Millete hizmet bir hedeftir. Millet sadece kendisine gelen hizmete bakar da hizmetin nereden ve neye rağmen geldiğine bakmazsa, kimin hakkının alınıp kime yedirildiğine bakmadan önüne konulanı yerse, o millet aslında hizmeti hak etmiyor demektir.

O millete o yanlış yollardan geçerek güya “hizmet eden” de aslında teşekkürü bile hak etmiyordur. Zira doğru hedefe yanlış yoldan ulaşılmaz.

Dine hizmet de öyle. Dine hizmet ediyorum diyerek yanlış yapan, harama sapan, görünüşte dine hizmet etse de bu yol onu cennete götürmez.

Meselâlara gelince:

1. Meselâ devlette ihale yetkilisi, ihale verdiği kişiye, “sen bu beş liralık işi sekiz liraya yap, farkı da benim ‘hizmettir’ dediğim yere harca” deyip müteahhidi dine hizmet ettirerek Cennete gitmeyi umar.

Ama gidemez. (Bu umuculardan biriyle yirmi sene önce Yeni Asya’nın Ankara temsilciliğinde yaptığımız bir sohbet anlaşmazlıkla neticelenmişti. 

Hem de Bediüzzaman’ın talebelerine verdiği en son dersin başındaki “müsbet hedefe müsbet yoldan ve müsbet hareket edilerek gidilebilir” kuralının okunmasından sonra!).

2. Meselâ bir hayır yapmak için para toplayan, aldığı emaneti daha önemli gördüğü başka bir hayrı yapmak için harcayarak Cennete gitmeyi umabilir.

O da Cennete gitsin inşallah -keşke. Kimsenin zararı olmaz. Ama “bu yatırımla” gidemez. Zira ahde vefasızlık menfidir, geriye götürür.

3. Meselâ bir siyasetçi, rakipleri hakkında yalanlar söyleyip söyleterek onları seçmenin gözünden düşürmeyi başarır ve iktidarıyla millete ve hatta dine hizmet ederek Cennete gitmeyi umar.

Gidebilir mi? Hayır, bu hizmetiyle gidemez.

Cennet için “ucuz değil” denilmiştir. Bir sebebi de bu gibi örnekler olsa gerektir.

4. Meselâ devlet adil olmalı. Her devlet için bu bir hedeftir. Vazgeçilmezdir ve güzeldir.

Devlet zulüm yolundan geçerek adalete ulaşamaz.

“Adalete ulaşmanın başka bir yolu kalmadı” demek tam bir bahanedir, kandırmacadır.

“Devleti ayakta tutmanın başka yolu kalmadı” demek de tam bir skandaldır.

Bir not: Birkaç gün önce çıkan bir dostumuzdan, Yeni Asya’nın ve yazılarımızın cezaevlerinde de takip edildiğini ve beklendiğini öğrendik. Mutlu mu, mutsuz mu, garip bişey olduk.