"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Hukuk devleti ve adaleti-1

Ahmet BATTAL
25 Temmuz 2017, Salı
Bu yazı “on beş Temmuz şehitlerinin hesabını kimden soracağız, elbette bütün ...öcülerden” diyen dostlara samimi ikazdır: Hesabı, kim suçluysa ondan soralım.

Peki kim suçlu? Adaleti nasıl sağlarız?

Bu seride bu soruların cevabını yazacağız.

Ama biz bu adalet yazıları yazdıkça, bazıları, yine, “siyasetten uzak durmak gerek” deyip Kur’ân’ın adalet dersini görmezden gelmemizi istiyorlar.

Diğer bazıları da “şimdi hata gösterme veya adalet isteme zamanı değil, şimdi hükümete ve devlete tam destek olma zamanı” diyerek devleti hükümetle karıştırıp ardından da zulme sessiz kalıyor yani zulme rıza gösteriyorlar. Halbuki vicdan sahipleri için “doğruya doğru yanlışa yanlış” diyebilmek çok kolay!

Yeni Asya işte o “çok kolay”ı yapıyor. Kur’ân’ın çağdaş tefsiri olan Risale-i Nur’dan aldığı adalet dersini, kırk sekiz yıldır, bütün muzır manilere rağmen, elinden geldiğince neşrediyor.

Bir özeti şudur:

Mukaddes Kitabımız Kur’ân’ın dört esasından biri adalettir. (İbadet dahi insan davranışlarındaki adaletin adıdır.).

En geniş kapsamlı ibadet olan namazın kalbi hükmündeki Fatiha’da, Kâdir-i Mutlak olan Allah’tan ısrarla talep ettiğimiz “sırat-ı müstakim”, her türlü ifrat ve tefritten uzak kalarak yani adalet içinde yaşamak demektir.

Allah mutlak adildir. Allah zulmetmez. Zulmedenleri de sevmez.

İnsanlar kendilerine ya da başka insanlara zulmeder ama inanırız ki kader daima adalet eder.

Bu sebeple, hak etmediği halde insanlardan bir kötülük gören her yetişkin şöyle düşünmeli:

“Bu da benim musibetim ve imtihanım. Hakkımı elbette bu dünyada hukuk içinde kalarak arayacağım. Ama burada alamasam da ahirette Allah’ın adaleti tam tecelli edecek ve ben de zalimden hakkımı alacağım”.

Ama şunu da düşünmeli:

“Ben masum iken benim başıma bu musibeti getiren Allah acaba bana bununla ne anlatmak istiyor? Hangi hatayı yaptım ki kader bu musibeti yaşamama izin verdi?”

Cevabını kendi içinde yaşasın yeter.

Adalet herkese kesin emirdir.

Kişiler kendi kendisine karşı ve çevresine karşı ilişkilerinde adil davranmalı.

Devlet de bütün işlerinde adil davranmalı.

O halde önce ana soru: Adalet nedir?

Adalet haklıya hakkını vermektir. En önemli hak hayat hakkı ve hürriyettir. Haklının hakkını bu dünyada korumak ve vermek devletin vazifesidir.

Devleti devlet yapan adaletidir.

Adalet ise en asgarisinden, masumun hakkını korumaya öncelik vermeyi gerektirir. Buna adalet-i mahza yani mutlak/tam adalet denir.

Adalet ayrıca suçluya cezasını vermektir. Bu da devletin vazifesidir.

Ama “suçluya ceza vereyim” ya da “kamu düzenini koruyayım” derken masumun hakkını göz ardı etmek “haklıya hakkını vermemek” anlamına gelir ki bu adalet değil zulümdür. Birileri buna da adalet dese de zulümdür. (Mesela bazı halife-padişahların, masum kardeşlerini, fetva da bularak, “ileride iktidarıma talip olabilirler, devleti bölebilirler” korkusuyla ve sırf bir ihtimal üzerine öldürtmesi adalet değil zulümdür.)

Nitekim “men katele nefsen …” ayeti, mealen, “bir masumu öldüren bütün insanlığı öldürmüş kadar büyük bir günah işlemiş olur” diyor.

Aynı şekilde “ve lâ teziru …” ayeti de toptancı davranışlarla “kurunun yanında yaşı da nemliyi de yakan” bir adalet anlayışını reddediyor.

Bu kural elbette hem insanlar ve hem de insan grupları, cemaatler, siyasi partiler vb. için geçerlidir.

İdam mahkûmları bir gemiyi ele geçirip kaptanı rehin almış olsalar ve gemiyi kullanarak kaçmaya çalışsalar, onların kaçmasını engellemenin tek yolu da o gemiyi batırmak olsa, o masum rehine o gemide bulundukça ve kendisini feda etmedikçe gemiyi batırmaya hakkımız yoktur. Zira masumun hayatını ve hakkını korumak suçluya ceza vermekten önce gelir.

Çok masuma zarar veren bir suçluyu cezalandırabilmek adına başka masumların hakkını ihlal eden devlet, asla hukuk devleti olamaz. Hangi masum güvenir o devletin hukukuna ve adaletine!

Hukuk devleti olmanın şartlarını ayrıca sayalım...

Okunma Sayısı: 4958
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • veysel

    25.7.2017 19:33:51

    Yazı için allah razı olsun. Yetkililere sesleniyorum. Oğlum 27/08/2014 te acemi birliğinde asker iken aynı tarihte telefonuna o lanet programı indirdi diye 10 aydır mesleğinde n ihraç edilmiş durmda. O tarihte yanında ne teli ne telefonu vardı.ailece sağlığımız bozuldu. Eşinden ayrıldı. Hatalar bir an önce duzeltilsin bunun vebali ni kimse ödeyemez.

  • Sebahattin

    25.7.2017 18:16:53

    Allah razı olsun, tam hak ve adil bir yazı olmuş. İnşaallah devletimiz bu ölçüleri nazara alır da hem dünyası hem ahireti kurtulur.

  • Abdullah TUNÇ

    25.7.2017 15:59:19

    2)Müvazenelerini idare ediyor.Ve beşere de ADALETİ emrediyor.Sure-i Rahman'da dört mertebe, dört nevi MİZANA işaret eden,dört defa MİZAN zikretmesi,Kâinatta MİZANIN(terazi,ölçü) derece-i azametini ve fevkalâde,pek büyük ehemmiyetini gösteriyor. Evet,hiçbir şeyde israf olmadığı gibi,hiçbir şeyde hakiki zulüm ve MİZANSIZLIK( Ölçüsüzlük,dengesizlik) yoktur.'' Adaletsizlik; kâinatın nefret ve hiddetini celp edip,kızdırıyor. Adalet konusunu güçlü kaleminizle güzel işlemişsiniz.İdarecilerimizin nazarı dikkatlarına sunulması ilahi bir vecibedir. Manevi mesuliyetten kurtulmak için siz bunu bihakkın yerine getiriyorsunuz.Tebrik ediyor,hıfz ve inayet-i Rabbaniyenin üstünüzden eksik olmamasını Cenab-ı hak'tan niyaz ediyorum.

  • Abdullah TUNÇ

    25.7.2017 14:38:01

    Kur'anın dörtte biri ibadet ve adalettir. İki yüzden fazla ayet adaleti anlatıyor. Allah'ın adil ismi azami derece de kâinatta tecelli etmektedir. Her hücre ve atom adil isminin tecellisine mazhardır. ''Ve ism-i Adl'in CİLVE-İ AZAMINDAN gelen kâinattaki ADALET-İ AMME, umum eşyanın M U V AZ E N E L E R

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı