"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Adam, merkep ve odun

Ahmet BATTAL
28 Kasım 2015, Cumartesi
Bu gün bu köşeyi lise öğretmenimize emanet ediyoruz. Biraz da onu dinleyelim.

Evlâtlarım,

Kim bir kötülüğü görürse onu ya eliyle ya da diliyle düzeltsin ya da hiç değilse kalbiyle o kötülüğe buğzetsin.

Yani;

Kötülüğe karşı iyilik yapabilecekken geri durmasın, konuşabilecekken susmasın, en azından kalbinde iyilik ve kötülüğün arasını açsın.

Bakın çevrenize, bazı insanların başkaları hakkında toptancı olduğunu göreceksiniz.

“Bu zaten buralı, bu kesin ‘bu cins’ adamdır, zararsızdır, o da zaten oralı ve kesinlikle ‘o cins’ adamdır, ölsün daha iyi” diyenleri göreceksiniz. Sakın onlara kapılmayın.

Evlatlârım,

Bakın çevrenize, “yerine göre adamlık” ölçüsü verenleri göreceksiniz.

“Meleğin melek olması ve şeytanın da şeytan olması onların nerede durduğuna bağlı; benim yanımdaysa melektir, düşmanımın yanında duruyorsa şeytandır” diyecekler.

Kendisini “iyi ve doğru”nun merkezine koyan bu narsistlere sakın inanmayın, hak ve hakikat sana veya bana göre ya da dostunuza veya düşmanınıza göre değişmez. Herkes kendi pozisyonunu hakka göre belirlemeli. Hakkın yanında yer alabilmek için bulunduğu yerden ayrılmak bir erdemdir. Ama kör inat insana meleği şeytan gösterir. İnadınızı değil vicdanınızı dinleyin.

Evlâtlarım,

Bir de bazıları size “bu iyi adam şu kötülüğü yapmak zorunda, ileride daha büyük iyilikleri elde edebilmek için bunlar şart, o yüzden bu günkü kötülüklere ses çıkarma” derse sakın inanmayın.

Çünkü, unutmayın, şüphe üzerine hüküm bina edilmez.

Yani muhtemel hayır için mevcut hayırdan vazgeçilmez. Muhtemel şerden kurtulmak adına şimdiden şerre girilmez. Giren zulmeder, zulmünde ısrar eden zalim olur.

Bir de evlâtlarım…

Yanlışa karşı vicdanınızı bastırmayın, yanlışı görmezden gelmeyin, doğru yerde doğru tepkiyi vermek için kalbinizdeki buğz ateşi hep yanık kalsın.

Bilir misiniz, adamı merkeplikten çıkarıp adam eden nedir?

Susmayan vicdanıdır.

Bilirsiniz, ağacı keserler, onun da canı var, belki kesilirken canı acır, ama tepki vermez, veremez, çünkü odundur.

Görürsünüz, merkebi döverler, canı acır ve anırır, tepkisini gösterir.

Siz şimdi insanı düşündünüz değil mi?

Evet, kesilirken tepki vermeyene odun derler de kendi canı acıyınca tepki verene eşek derler. Ama evlâtlarım, adam kime derler bilir misiniz, başkasının canı acırken de tepki verene…

Tepki vermeyen insana ne derler, onu da siz iyi düşünün a evlâtlarım!

Okunma Sayısı: 2290
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Adnan

    30.1.2016 10:08:22

    Kalemine sağlık denir ancak bu yazıya ve yazanına.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı