"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Eyvah! Aile

Atilla YILMAZ
23 Mayıs 2017, Salı
BEDİÜZZAMAN’IN EYVAHLARI (2)

İmanın erkanına ilişen Ejderha’nın tahrip ettiği; Bediüzzaman’ın da “Eyvah dedim” diye feryat ettiği yapılardan birisi de ailedir.

Şüphesiz ki aile, hem çekirdek yapıyı, hem de toplumu ayakta tutan, sosyal hayatın düzenliliği ve huzuru açısından son derece önemli bir kurumdur.

Tarih boyunca toplumları, ifsat etmek isteyen şer güçlerin ilk önce el attığı yapı ailedir.

Bunun tam tersi; toplumu ıslah noktasında ortaya çıkan fikir ve görüşlerin de önceliği hep aile olmuştur.

Ailenin de temel taşı, orta direği kadındır. Dolayısıyla her iki düşünce grupları tarafından kadın hedef tahtasına oturtulmuştur.

Bediüzzaman Hazretleri bakın Lem’alar isimli eserinde nasıl “Eyvah..!” diyor.

“Bu sene inzivada iken ve hayat-ı içtimaiyeden çekildiğim halde, bazı Nurcu kardeşlerim ve hemşirelerimin hatırları için dünyaya baktım. Benimle görüşen ekseri dostlardan, kendi ailevî hayatlarından şekvalar işittim. ‘Eyvah.’ dedim. İnsanın, hususan Müslümanın tahassungâhı ve bir nevi cenneti ve küçük bir dünyası aile hayatıdır. ‘Bu da mı bozulmaya başlamış?’ dedim.” (1)

 “Bu da mı” derken, demek ki başka bozulmalar da var. Elbette ki var. Zira o Ejderha ilk önce imanın erkanına ilişmişti. Ve Bediüzzaman’a “Eyvah!” dedirtmişti.

Sıra ailedeydi. Zaten imanın erkanı tahrip edildikten sonra aile hayatı da, toplum hayatı da berhava olurdu. İnsanın ve Müslüman’ın temeli imandır. İmanı tahrip ettikten sonra, onun insanlığı dahi tahrip edilmiş olur.

Sanki Üstadım Bediüzzaman, Anadolu semalarında heybetli kanatlarıyla; çıkan yangınları söndürmeye çalışan bir melekti.

Nerede yangın başlamışsa, cübbesini bir o yangına, bir diğer yangına doğru savuruyordu. Canhıraş bir halde imansızlık yangınını, aile saadetinde başlayan yangını söndürmeye koşuyordu.

Ailede ki saadetin bozulmasının sebeplerini de sıralayan Bediüzzaman, İslam’ın sosyal hayatına ve İslam dinine zarar vermek için, “gençliği yoldan çıkarmak için uğraşan bir takım gizli komitelerin perde altında çalıştıklarını hissettim ve bildim” diyor.

Bu ifsat komitelerinin, Müslüman gençliği yoldan çıkarmak, İslam milletine darbe vurmak için kadın taifesini kullandıklarını beyan ediyor. Ve burada tesirli bir surette çalışan dört komiteden bahsediyor. Anlaşılıyor ki; bu komitelerin faaliyet alanları bir birinden farklı, ama hepsi aynı şeye hizmet ediyorlar.

İslam ordusunun Yunan’a galebesinden neş’e alan ehl-i imanın kuvvetli efkârı içerisinde gayet müthiş zındıka fikri, ehl-i imanı bozmak zehirlendirmek fikri, imanın erkanına ilişirken, imanın erkanını tahrip ederken aile hayatını da tahrip ediyor, aile saadetini de baltalıyordu. Ve gizliden komiteler halinde sırf bu konuda çalışıyorlardı.

Aile saadetini bozmak için neler yapılmıyordu ki;

1926 yılında ilk defa güzellik yarışmaları düzenlenerek kadın ön plana çıkarılıyordu. Resmî olarak 1929’da Cumhuriyet gazetesinin öncülüğünde bu yarışmaların reklamları çarşaf çarşaf yayınlanıyordu.

Yapılan ilanlarda “Türk” vurgusu ön planda tutuluyordu. Güya Avrupa’ya karşı “Türk kadının güzelliği” milliyetçi duygularla tahrik edilerek, katılımcı kadın sayısının arttırılmasına çalışılıyordu. Ve bunu, Avrupa dessasları da çok iyi kullanarak sözüm ona Türk kadınını birinci seçiyorlardı. Reklamlar, afişler kamuoyunu etkilemeler alabildiğine işleniyordu.

Ama, Müslüman’ın aile saadeti de yavaş yavaş  selboluyordu.

Bir komite bununla uğraşırken başka bir komite de kadın üzerinde başka başka senaryoları gündemine alıyordu.

Bu konularda görevli mecmualar tarafından kadınlara yönelik ses yarışmaları tertip ediliyor, sinema için, tiyatro için kadınların ön planda tutulduğu güzellik yarışmaları  düzenleniyor, mankenlik yarışmaları yapılıyor, foto modeller seçiliyor ve Müslüman kadın bu hayata özendiriliyordu.

Açık saçıklık, müstehcenlik teşvik edilirken benzeri uygulamalarla kadın iffetinden uzaklaşıyor, Müslüman gençliğin beyni bu protipteki kadına odaklanıyordu. Ve aile hayatı günden güne allak bullak oluyordu.

Kaybolan aile saadetini yeniden inşa etmenin derdi de yine Bediüzzaman’a düşüyordu. Aile saadetinde başlayan bozgun ve huzursuzluk yangınını söndürmek gerekirdi.

Risale-i Nur Külliyatı bu büyük yangınları söndürmek için ortaya çıkmıştı. Sadece bu coğrafyada yaşayan Müslümanlar, bu coğrafyada yaşayan insanlar için değil, bütün bir beşeriyet için yazılmıştı, yazdırılmıştı.

Ve Üstadım Bediüzzaman bu fitnelere, bu yangınlara karşı kadınları uyarıyor ve onlara, Risale-i Nur’un diliyle ders veriyordu:

‘’Siz hemşirelerime ve gençlerimiz olan manevî evlatlarıma katiyen beyan ediyorum ki:

“Kadınların saadet-i uhreviyesi gibi saadet-i dünyeviyeleri de, fıtratlarındaki ulvi seciyeleri de bozulmaktan kurtulmanın çare-i yegânesi, daire-i İslamiyedeki terbiye-i diniyeden başka yoktur.” (2)

Okunma Sayısı: 2870
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Yıldıray Caner

    23.5.2017 11:01:53

    Kaleminize sağlık hocam. Çok güzel ele almışsınız konuyu. Günümüzde hücumun daha da arttığı aşikar. Her akşam televizyonda edebe mugayyir bir çok çirkinlik. Tasviri doğru olmasa da belirtmeden geçemeyeceğim. Adada birbiriyle güya yarışan yarı çıplak kadınlı erkekli grubun sürekli birbirleriyle hakaret, gıybet vb. içeren diyalogları, gözleri harama alıştırırken zihinleri de bulandırmakta. Sistematik şekilde değişik yarışmalarla ahlakımız, sosyal yapımız bozulurken bundan nemalanan malum zat da servetine servet katmakta. En üzücü tarafı ise kendine inançlı etiketini uygun gören bazılarının bu çarka girip öğütülmelerini ''vakit geçiriyorum, kafamı dağıtıyorum'' gerekçeleriyle açıklamaları. Yazık ki ne yazık!

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı