"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Suçluyu cezasız bırakmak mı masumu cezalandırmak mı...

Ahmet BATTAL
19 Aralık 2017, Salı 17:56
Bir avukat ya da bir savcı başlıktakilerin hangisini yaparsa şeytanın avukatı olur?

Ya da bir hakim hangisini yaparsa “şeytanın hakimi” olur? (Biliyoruz, ağır bir itham. Ama öyle.)

Bakalım.

Bir savcı…

Bir savcı masum olduğunu bildiği birinin cezalandırılmasını neden istesin ki?

Filmlerden anlıyoruz ki; bu zulmü, ABD’de en çok, seçimlerde vali adayı olmak isteyen savcılar “seçmenin gözüne girmek için” yapıyor.

Yaşanmışlardan anlıyoruz ki bizde ve genelde doğu toplumlarında bu zulüm daha ziyade “kamu düzeni” kılıfı altında yapılıyor. Zira buralarda “kamu düzeni” yöneticinin keyfi ve huzuru anlamına geliyor. Yani burada seçmenin değil, daha çok yöneticinin gözü kapılı ve o kapıyı da yaltak anahtar açıyor.

Mesela “şimdi masum, ama ileride suç işleyebilir” deniyor. 

Mesela “evet o masum, ama kardeşi suçlu ve fakat suçluyu yakalayamadık o halde masumu cezalandıralım ki kardeşi de ceza almış olsun” deniyor.  

Mesela, “düşünmek suç”, “düşündüğünü söylemek suç”, ya da  “suç işlemeyi düşünmek suç” deniyor.

Mesela, “suçlularla aynı fikirde olmak da bir suç” deniyor. 

Mesela, “benim suçlu dediğime ‘hayır o masum’ demek en ağır suç” deniyor.

Bir avukat…

Bir avukat suçlu olduğunu bildiği birinin beraat etmesini neden ister?

Para kazanmak istiyordur.

“İpten adam alan avukat” şöhretini yakalamak istiyordur. 

Suçluya “çaktırmadan” destek olmak istiyordur. 

Adalet sistemini bozmak ve yıkmak istiyordur. 

Netice:

Masumun ceza alması da, suçlunun cezasız kalması da kötüdür. 

Ama hangisi daha kötüdür?

Ahirete inanmayanlar için ikisi arasında fark yoktur. Hatta ahirete inanmayanlar, gerçek adalet duygusundan mahrum oldukları için çoğu zaman Allah’ın sınav için verdiği intikam duygusunun tesirinde kalarak karar verirler ve suçlunun cezasız kalmamasını daha öncelikli bir mesele olarak görürler. Zira onlar mutlak adalete inanmazlar. “Suçlu ya dünyada ya ahirette nasıl olsa cezasını alacak, benim görevim masumu korumak” demezler. 

Buradan yola çıkarak diyebiliriz ki masumun hakkını korumayı öne alanlar, söylemeseler bile aslında gerçek ve tam adalete ve dolayısıyla bir ceza ve mükafat yeri olarak ahirete gerçekten inanıyorlar demektir. 

Zira ahirete inanan bilir ki: Suçlu suçunun cezasını bu dünyada çekmezse ahirette çekecek. Endişeye gerek yok. Suçluyu cezasız bırakma hususunda yanlış yapmaktan korkmamak lazım. Bu dünyada haksız yere ceza alan masum da ahirette mükafatını tam alacak. Ama hakkını da ona zulmedenden alacak. 

O halde, asıl, masum mazlumun ahından korkmak lazım. 

Okunma Sayısı: 9419
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı