desteklemiş, gerekçelerini şer’î delillerle izah etmiştir. Talebelerinin, bunu ehl-i imana izah ederken nasıl hareket etmeleri gerektiğini de bizzat göstermiştir.

Eskişehir Müftüsü ve âlim bir zat olan Hafız Abdullah Efendi, Üstad için der ki: “Oğlum! Bir velînin manevî derecesi ne kadar yüksek ise siyasetteki dehası da o kadar yüksektir.” (1)

Evet, evliya her asırda çoktur ama bu fitneler çağında siyasette de isabet edecek kadar büyük bir velîyi bulmak, sonra da o veliyî anlayarak sadakatle ona tabi olmak ne kadar zordur! Halbuki, Rasûl-ü Ekrem Efendimiz (sas) üç defa tekrar ederek: “Muhakkak saîd o kimsedir ki, kesinlikle fitnelerden korunmuştur” buyurmuştur. Bu hadisin: “o sakalsız ve zayıf adam” diye devam etmesi ne kadar manidardır! (2)

Üstad Bediüzzaman’ın (ra) hürriyetperver ve şahıs değil güçlü şûra (parlamento) merkezli siyasî çizgisi, İkinci Meşrutiyetten itibaren çok açık ve nettir. O, yaşadığı dört siyasî devir boyunca (Mutlakiyet, Meşrutiyet, Cumhuriyet ve Demokrasi) siyasal İslamcı akımlara hiçbir zaman iltifat etmemiş ve daima “Ahrarları (Demokratları)” desteklemiş, bunun gerekçelerini de şer’î delillerle izah etmiştir.

Talebelerinin, onun bu siyasî çizgisini ehl-i imana izah ederken nasıl hareket etmeleri gerektiğini de bizzat kendisi göstermiştir. Şöyle ki:

“Üstadımız onları kat’iyyen rencide etmezdi. Siyasîlere ‘Siz dinsizsiniz’ gibi sözleri asla söylemezdi. ‘İslâmiyet aleyhindeki din düşmanları’ diye umumî konuşurdu.” “Emirdağ’da Halim Yüksel isimli Halk Partili bir zata nasihat eder, incitmeden dersler verirdi. Hattâ adama Risale bile yazdırmıştır.”

“Nur Talebeleri gelip ‘Üstadım! Reyimizi kime vereceğiz?’ diye sorduklarında Üstadımız akla kapı açıyor, fakat ihtiyarı elden almıyordu. ‘Böyle yapın’ demezdi.” (3)

Nitekim “Bu vatanda şimdilik dört parti var” mektubunda, siyasî tercihini ve gerekçelerini açıkça ortaya koymuş ama talebelerinden “Kalbe ihtar edilen bu hakikate” uymalarını istemek yerine, son kısmında “[Bu hakîkati] Merkezlerden münasip gördüğünüz yerlere sû-i tesir yapmamak şartıyla gönderebilirsiniz” demekle yetinmiştir. (4)

Çünkü o büyük müceddide ne kadar sadakat göstereceğine kişi, fazileti ölçüsünde kendisi karar verecektir.

Bundandır ki, mesela merhum Hüsrev Altınbaşak, 1957 seçimlerinde mevcut beş parti içinden Hürriyet Partisine destek vererek Üstad’dan ayrı hareket edebilmiştir. Eşref Edip, Necip Fazıl etkisindeki dindarlar Millet Partisini desteklerken Üstad, bu iki partinin kendisini istismar etmemesi için oyunu Demokrat Partiye açıktan vermiştir. Neticesinde Isparta’da seçimi kazanması beklenen Hürriyet Partisi, Üstad’ın bu tavrı sebebiyle kazanamamış ve bu yüzden Nur Talebelerine en çok hücumu da onlar yapmıştır. Bunun üzerine Hüsrev Ağabey adeta kendini değil, Üstad’ı hatalı bulan bir tavırla: “Üstad sandık başına gittiği için bize hücum geliyor” diyebilmiştir. (5) 

Hem mesela, Nur hizmetinde samimi gayretleri bulunan, mektupları Külliyata konulan ve Üstad’ın “Ankara’daki bir vekili” olan eski alay müftülerinden Osman Nuri TOL, Demokratlara hiç iltifat etmediği gibi, sırf İslama hizmet olsun diye Millet Partisinin kendi evinde kurulmasına da öncülük etmiştir. (6)

Bu örneklerde görüldüğü gibi, bazı çok mühim talebeler bile -Üstad hayatta olduğu ve görüşünü açıkça duyurduğu halde- farklı siyasî tercihlere yönelmekten çekinmemişlerdir. Demek Hz. Bediüzzaman -faraza- bu zamanda ruhaniyetiyle temessül etse ve talebelerine: “Oyunuzu şimdi şu partiye verin” dese, diri iken onu dinlemeyen meşreptekiler, onu yine dinlemezlerdi. O halde bu tiplerin bir “meşveret kararını” dinlemelerini beklemek beyhudedir. Mesele sadakatin derecesidir. Demek akla kapı açmak, ihtiyarı elden almamak kâfidir. Daha öteye geçilmesi ise Üstad’ın yapmadığı bir iştir.

Örneğin, 1970’lerdeki siyasî sıkıntıda Said Özdemir, cemaatin aksine siyasal İslamcı bir partiye taraf olmuştu. Merhum Zübeyir Gündüzalp’in çağrısıyla ileri gelen Nur Talebelerinin İstanbul’da toplanarak dört gün süren istişarî kararına rağmen o hâlâ: “Müslüman bir parti varken, başkasını desteklemek vebal olmaz mı” diye düşünüyordu.  Zübeyir Gündüzalp ise “Bu parti, Müslümanları birbirine düşürür” diyordu. (7) Herhalde o mübarek, Bediüzzaman Hazretlerinin Kur’an ve Sünnete dayandırdığı siyasî ilkelerinin “dindarlık veya dine hürmetkârlık” tan ibaret olduğunu sanıyordu.

Bu mizaçtakiler Üstad’ı her ne kadar anlayamasalar, anlatanlara da kulak asmasalar ve fanatik bir tarafgirlikle farklı bir partiyi savunsalar bile bu kardeşleri, sırf bu yüzden çok ağır bir şekilde itham ve tahkir etmek Üstad’ı titretecek bir harekettir. Üstad Nursî (ra) kalbini yaralayan bu hâli -mealen- şöyle anlatır: “Bir zaman gördüm ki, bir mübarek âlim takip ettiği cereyanın tarafgirliği damarıyla, salih ve büyük bir âlimi, onun siyasî fikrine muhalif olmasından tekfir derecesinde tahkir ve tezyif etti... ürktüm.” (8)

Dolayısıyla hakîkî ihlâsı taşıyan Demokrat Nur Talebeleri “İslam Kardeşliği”nin gerektirdiği hukukun, seçim dönemlerinde askıya alınmadığını bilir. Onlarda ihlâs, itidal ve müspet hareket ile birlikte Üstad’ın “Muktesit Mesleği” esastır. Yani Haydar’ı, ne “Haydar Ağa” diye göklere çıkartırlar; ne de “Haydo” diye cehennemin dibine atarlar. Bilakis, muhataplarına hakikati, seviyeli ve müdellel olarak sunarlar. Ancak şunu da bilirler ki, sen Üstad kadar bir derya olsan dahî, herkes senden kendi kabı kadar âb-ı hayat alır. Bir sürahi, başını Nur akan musluğa uzatmadıkça, kırk yıl o çeşmenin dibinde dursa da boşunadır, o dolmayacaktır!

DİPNOTLAR:

1) N. Şahiner, Son Şahitler, IV/106

2) Tılsımlar Mecmuası, s. 186, 212-213

3) Bayram Yüksel’den, N. Şahiner, Son Şahitler, III/66-68

4) Emirdağ Lahikası II/162

5) N. Şahiner, Son Şahitler, IV/200

6) Mustafa Sungur’dan, N. Şahiner, age IV/44 ile I/210

7) İbrahim KAYGUSUZ, Zübeyir Gündüzalp, s. 446, 449-451

8) 22. Mektup, Hatime; Emirdağ L. II/175; Tarihçe-i Hayat, 6. Kısım

Okunma Sayısı: 6515
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Hüseyin Şahin

    11.5.2023 05:30:31

    Muhterem hocam! Gerçekten güzel ve istifadeli bir yazı olmuş. Hem muhtevası itibariyle Hem de usûl ve üslup itibariyle. Tam bir peygamber usulünün günümüz insanına Üstadımız yoluyla yansıması... İman ve Kur'an hamilinin takınması gereken ölçü ve üslup... Tekrar tebrikler.

  • Cenk Çalık

    5.5.2023 15:39:16

    Sayı ve sonuç odaklı çalışmadığımızı tekrar hatırlamak gerekli. Bu hakikat sadece imani mevzuları kapsamıyor. Siyasi ve içtimai noktada da vazife yapıldıktan sonra neticeyle ilgili değerlendirme yapmak veya başka yollara tevessül etmek beyhude ve zararlı bir çabadır. Bir diğer nokta ise ne kadar hizmet edilirse edilsin, ilmen ne kadar gelişirse gelişsin kişinin her konuda muvaffak olamayacağı gerçeğidir. Yazıda belirtilen abilerin siyasi konuları anlayamadığı ya da nefislerine yenildikleri anlaşılıyor. Yapılacak olan ne kadar büyük bir abi olursa olsun o abiye körü körüne bağlanmamak ve gerektiğinden fazla mübalağa etmemektir. Üstadın dahi bir reyi varsa kimsenin iki reyi olmadığını idrak etmek elzemdir vesselam. Doğru zamanda doğru bir makale olmuş. Hissiyatımıza tercüman olmuşsunuz kıymetli hocam. Allah razı olsun. Baki selamlar.

  • Fikret KABA

    5.5.2023 10:09:20

    Fazla geriye gitmeye gerek yok, 1970-2023 53 Yılda değişen ne.? Bir sürahi, başını Nur akan musluğa uzatmadıkça, kırk yıl o çeşmenin dibinde dursa da boşunadır, o dolmayacaktır! işte izahı! Tebrikler....

  • Şerife Tez

    4.5.2023 18:35:27

    Muhteşem dogru tespitlerinizden dolayi tebrik ediyorum , çapımızda genislik icin dua ediyorum. Yeni Asya çatısı altinda okumayan kesimi de basiret duasi ile Allaha havale ediyorum.....

  • Abdullah Tunç

    4.5.2023 13:12:41

    Hüsrev ve Said Özdemir Üstad hayatta iken,Üstad' a muhalefet etmişler.Siya si mesele Üstad'a ihtaren yazdırılıyor.Üstad, siyaset itibariyle de vazifeli ve tam istikamet ve isabet halinde iken, Üstad'ı bıra kıp,siyasi cihette ifrat ile tefrit içinde bulunalara meyletmek, en hafif tabi riyle Üstad'a ve Risale-i Nur'a hiyanettir.Bunun en büyük delili ve ispatı mev cüt iktidar ve başındaki adamdır.Memleketi açık hava timarhanesine çevir diler.Paronayak oldular. Deizim gibi birçok sapık akımların ortaya çıkması na neden oldular.Millet bunların yüzünden dinden uzaklaştı.Dini hassasiyeti büyük oranda kırdılar.Mev cüt iktidarın ve başındaki nin o kadar büyük hataları günahları, oldu ki bunlar toplansa kocaman bir ki tap olur.İktidar başı işi;biz Allah'tan emir alarak hare ket ediyoruza kadar getir diler.İç barışı bozdular. Ekonomiği batırdılar.Her şeyi bir kişinin iradesine bağladılar.Ve çiğnedikleri hak ve hukuk ların haddi hesabı yok.Bunda nurcula rın büyük bir kısmının payı büyüktür.

  • HÇeşitcioğlu

    4.5.2023 13:07:39

    Harika maaşallah tebrikler.. Nihayet varılacak noktaya varıldı..

  • Şerafettin Birol

    4.5.2023 12:55:28

    Allah razı olsun.. hem kendimize hem bizim gibi düşünmeyen kardeşlerimize tavrımız nasıl olması gerektiğini izah eden müdellel bir yazı. Tebrikler

  • Nahit Topaloğlu

    4.5.2023 09:33:41

    Mâşâallah Abdurrahman kardeşim, tebrik ediyorum. Pek güzel bir yazı olmuş. Mutedil, ifrat ve tefritten uzak bir yazı. Bâki selam ve muhabbetler. Fï emânillah!

  • Oğuz Yiğiter

    4.5.2023 05:52:29

    Tarihî bir dönemeçte; Yeni Asya Cemaati yıllık umumî istişare arefesinde ve kritik bir seçimin son düzlüğünde bugün gazetemizde itidal ve hatt-ı vasat tavsiye eden iki yazının aynı gün çıkması, ‐Mikâil Abi ve Abdurrahman Hocamın yazıları- Bu misyonun istikamet noktasında inayet ve istihdam altında olduğu kanaatimi bir defa daha perçinledi. İhtiyacımız olan bir üslûb. Tam zamanında yazdırılmış. Tebrikler, dualar Abdurrahman Hocam...

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı