"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Bediüzzaman’ın İstanbul seyahatinde çantasında neler vardı? (3)

Atilla YILMAZ
25 Nisan 2017, Salı
Yıl 1906.

Bediüzzaman Van Valisi Tahir Paşa’nın konağında ilimle meşgul olmaktadır. 1890’lı yıllara ait bir gazetede yayınlanan bir haberle irkilir Bediüzzaman.

İngiliz Parlamentosundan bir bakanın gazetelere verdiği demeçte; Kur’ân’ı Müslümanların elinden almak ve Müslümanları Kur’ân’dan soğutmak gerektiğinden bahsediliyordu.

Bu beyanat karşısında Bediüzzaman’ın tarihe mal olmuş bir cümlesi akıllarımıza misafir oluyor: 

“Ben de Kur’ân’ın sönmez ve söndürülmez bir güneş olduğunu dünyaya isbat edeceğim.’’

O tarihten sonra Bediüzzaman bütün mesaisini Kur’ân’ı müdafaa üzerine sarf etmeye başladı. Ve tahsil ettiği bütün ilimleri, Kur’ân’ın anlaşılmasına ve anlatılmasına basamak olarak kullandı. Ki Risale-i Nur Külliyatı bunun müşahhas bir örneğidir.

Zaten küçüklüğünde gördüğü bir rü’ya-yı sadıkada Kur’ân’ın dellâlı kendisi olacağının işaretini almıştı. Validesi Nuriye Hanım yanında olduğu bir anda meşhur Ararat Dağı denilen Ağrı Dağı’nın parçalandığını, dünyanın dört bir tarafına dağıldığını görmüş; bunu da Kur’ân’ın etrafındaki surların parçalanacağını ve Kur’ân’ın kendi kendini müdafaa etmek zorunda kalacağı şeklinde yorumlamış, aynı zamanda da kendisinin de bu konuda görevli olacağını anlamıştı.

Hilâfetin merkezi İstanbul’du. Ve bütün Osmanlı memleketlerinin pay-i tahtı, başşehri İstanbul’du. Öyleyse Kur’ân’ı, Avrupa başta olmak üzere, bütün dünyaya ilân ve müdafaa etmek için en iyi seçilmiş yer İstanbul olmalıydı. İstanbul seyahatinin gerekçelerinden birisi de bu olmalıydı. 

Bediüzzaman’ın İstanbul serüvenini incelediğimizde gerçekten de bütün söylemlerinin; gerek dinî, gerekse içtimaî temel referansının Kur’ân odaklı olduğunu görmekteyiz.

Meşrûtiyet’i anlatıp savunurken de, Osmanlı’nın ittihadını sağlamaya gayret ederkende hep Kur’ân temelli bir düşünceyi hayata geçirmeye çalıştığını görmekteyiz.

Bediüzzaman’ın bir diğer önemli hedefi de İttihad-ı İslâm’dır. Bu idealinin gerçekleşmesi için gerek meşrûtî dönemde, gerekse öncesinde sürekli bu hedefi gözeterek çalışmalarını sürdürmüştür. İttihad-ı Muhammedi Cemiyeti etrafında ferdlerin ittifakını sağlamanın gayretini gösterirken, söylemleri hep İttihad-ı İslâm’ın tahakkuku olmuştur.

Bediüzzaman’ın, Osmanlı ülkesinin birliğini sağlamaya yönelik gayretlerinin temelinde İttihad-ı İslâm ideali yatmaktadır. Ve Bediüzzaman, bu idealini tahakkuk ettirmek emeliyle pay-i tahta yürümüştür.

Bizim açımızdan, Bediüzzaman’ın İstanbul’a gidiş sebeplerinden sonuncusu da şu olsa gerektir:

Bediüzzaman aynı zamanda, kıyamet asrında gelmiş bir dahidir. Ahirzaman devresinin müceddididir. Ehl-i Beyt halkasının son imamıdır.

Ahir zamanda Kur’ân’ı savunma görevini üstlenmesinden dolayı da, Bediüzzaman’ın bu asırlarda çok çok önemli bir işlevi daha olacaktır. O da; Bu asırda, Kur’ân’a saldırılar olurken, Kur’ân’ın karşısında yer alacak şahıslarla olan mücadelesidir.

Japon kumandanının, İslâm’ı anlamak için, İstanbul ulemasından cevaplanmasını istediği sorulara Bediüzzaman cevap vermiştir. Sorular ahir zamanla ve ahir zamanda gelecek olan şahısların kimler, olayların neler olduğu ile alâkalı hadis-i şeriflerden ne anlaşılması gerektiğiydi.

Ahir zamanla ve ahir zamanın dehşetli şahısları ile ilgili rivayetlerin, Bediüzzaman tarafından, 1907 yılının İstanbul’unda tevil edilerek yorumlandığını görmekteyiz.

Yani kendisinin 5. Şuâ adını vereceği eserini 1907 yılında İstanbul’da kaleme aldığını görüyoruz. Öyleyse Bediüzzaman kendisiyle aynı hayat devresinde yaşayacak olan Kur’ân açısından, din açısından dehşetli olacak şahısları deşifre etmek için İstanbul’dadır diyebiliriz.

Ki bu mücadele ve bu dehşetli şahıslar bütün hayatı boyunca, Bediüzzaman ve eserleriyle bir çatışma içerisinde olmuşlardır.

Bediüzzaman’ın İstanbul seyahati bir çok açıdan önemlidir ve üzerinde araştırmalar yapılması gereken bir konudur. Bu konuların her birinin üzerinde ayrı ayrı durularak araştırılmalı ve Bediüzzaman’ın mücadelesi ortaya konmalıdır.

Dipnotlar:

1- Bediüzzaman Said Nursî, Tarihçe-i Hayat. YAN. s. 52.

2- A.Yılmaz. Osmanlı Payitahtında bir delikanlı. Risaletalim.Haber.com

3- Bediüzzaman Said Nursî, Tarihçe-i Hayat. YAN. s. 36.

Okunma Sayısı: 1959
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı