“Sevgi baht olmuş ezelden bize
Sizde bir türlü bizde bir türlü
Alaca düşmüş gördüğümüze
Sizde bir türlü bizde bir türlü.”
…
“Ey oğul birdir kap değişse su
Varlık bir gölge benlik bir pusu
Ne diyelim ki; Râbb’in duygusu
Sizde bir türlü bizde bir türlü.”
Şimdi “sen bizim adamımıza nasıl ‘sözde’ dersin”le başlayan şu sığ tartışmayı birazcık derinleştirelim ki milletimiz sığ suda boğulma başarısı gösteremesin, boğulacaksa derine insin.
Önce en ciddî kurumumuzun başında olup bu konudaki en ciddî(!) beyanatı veren Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Dr. Prof. Mustafa Şentop’un açıklaması ile başlayalım:
“Her kurumu itibarsızlaştırmaya çalışırsak, devlet diye bir şey kalmaz. Bu zararı bütün milletimize yapmış oluruz. Dolayısıyla bunlar bir tartışmadan çıkarak karşılıklı hakarete girer. Mahkemelerde tazminat dâvâları açılır. Bu siyaseti zayıflatır.”
Nitekim Meclis Yüksek Başkanının da dolaylı tavsiyesi üzerine AKMHP Cumhurunun Başkanı Erdoğan, Kılıçdaroğlu’nun kendisine “sözde” diyerek hakaret ettiğini ileri sürerek yüksek miktarlı bir tazminat dâvâsı açtı bile!
Böylece Şentop’un da dediği gibi Erdoğan siyaseti biraz daha zayıflatmış oldu. (Olsun, fitleşmiştir, daha yakışıklı görünür!)
Ama asıl, açıklamanın “her kurumu itibarsızlaştırmaya çalışırsak, devlet diye bir şey kalmaz” diyen birinci cümlesi önemli.
Bu cümleden şu anlamlar çıkabilir:
- Bazı kurumlar itibarsızlaştırılabilir, ama bazıları yıpratılmamalı. Meselâ muhalefetteki kurumlar ve bilhassa partiler itibarsızlaştırılabilir, ama iktidardaki kurumlar(!) yıpratılmamalı.
- Cumhurbaşkanlığı isli-puslu da olsa bir kurumdur, yıpratılmamalı.
- Cumhurbaşkanı da ak-pak bir kurumdur, o da itibarsızlaştırılmamalı. (Muhalefetin Anayasal görevi zaten cumhurbaşkanının reyini arttırmaktır!).
- Cumhurbaşkanı kendisini yıpratıyor olsa dahi muhalefetin görevi onu yıpratmamaktır. (O ne yaparsa güzeldir, başkası ne yaparsa çirkindir!).
- Cumhurbaşkanı başkasını itibarsızlaştırabilir, ama başkası onu yıpratmamalı.
Zira;
- Kurum dediğimiz şey “sizde bir türlü, bizde bir türlü”.
- Kurumların tepesine oturan kişiler de “sizde bir türlü, bizde bin türlü”.
- Demokrasi dediğimiz şeye gelince; “sözde bir türlü, özde bin türlü”.
O zaman neymiş: Böyle şimşir başa böyle kel tarak!