Bir okuyucumuz, Eski Said Dönemi Eserleri’nde yer alan aşağıdaki ifadelerin ne anlama geldiğini soruyor:
“Eski zamanda değiliz. Eskiden hâkim bir şahs-ı vahit idi… Şimdi ise, zaman cemaat zamanıdır. Hâkim, ruh-i cemaatten çıkmış az mütehassis, sağırca, metin bir şahs-ı manevîdir ki, şûrâlar o ruhu temsil eder.” (Bediüzzaman Said Nursî, Eski Said Dönemi Eserleri, Sünûhat, Yeni Asya Neşriyat, Mart 2017, s. 486.)
Bediüzzaman bu veciz cümlede birçok hakikati ifade eder. Çağımızı okuyarak vasfını ortaya koyuyor. Ayrıca, meşveret ehlinin taşıması gereken özellikleri de sıralıyor.
Şöyle ki: Eskiden kral, halife, padişah, sultan olarak bir kişi hâkim idi. Onun sözleri kanun sayılırdı. Artık anlayış değişti; cemaat hâkimdir. Yani, meşveret, ortak akıl, kolektif şuur, şûrâ, meclis, parlamento hakimdir.
Bu “cemaat zamanı” anlayışı, hükümranlığı yalnızca yönetimde değil, “Meşveret herşeyde hükümfermadır / geçerlidir.”
Hakikatince herşey de geçerlidir. Yani, fikirde, ilimde, sanatta, üretimde, ticarette, eğitimde, hatta sporda… Artık işleri yürütmeye, yönetmeye bir kişi yetmiyor; cemaat, ekip, şûrâ, meclisler lâzımdır.
İşte Bediüzzaman, “az mütehassis, sağırca, metin bir şahs-ı manevî…” ifadeleriyle meşveret (ortak akıl, kollektif şuur, şûrâ, meclis) üyesinin ve şahs-ı manevinin taşıması gereken olmazsa olmaz özelliklerini sıralıyor. Yani, şahs-ı manevisi, hâkim ruhunun şöyle olması gerektiğini vurguluyor: “Az mütehassis, sağırca, metin bir şahs-ı manevî…” Yani, madem meşveret, ortak akıl, kolektif şuur, birlikte hareket etmek mecburiyetinde. Tek görüş, tek düşünce, tek tip, tek yol, tek metot yok; alternatif fikirler vardır. Yani, farklı ve alternatif fikirler, düşünceler, metotlar ortaya konacak, istişare üyesi aklı, gözleri sayısınca değerlendirecek ve en güzelini seçecektir.
Madem alternatif fikir ve teklifler olacaktır, olmalıdır; o zaman meşveret, şûrâ, meclis şöyle davranacaktır:
- Az mütehassis: Az etkilenmeli, hissî, duygusal davranmamalı, fazla tesir altında kalmamalı…
- Sağırca: Duyacak, ama, bazı şeyleri duymazlıktan gelecek, duymamış gibi yapacak, söylenen her söz, yapılan her eleştiri ve teklifte karar değiştirmeyecek. Zira, her fikrin, her metodun alternatifi vardır, o zaman kararlı olunamaz, kararsızlıklar içinde bocalar.
Evet, eleştiri ve teklifler de gelmeye devam edecektir; devam etmelidir. Meşveret Heyeti ise, “az mütehassis, sağırca, metin bir şahs-ı manevî” olmalı ve kararlılıkla yoluna devam etmelidir… Gerçek ilerleme, gelişme, üretim böyle gerçekleşir.
İşte meşveret, şûrâ, meclis, parlamenter sistemi oturtan, ferdîlikten, şahsîlikten çıkarıp müesseseleştiren ülkelerin refahı, zenginliği, terakkisi, düzeni, adaleti ve işte şahısların hâkim olduğu ülkelerdeki fakirlik, kriz, kaos ve karmaşa…