Konu ile ilgili olarak MHP’ye yakın akademisyenlerden aldığımız bazı bilgileri Ocak sonunda yazdığımız “İktidar Olmadan Muktedir Olanlar”, “MHP, Referandum ve Demokrasi” ve “Kim İktidar, Kim Muktedir” başlıklı yazılarımızda sizlerle paylaştık.

Yazılarımızda özetle iktidar politikalarına bakıldığında AKP’nin MHP’lileştiğinin görüleceğini anlattık.

«««

Ardından Prof. Dr. Ömer Çaha 18.02.2017 tarihli Karar’daki tahlilinde şunları yazdı:

Bahçeli, anayasa değişikliği konusunda üstlendiği inisiyatifle partisine çok önemli bir manevra alanı kazandırırken Türkiye’nin geleceği açısından da önemli bir stratejik hamleye imza attı. Bahçeli bu süreçte deyim yerindeyse bir koyup üç almıştır. MHP’nin yeni süreçte kazancının en az üç hayatî noktada gerçekleşeceğini göreceğiz.

 Şayet anayasa değişikliği, referandumdan olumlu sonuç alırsa bundan sonraki siyasî süreçte rekabet ana hatlarıyla merkez sağ ile merkez sol arasında geçecektir. Ancak ikisinin de tek başına yüzde 50’lik oranı aşarak hükümete gelmesinin garantisi yoktur. Bu bakımdan MHP, kilit parti konumuna gelerek hükümete açılan kapının anahtarını elinde tutacaktır.

Sağın ucundan merkeze mi?

Merkez sağ açısından duruma baktığımızda şöyle bir tablo karşımıza çıkar: Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın karizması sayesinde merkez sağın ana partisi konumundaki Ak Parti, tek başına cumhurbaşkanlığını kazanacak gibi gözükse de bu tam anlamıyla kesin değildir. Bu bakımdan Erdoğan’ın denklemin içinde olduğu bir tabloda bile Ak Parti’nin hükümeti garanti altına almak için MHP’nin desteğine ihtiyacı olacaktır. İleride Erdoğan’ın denklemin içinde olmadığı bir tabloda ise merkez sağdaki parti birinci veya ikinci tur seçim sürecinde MHP’yle ittifak arayışına girmek zorunda kalacaktır.

Aynı şey merkez solun ana partisi konumundaki CHP için de geçerlidir. Yeni sistem, ister istemez CHP’yi sağın çeperindeki merkeze çekecektir. CHP, Kılıçdaroğlu döneminde sağdan bazı simaları vitrine koyarak merkezin sağına yanaştığı mesajını vermesine rağmen ideolojik söylemi ve parti örgütü düzeyinde bu yakınlaşmayı sağlayamadı. Ama yeni sistem CHP’nin, hem ideolojik söylemi hem de örgütsel yapısı bakımından kendi kulvarında daha fazla kalmasına izin vermeyecektir.

«««

Prof. Dr. Ergün Yıldırım ise geçen hafta CNN Türk’te Akıl Çemberi Programında MHP için aynen şunları söyledi:

“Türkiye kamuoyunda siyasetin yönünü etkileyen en önemli siyasî bir figür haline geldi. Ve Ak Partiyi de ve aynı zamanda Türkiye’yi de bu çerçevede belli oranlarda etkileyen bir siyasî figür oldu. … Referandumdan evet çıkarsa… MHP, Devlet Bahçeli, Türkiye’nin en önemli anahtar siyasî partisi olacaktır. MHP’siz bir siyasî iktidarın kurulması ve yürütmenin kurulma şansı mümkün olmayacaktır. … Yeni dönemde HDP’nin bu rolü de bitecek, MHP bu rolde daha önemli olacak.”

«««

Şimdi bu bilgileri birleştirelim ve yorumlayalım:

MHP’nin inisiyatifiyle Kürt meselesinde çözüm süreci bitti, masa devrildi. Hakim siyaset Kürt siyasî hareketlerini iyice kriminalize etti ve siyasette denklem dışı bırakmayı önemli ölçüde başardı.

Gücünü koruduğu sürece bundan sonra da denklem dışı tutmaya –maalesef- devam edecek.

Aynı süreçte ve aynı planın bir parçası olarak MHP, iç ve dış siyasette “devleti koruyucu” merkez haline geldi.

MHP’nin “merkeze gelmesi” ile kast edilen elbette “fikirlerinin değişmesi, daha ılımlı hale gelmesi” değil.

Olan şudur: Sağ ve sol şeklindeki yelpazede bu güne kadar sağın en ucunda görünmüş olan bir parti, yeni sistemde artık iki uçlu tahterevallinin merkezinde duracak ve basitçe ayağını uzatarak ağırlığıyla desteklediği ucu iktidar yapacaktır.

Elbette politika tesbiti ve kadro tahsisi biçiminde karşılığını alarak. 

Çünkü fikren değil, ama siyaseten merkezdeki bir MHP, Meclisteki gücü yardımıyla, beş yılı beklemeden seçimleri yeniletmek de dahil çeşitli koalisyon atraksiyonlarına girebilecek ve “halkın seçtiği” Cumhurbaşkanını ve kabinesini dilediği gibi evirip çevirebilecek demektir. Yeter ki baraja takılarak meclis dışı kalmasın, yani bıraktırılmasın!

“MHP Demokratlara iltihak etti / ediyor, yeni sistem de bunu pekiştirecek” diyenler, yukarıdaki bilgi ve yorumlara ne derler? Referandumda “evet”ler çok çıkarsa siyaseti nelerin beklediğinin farkındalar mı?

Bu dostların bu hükümdeki iki büyük yanılgılarını teşhis edelim:

AKP’nin, en azından şimdi, artık demokrat olmadığını ve bundan sonra asla demokrat olamayacağını ve daha da önemlisi her an kırılabilecek bir şahsî karizmaya bağlı geçici bir hareket haline geldiğini onlar da biliyorlar, ama “arzuya fikir kılıfı giydirmek” böyle bir şey. Bunu geçelim.

O dostlar, yeni gelecek olan tahterevalli sisteminde MHP’nin AKP’yi ve yerine gelecek bir diğer partiyi kendisine iltihak ettireceğini hâlâ da anlamadılarsa, lütfen, artık anlasınlar.

Hani “koalisyonlardan çok çekmiştik, artık çekmeyeceğiz” diyenler, neredeler?

Burası Türkiye, siyasî damarı ve cereyanı çok. Bu yeni sistem gelirse de koalisyon hep olacak.

Ama gizli ve ne idüğü belirsiz koalisyonlar olacak.

Önemli olan şu: O ortaklıklarda “ana damar” kim olacak? Ya da düğümleri kimler ve hangi tavizleri (ivazları) alarak çözecek?

Şimdi anladınız mı baştaki sorunun cevabını…

Bu yüzden bu ucube sisteme hayır. Çünkü Türkiye bu kadar kötüsünü hak etmiyor!