"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Hürriyet fikri uyanmadan meşrûtiyet çabaları sonuç vermez

Atilla YILMAZ
03 Kasım 2021, Çarşamba
Bir meşrûtiyet açılımı: Münâzarât ( 17 )

Bediüzzaman aslında muhataplarının meşrûtiyet konusunda çok da ümitli olmadıklarını fark etmektedir. “Emin olun.” derken; ‘Bana güvenin’ demek istemektedir. Zaten onlar da sordukları sorulara aldıkları cevaba ‘Evet.’ derlerken, sırf Bediüzzaman’a duydukları güvenden dolayı; meşrûtiyet konusunda uygulamada gördükleri aksaklıkların ve son bulacağını, meşrûtiyetin iyiliklerinin galip geleceğine kanaat etmektedirler.

Bunu, muhataplarından Bediüzzaman’a tevcih edilen şu sual teyit etmektedir (bilmana ile): “Meşrûtiyeti çok büyütüyorsun, gereğinden fazla önem veriyorsun. Kısaca meşrûtiyetten bizim anladığımız şudur: Eskiden bir kişi söz sahibiydi. Milletin söz hakkı yoktu. Millete danışılmazdı. Milletin görüşü alınmazdı. Şimdi meclis var. Milletin seçtikleriyle oluşan bir yönetim iş başına geldi. Artık milletten sual edilir. Millete: ‘Ne istiyorsunuz, neye ihtiyacınız var?’ denilir. İşte bu kadar. Daha nedir ki, daha ne var ki meşrûtiyeti bu kadar derinlemesine anlatıyorsun?”

Muhatapları; Bediüzzaman’ın meşrûtiyetle ilgili yaptığı tahşidatı anlamış olsalardı böyle bir sual sormaya ihtiyaç duymazlardı.

Bediüzzaman bu soru üzerine meşrûtiyetle ilgili olarak daha etraflıca konuyu tekrar açma ihtiyacı hissetmiş olacak ki onlara (bilmana) şöyle dedi:

“Zaten sizin bahsini ettiğiniz nokta bütün cevapları kapsamaktadır. Önemli olan şey hükümetin meşrûtiyeti benimsemesi ve kabullenmesidir. Şayet hükümet meşrûtiyeti kabullenirse ‘hürriyet fikri’ meşrûtiyet olgusunu her yönüyle uyandıracak ve hayata geçirecektir.” 

Burada Bediüzzaman’ın hürriyeti öncelediğini görüyoruz. Hürriyet fikri uyanmadan ve yayılmadan meşrûtiyet çabaları sonuç vermeyecektir. Hürriyet fikri o açıdan çok öncelikli ve önemlidir. Hürriyet fikri her nev’de ve taifede, her insan katmanında, her meslek grubunda meşrûtiyeti doğuracaktır.

Bediüzzaman’a göre; istibdat olgusu taklidin temellerini atmıştır ve istibdatın yol açtığı bu baskı ve dayatma sonucunda da İslâm içerisinde ihtilâflar çıkmıştır. Karşılıklı fikir teatilerinde bulunulmadığından dolayı da Mutezile, Cebriye, Mürcie, Mücessime gibi fırkalar çıkmıştır. Bu fırkaları, dinî meselelerdeki ilmî baskı ve dayatma doğurmuştur.

Bediüzzaman burada çok çarpıcı bir tesbitte bulunur ve der ki (bilmana): “İlim tabakasında, ilmiye sınıfında, âlimler arasında meşrûtiyet hakkıyla cisimleşse, gerçekten hür bir şekilde bu sınıfta fikirler tartışılsa; karşı fikirlere baskı ve istibdat uygulanmasa; bu dalâlet fırkaları, hizipleri ehl-i sünnet anlayışı ve cemaati içerisine gireceklerdir.”

Bediüzzaman; İslâm toplumu katmanları içerisinde bu tür fırkaların ortaya attığı fikirlere bir çeşit meyelan olabileceğini de nazara vermektedir.

“Herkesin dimağında onların meylettiği mesleğe meyelan bulunabilir.’’

“Madem filan adamın ölmesi, filan vakitte mukadderdir. Cüz-î ihtiyarıyla tüfek atan adamın ne kabahati var, atmasaydı yine ölecekti?” sualine Bediüzzaman şu cevabı verir: “Çünkü kader, onun ölmesini onun tüfeğiyle tayin etmiştir. Eğer onun tüfek atmamasını farzetsen, o vakit kaderin adem-i taallukunu farzediyorsun. O vakit ölmesine ne ile hükmedeceksin? Ya Cebrî gibi sebebe ayrı, müsebbebe ayrı birer kader tasavvur etsen veyahut Mutezile gibi kaderi inkâr etsen, Ehl-i Sünnet ve Cemaat’i bırakıp fırka-i dalleye girersin. 

Öyle ise, biz ehl-i hak deriz ki: ‘Tüfek atmasaydı, ölmesi bizce meçhul.’ Cebrî der: ‘Atmasaydı yine ölecekti.’ 

Mutezile der: ‘Atmasaydı ölmeyecekti.’” 

Burada görüldüğü gibi, toplumda Mutezile’nin söylediği görüş hemen herkesin dimağında sanki var gibi. İlerleyen zaman dilimi içerisinde Bediüzzaman, te’lif edeceği Risale-i Nur Külliyatı’nda bu konu ile ilgili çarpıcı misaller ortaya koyacaktır.                                                                                                                  

(I. BÖLÜMÜN SONU)

Okunma Sayısı: 20863
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Ferhat ardıç

    3.11.2021 02:44:59

    Çok zor işler bunlar nasıl hallolur bilmiyorum ama merak ediyorum bakalım ğörelim.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı