Son iki yazımızda tecdidin aslında vahyin tazelenmesi olduğunu ve her asırda ilham muhatabı şahıslarla ve ilham mahsulü eserlerle sürdürüldüğünü yazdık ve “son müceddid olan Risale-i Nur neyi tazeledi” sorusuna cevap aradık.
Devam edelim.
Her din; insanın imanına, insanın hayatına, toplumun iç yapısına (yani ahlâka) ve toplumun üst yapısına (yani devlete ve hukuka) dair şeyler söyler.
Hem yeni şeyler söyler, hem de bilineni tekrar eder, tashih eder.
Aynı şekilde müceddid de imanda, hayatta ve şeriatta kısmen yeni şeyler söyler.
Risale-i Nurun iman sahasındaki tecdidinden örnekler:
Birincisi; Bediüzzaman ilham eseri olarak sanayi devriminin en önemli denklemlerinden olan “bilim dinsizlik ilişkisi”ni keşfetmiştir.
Özetle, “eskiden dinsizlik cehaletten gelirdi, şimdi ise dinsizlik ilim adamları arasında yaygın ve ilim perdesi altında yayılıyor” diyerek “yeni dinsizliği” teşhis etmiştir.
Modern dinsizliğe karşı çözüm için de “akılla ve bilimle barışık din” yaklaşımını ortaya çıkarmak gerektiğini tesbit etmiş ve gereğini yapmıştır.
İkincisi; Risale-i Nur kelâmî mezhepleri birbiriyle telif ederek, adeta birleştirmiş ve yeni bir kelâm anlayışı ortaya koymuştur. Böylece dinin bütün kevnî meseleleri bütüncül biçimde akla tesbit ettirilmiştir.
Üçüncü olarak kitap merkezli bir tecdit hareketi olarak Risaleler “kitaba dayalı din”i ihya etmiştir.
Risale-i Nurun hayatta ve ahlâkta yaptığı tecdit örnekleri şöyle sayılabilir:
-Modern çağda şahs-ı manevî türünden “şehir evliyaları”nı ortaya çıkarmak için, adına “cemaat” denilen mütesanid heyetler teşkil etmiştir.
-Sosyal barışın yeniden tesisi için faiz yasağını ve zekât emrinin önemini öne çıkarmıştır.
-Uhuvvet için ön şart olarak gıybet yasağını hatırlatmış, yalan yasağını teyit etmiş, yalana izin veren eski içtihadı “bu zaman için” neshetmiştir.
-Manevî cihatta hilenin yasak olduğunu hatırlatmış, “en büyük hile hilesizliktir” düsturunu ihlâsın ön şartı olarak yerleştirmiştir.
-Milliyetçilik fikrinin Batı ürünü menhus bir akım olduğunu tesbit etmiş ve İttihad-ı İslâm için önce bu hastalığın teşhis edilmesini sağlamıştır.
Risale-i Nur’un hukukta ve siyasette yaptığı tecdit örnekleri de şunlardır:
-Din ve demokrasi konusunda içtihad yapmıştır.
-“Adalet-i mahza” ihtiyacını tesbit ve tarif etmiştir.
-İttihad-ı İslâm’ın, mü’min kalplerde kardeşliği pekiştirmekle başlayıp İslâm coğrafyasında siyasî sınırları kaldırmaya ve oradan da sulh-u umumîyi tesis etmeye kadar giden bir farz ibadet süreci olduğunu tesbit etmiştir.
Amerika Birleşik Devletleri ve AB bunu kendi içinde demokrasi ile yaptı. Biz meşveret-i meşrûa ile daha iyisini yaparız.
Yeter ki “tecdit fikri” sağlam olsun, sağlam kalsın…