Hukuk devletinin adaleti tesis etmek için uyacağı kuralları ana hatlarıyla saymaya devam edelim:
6. Suç ve ceza kişiseldir. Suçu işlemiş olmayan ya da suça azmettirme, suçluya yardım ve yataklık etme gibi davranışlarla suça iştirak etmiş olmayan bir kişi, suçlunun nesi olursa olsun, hatta fikirdaşı da olsa cezalandırılamaz.
Yardım ve yataklık ya da azmettirme gibi suç ortaklıkları ise elbette suçtur ve cezalandırılmak için yeterlidir.
Malûmdur: “’Birisinin hatasıyla başkası mesul olamaz.’ Kardeşi de olsa, aşireti ve taifesi de olsa, partisi de olsa, o cinayete şerik (suç ortağı) sayılmaz. Olsa olsa, o cinayete bir nevi tarafgirlikle yalnız mânevî günahkâr olup âhirette mesul olur; dünyada değil.”
7. Bu kural örgüt suçları için de geçerlidir:
Suç işlemiş olmayan bir kişi sosyal bağlantıları sebebiyle örgüt suçlusu sayılamaz. Suç örgütü üyeliği ya da terör örgütü üyeliği suçu denilen suç ancak kasten işlenebilecek bir suçtur.
Dolayısıyla suç örgütü olduğunu bilmediği bir yapıya mensup olana ya da bu suç örgütü iddiasına inanmayıp sosyal yapıya mensubiyetini sürdürene, kendisi bizzat bir suç işlemedikçe “sen de suçlusun” denemez.
8. Hukuk dışı yöntemlerle delil elde etmek ve bu tür delilleri mahkûmiyete dayanak yapmak yasaktır.
Aynı sebeple işkence de yasaktır. Delil toplamak veya daha büyük suçu engellemek gibi gerekçelerle de olsa işkence meşrû görülemez.
Batı ülkelerindeki ETA, IRA gibi terör örgütlerinin devletlerce bitirilebilmesinin aşamaları da gösteriyor ki teröristi doğuran sosyal bataklık, öncelikle işkence gibi hak ihlâllerinin ve gayrı insanî yöntemlerin ürünüdür. Bir devlet bunları engeller ve böylece hukuk devleti ve adil devlet haline gelirse o toplumda fazla bir gayrimemnun kalmaz ve birilerinin teröristlik yapmasına da imkân kalmaz.
9. Hiç kimse siyasî kanaatlerinden dolayı cezalandırılamaz, hatta kınanamaz.
Farklı duygu ve düşüncelere sahip olmak insanîdir. Devletin bir görevi de Allah’ın takdir ve tasvip ettiği bu çeşitliliği korumaktır.
Malûmdur: “Hükümet (devlet) ele bakar, kalbe bakamaz.”
Devleti yönetenlerin düşünce ve kanaatlerine katılmamak da bir haktır ve suç sayılamaz. Aksi halde siyasî münafıklar çoğalır.
10. Devlet, vatandaşlarına din veya mezhep dayatamaz, bunlar arasında fark ve öncelik gözetemez. Aksi halde kamu hizmetinde adaletli davranmamış olur. Bu da dinî münafıkları çoğaltır. Ve münafık kâfirden bile daha tehlikelidir.
***
Bu asgarî ilkelere uymayan devletin hukuk devleti olmadığı da bellidir. Sevebilirsiniz, koruyabilirsiniz, canınızı bile vermek isteyebilirsiniz. Ama siz çok sevdiniz diye o devlet hukuk devleti olmaz!