"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Mafya operasyonları ve hukuk devleti

Ahmet BATTAL
14 Eylül 2023, Perşembe
Bir şöhretlinin, “suç örgütü lideri” olduğu iddiasıyla havaalanı girişinde aracından indirilip yere yatırılarak gözaltına alındığını ve ardından ekibiyle birlikte tutuklandığını biliyorsunuz.

Bazı ilginç ipuçları da içeren bu gözaltı ve tutuklamalar sonrasında hem sosyal medyada hem de medyada eski başbakan ve eski içişleri bakanı ile ilgili de bazı dedikodular yer aldı. 

Biz bu dedikoduların ciddi olduğuna inanmıyoruz, inanmak istemiyoruz. 

Ama bu dedikoduların yapılabilmesi dahi Türkiye’de suç örgütlerinin yapısının ve siyasetle ilişkilerinin kamuoyundaki algılanışı hakkında, bilhassa bizim gibilerin, çok düşünüp dikkatli yazmasını gerektiriyor. 

Ve asıl görev “oyun kurucu” niteliğindeki yetkililerde. 

Zira onların susmakla ya da konuşmakla yetinmeyip “ciddi bir şeyler yapması” gerekiyor. 

Müstebit idarecilerce yönetilen devletlerin ve mesela bizde tek parti döneminin tipik özelliği; devlete nüfuz edip devletleşmiş ya da devletçe devşirilip devletleştirilmiş çetelerin ve mafyaların bulunmasıdır. 

1922 ile 1950 arasındaki faili meçhul siyasi cinayetlerin çoğunun arka planındaki çetecilerin halen de aydınlatılamadığını unutmayalım.

Ya da yine aynı yıllarda yaşanan isyan ya da darbe girişimi gibi olayların arka planındaki asıl sebeplerin ve hedeflerin ne olduğu hususunda daimi şüphelerin bulunduğunu düşünelim. 

Ve yurt dışında, mesela Rusya gibi ülkelerde yaşanmış ve yaşanmakta olan benzer olayların arka planının neden aydınlatılamadığını ve aydınlatılamayacağını düşünelim. 

Hepsinin tipik özelliği devletin şeffaflıktan uzak bir biçimde ve hatta hukuk devleti değil polis devleti olarak yönetiliyor olmasıdır. 

Türkiye’de de hukuk devletinden her geçen gün uzaklaşıyoruz. 

Bu iniş çıkışlı durum elbette sadece AKP iktidarına has değil. Ama AKP iktidarının son sekiz dokuz senesinde yani AKP AKMHP haline geldikten sonra olanlar da gösteriyor ki bu dönemde kötü gidiş hızlandı. 

Sebebi sadece şu ya da bu kişinin bakan olması ya da bakanlıktan gitmesi değil ve olamaz. Bu gibi değişiklikler olsa olsa yardımcı etken durumunda olabilir. 

Asıl sebep ve ana faktör devletin kurumsal olarak hukuk devleti idealinden uzaklaşması. 

Böyle bir sürecin bugününde AKMHP cumhurunun başkanı Erdoğan’ın ve onun görünür lisanı durumundaki bazı bakanların ya da siyasîleri ikide bir yeni anayasa yapma isteğinden söz etmesi hiç de anlamlı değil. Hatta “Ağam bizle eğleniiiir” repliğine münasip bir ironi.

Muhalefetin de bu gündemi anlamlı bulmadığı açık. 

Zira hukuk devleti idealine katkı yapacak yeni bir anayasa ya da mevcut anayasada bu yönde yapılması teklif edilecek esaslı değişiklikler her şeyden önce anti demok-rat AKP’nin demokrasi düşmanı yapışık ortağı MHP’nin vetosuyla karşılaşacaktır. 

Üstelik sosyal ortam da bazı marjinal partilerce boca edilen milliyetçilik zehriyle bulaşık durumda.

Demek asıl mesele sivil denetim mekanizmalarını hayata geçirmekte ve bunun için de toplumun sosyal dokusunu ıslah etmekte. Bunun için de sivil toplum örgütlerine çok büyük görev düşüyor. 

Bu dönemde “ben vazifemin hakkını veriyorum” demek isteyecek her bir muhalif milletvekilinin, tamirâtçı bir derneği aktif hale getirmesi lazım. 

Okunma Sayısı: 2080
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Toygar

    14.9.2023 09:04:07

    Tüm bunların tesisi için, iman sahibi insanlara ihtiyacımız var. "Ben inançlı bir insanım" demek veya öyleymiş gibi görünmek yetmiyor. Aslolan öyle olabilmek ve hatta öyle kalabilmek olsa gerek. Allah'a inanan bir kul, başkasından korkmaz, korkmamalı. Dünyayı geçici bir han bilmeli. Bunlar olmuyorsa ve bu hisleri taşımıyorsa "kalpteki iman" zaafiyete uğramış demektir. Hasılı, dünya için de, demokrasi için de iman sahibi nesillere ihtiyacımız var. Öyleyse var gücümüzle bunun için çalışmak lazım. Zaten başkaca da "görev"imiz olmadığını biliyorum.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı