Büyük Birader ya da İngilizcedeki özgün adıyla Big Brother, George Orwell tarafından kaleme alınan Bin Dokuz Yüz Seksen Dört adlı romanda yer alan kurgusal karakterlerden biridir. Romana göre en ileri safhada bir totaliter rejimle yönetilen, iktidar partisinin kendi çıkarları uğruna halkı üzerinde büyük baskı kurduğu Okyanusya ülkesinin gizemli diktatörüdür.
Orwell’in betimlediği toplumda her bir birey tele-ekranlar aracılığıyla yetkililerin sürekli göz hapsi altındadır. Gözetim altında oldukları durmaksızın insanlara “Büyük Birader seni izliyor” sloganıyla anımsatılmakta ve bu, ülkede uygulanan propagandanın özünü oluşturmaktadır.
Bin Dokuz Yüz Seksen Dört ilk yayınlandığından bu yana, “Büyük Birader / Big Brother” terimi pek çok dile mâl olmuş, güçlerini istismar eden iktidarlara yapılan bir yakıştırma olarak kullanılmaya başlamıştır. Özellikle kamusal alan- lara kurulmuş kayıt sistemleri ve güvenlik kameralarıyla vatandaşların gözetim altında tutulması sık sık bu terimle ilişkilendirilir.
«««
Şimdi bir de dünkü Yeni Asya’da gazeteduvar’dan naklen verilen habere bakalım:
Bir KHK’lıya yurt dışındaki akrabası para gönderiyor. Bankadan parayı çekmek istediğinde “Kimlik numaranız sakıncalı olduğu için parayı veremiyoruz.” deniyor.
Vatandaş ısrar edince banka personeli bu sefer, “Sistem buna izin vermiyor” cevabını veriyor.
“Yasağı kim koydu?” sorusuna da “Devlet” diye cevap veriliyor.
Devlet soyut bir kavram. Vatandaş “Hangi kurum, hangi devlet?” diye soruyor. Tekrar “Devlet işte” cevabını alıyor.
Israrı üzerine diğer banka personeli başka bir çözüm yolu öneriyor: “Parayı gönderen kişi parayı geri çeksin. Yasaklı olmayan başka bir tanıdığına bu parayı göndersin!”
Hâlbuki “mevduat ve katılım fonu sahiplerinin haklarını engellemek” Ban- kacılık Kanunu’nun 151. maddesinde suç olarak düzenlenmiş.
Buna göre “mevduat ve katılım fonu sahiplerine ödenmesi gereken tutarları geri alma hakları hiçbir suretle sınırlandırılamaz. Mevduat veya katılma hesabı sahipleri ile kredi kuruluşları arasında vade ve ihbar süresi hakkında kararlaştırılan şartlar saklıdır.” Buna aykırı davranan da cezalandırılır.
Geldiğimiz nokta muhteşem.
Devlet zulmün ve haksızlığın paravanı da olmuş.
Devlet keyfiliğin adresi olmuş.
“Hukuk devleti” anayasada yazılı iki kelimeden ibaret hâle gelmiş.
Ve biz dün yani 14 Mayıs’ta “cumhuriyetli demokrasi”mizin 70. yılını “kutladık” ha!.
Kutlu olsun bu yeni cumhuriyet.
Talip olanlara, sebep olanlara…