Haftalık gündem konuları diyebileceğimiz bazı konular yıllar sonra da hatırlanabiliyor ve o tarihte o konuda kimin hangi fikre ve tavra sahip olduğu merak edilebiliyor.
Yeni Asya ve yazarları için de bu tarz sorgulamalar yapılıyor olması normal ve belki de gerekli. Ancak bilenler bilir ki çok kuvvetli ve net ilkelere dayanan Yeni Asya açısından bu tür soruların cevabı kolaydır. Zaten “ilkesel duruş” bunu gerektirir ve getirir.
Meselâ, Yeni Asya:
1. İnsanın bu dünyada aziz bir misafir olduğunu bilir ve insanın haklarını savunurken asıl korunması ve üzerinde düşünülmesi gereken hukukun o büyük hesap günündeki hukuk olduğuna inanır.
2. Dünyanın bütün ülkelerinin demokratik yönetim modeliyle yönetilmesi gerektiğini savunur. Mevcut despotik yönetimlerin demokrasiye “evrilmesini” ister.
3. Dünyanın herhangi bir yerinde -seçimle gelmiş olsun ya da olmasın- bir kurulu düzeni temsil eden bir iktidarın darbe ile devrilmesini hoş görmez.
4. Siyasetçinin ve bürokratın milletin emrinde ve hizmetinde olması gerektiğine inanır.
5. Kamu menfaati denilen belirsiz şey uğruna şahsın haklarına dokunulmaması gerektiğini kabul eder. Asıl adaletin, “masumun hakkını korumaya öncelik veren” adalet yani “mahzâ (tam) adalet” olduğuna inanır.
6. Muhalefetin meşrû olduğuna ve iktidara talip olanların bunu şeffaf ve net bir şekilde ifade etmeleri gerektiğine inanır.
7. Muhalefetin ancak şeffaf kaynaklarla ve müsbet hareket çizgisinde kalarak, silâha ya da şiddete asla yakınlaşmadan yapılması gerektiğini benimser.
8. İslâm’ın reddetmediği türden bir hak arama mücadelesine girişen ve meşrû dairenin dışına çıkmayan herkese sayfalarında yer verir.
9. Kötü ve yanlış fikirlerin ve fiillerin reklâmını yapmamak gerektiğine inanır.
Bu dokuz ana kurala başka ilâveler de yapılabilir elbette.
Bu prensiplerle hareket eden bir yayın grubunun geçmişte yaşanmış olan hangi olayda nasıl bir tutum takındığını ve yeni olaylarda nasıl bir tavır takınacağını bulmak zor olmasa gerektir.