Sizin durumunuz nasıl bilemiyoruz. Ama çevremizde “basın özgürlüğü ne durumda” diye kime sorsak hemen hemen daima “kötü” cevabını alıyoruz.
Sadece bazı hakikî ve samimî saf kardeşlerimiz şunu söylüyor: “Medya özgür olmasa sen bu yazıyı yazamazdın!”
Onlara verilecek cevabımız yok. Ama bir duâmız var: “Allah beni de senin kadar saf ve temiz kalpli yapsın!”
Medyanın tektipleşmesinden herkes şikâyetçi.
Bir “yarı resmî” “havuz medyası”nın varlığını bilmeyen ve kabul etmeyen yok.
Medya kelimesinin manasına da uygun olarak “toplumsal arabulucu” rolü üstlenmesi gereken medyanın, çok zamandır bir tür “toplumsal arabiçici” görevi gördüğünün herkes farkında.
Tirajlar ve haber/yorum programlarının izlenme oranları da esasen bu durumun delili.
Bunun orta ve uzun vadeli zararlarını ise ancak uzak ufku görenler kestirebiliyor.
Yazılarımızı az-çok düzenli olarak internet üzerinden veya sosyal medya paylaşımlarımızdan okuyan dostlarımızın en ilginç tepkisi “başınıza bir şey gelmesinden çekinmiyor musunuz?” sorusuyla başlıyor.
Ne diyelim, biz de “çekiniyor olsak da yazmaktan vazgeçecek kadar çekinmiyoruz, elbet geçer bu günler ve elbet bizim de katkımız olmuş olur, bu hayır da inşallah bizi Allah’ın huzurunda mahcubiyetten bir parça da olsa kurtarır” diyoruz.
Gerçekten yanlışlıklar ve hatta zulümler karşısında konuşabilecekken susan “dilsiz şeytan”lardan biri olmaktansa birilerinin hışmını çekme ihtimali pahasına da olsa idarecilere hakkı tavsiye ve halka da sabrı tavsiye etmek için yazan insan olmak daha insanî görünüyor.
Cesur olduğumuzu elbette iddia etmiyoruz. Ama gerçek cesurların azaldığı zamanlarda olağan ve zarurî cesaretin bir parçası bile çok büyük bir şey gibi algılanabiliyor.
Bazı okuyucularımız, hâlâ, “neden iktidarın yaptığı iyi işleri alkışlayan yazılar yazmıyorsunuz?” diye soruyorlar.
Biz onlarla “kime göre ve ne kadar iyi” müzakeresi yapmıyoruz. “İyi işler”in “gerçekten iyi” olup olmadığı tartışmasına da girmiyoruz.
Sorularına, bıkmadan ve usanmadan şu cevabı veriyoruz: “Var sayalım ki dediğiniz gibi iyi işler hakkında yazmamış olalım; biz yazmadığımız için iktidar bu iyi işleri yapmaktan vazgeçer mi ya da biz yazmadığımız için bu iyi işlerin varlığından haberdar olamamış birileri var mı?”
Gerçekten, hakkında Yeni Asya’da haber ya da yorum çıkmadı diye âlemden gizli kalmış bir iyilik var mı?