"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

İslâm kahramanı Menderes

Dr. Aytekin COŞKUN
17 Eylül 2018, Pazartesi
57 Yıl önce bugün zulmen idam edilmişti.

Babam rahmetlik, anneme ‘’Ben 46 Demokratıyım’’ dermiş. Annem de bana “‘Bak oğlum bizim babandan beri devam eden 46 Demokrat ruhumuz var, sakın başka yola sapma, dünyada bir ben kalsam yine de babanın yolundan dönmem’ derdi’’. Annem de rahmetli oldu, ama bana bıraktığı bu ruhu şimdilerde çocuklarıma aktarıyorum. 

46 Demokrat ruhunu ülkemize mal etmiş olan ve bize miras bırakan kıymetli Adnan Menderes’i, zulmen idamının 58. yılında rahmetle anarken, babam ve annemden miras kalan Demokrat ruhumla onu anlamaya çalıştım. 1899 yılında Aydın’ın Koçarlı ilçesi, Çakırbeyli Köyü’nde doğan Menderes’in babası İzmirli Kâtipzade İbrahim Ethem Bey’dir. Annesi Aydınlı Hacı Alipaşazade’lerden Tevfika Hanım’dır. Menderes, anne ve babasını küçük yaşta kaybettiği için onları neredeyse hiç görmemiştir. Anneannesi onu büyütür, hem anne, hem de baba rolünü üstlenir. Hacı Ali Paşa dedesinden kalan Aydın’daki Çakırbeyli Çiftliği ile Menderes, daha dokuz yaşındayken tanışır, kader onu küçük, ama yalnız bir ağa haline getirmiştir. 

Ninesi hiçbir zaman anne ve babasının yokluğunu ona hissettirmez ve geçmişin tecrübelerini çok sevdiği torununa aktarır. Bu arada okul hayatı İzmir İttihat ve Terakki Mektebi’nde başlar ve İzmir Amerikan Koleji’nde devam eder. O yıllarda okullarda cirit atan misyonerlerle başı derde girer, birçok makama derdini anlatmaya çalışırsa da bir türlü başaramaz. Son kez derdini anlatmak için gittiği yer ise Celal Bayar’ın odasıdır. Bu ikilinin ilk görüşmesi ve tanışması böyle başlar. İzmir’in ünlü ailelerinden Evliyazade Fatma Berin Hanım ile 1929 yılında evlenir. Yüksel, Mutlu, Aydın olmak üzere üç oğlu olur. Ama hayat Menderes için durmaz, hem siyaset gündemi, hem de Türkiye’nin gündemi yoğundur.

Menderes otuzlu yaşlardadır ve içi kıpır kıpırdır. Hatta M. Kemal, Aydın iline denetlemek amacı ile ziyaret ettiğinde bu genç delikanlıyı fark eder, bir kaç sual eder. Menderes çekinmeden bu suallere cevap vermiştir. M. Kemal bu gencin Ankara’ya dâvet edilmesini yaverine söyler. Henüz genç bir delikanlı olan Menderes adeta kaderin de cilvesiyle tesbit edilmiştir. Eşinin karşı çıkmasına rağmen, Ali Fethi Okyar tarafından 1930 senesinde kurulan, ancak kısa sürede kapatılan Serbest Fırka’nın Aydın Teşkilâtı’nı kurarak siyasete atılır ve hemen il başkanı olur ve teşkilâtlanır. Fakat buradaki siyaset hayatı kısa sürer, çünkü parti kapatılır. Fakat, Menderes siyaset aşkı ile yanmaktadır. CHP’ye çağrılır, ilk etapta bunun doğru olmadığına inanır, araya kıramayacağı sevdiği insanlar girer. Birkaç arkadaşı ile beraber bu dâveti kabul eder, ama kendi fikirlerini orada ifade etmek kaydı-şartı ile CHP’ye katılır, yıllar 1931 yılını gösterdiğinde CHP’den Aydın milletvekili seçilir. Artık o bir milletvekilidir.

Ankara Hukuk Fakültesi’ne girerek, hukukçu olmaya karar verir. Dört yıl Ankara Hukuk Fakültesi’nin sıralarında dirsek çürütürken, bir yandan da CHP’de raportör olarak görevini yürütmeye başlar. Kurtuluş Savaşı’nda gösterdiği başarılardan ötürü İstiklâl Madalyası ile taltif edilir. 1945 senesine kadar TBMM’de komisyon raportörlüğü görevine devam eder. Şükrü Saraçoğlu’nun başbakanlığındaki CHP Hükümeti’nin getirdiği Toprak Kanunu Tasarısı’nı şiddetle reddederek (Çiftçiyi topraklandırma yasası) komisyondan istifa eder.

Bu yasa CHP’de karışıklık çıkarmış ve birçok milletvekili için dönüm noktası olarak görülmüştür. Toprak yasası belli miktarın üzerindeki toprak sahiplerinden topraklarını devlete hibe etmesi, yani kamuya bırakması istenir.

Partide istenmeyen ve parti disiplininden uzaklaşmış bir Menderes vardır. Partide Menderesle birlikte hareket eden, son kanun tasarısını eleştiren ve muhalefet eden bir grup oluşur. Adnan Menderes, Fuat Köprülü, Refik Koraltan ve Emin Sazak’la beraber disiplin kurulu tarafından 12 Haziran 1945’te ihraç edilirler. Kader ağlarını örmeye başlamıştır. Celal Bayar da o tarihlerde hem partiden hem de milletvekilliğinden istifa etmiştir. Artık ufukta yeni Türkiye’nin temelleri yeniden atılmaya, tarih bunları yazmaya ve not etmeye başlamıştır. Demokrasi, hürriyet, adalet, hak, hukuk, kardeşlik, fikri hürriyet gibi temel insan hakları ve dünyayla entegrasyonun tuğlaları konmaya başlamıştır. Kaderin de fetvası ile ilmek ilmek örülmeye başlayan Demokrat hareketin temelleri atılmaya başlamıştır. Ve bu güzel düşüncenin ürünlerini tek çatı altında toplayan Demokrat Parti, 7 Ocak 1946’da kurulmuştur. 8 Ocak 1946 sabahı ise Türkiye farklı bir güne değil, farklı bir tarihin başlangıcına uyanmıştır.

Halkın teveccühü bir anda Menderes ve arkadaşlarına doğru yönelmiştir. Ne sistem, ne de CHP kurmayları bu gelişmeyi durdurmaya güçleri yetmemiştir. Halk öyle teveccüh etmiştir ki, ilk yıl girdikleri 1946 seçimlerinde 64 sandalye kazanmışlardır. İlk kez seçime girmesine rağmen ve 6 ay önce kurulmasına rağmen Demokrat Parti büyük bir hızla yükselişe geçmiştir. Halkın kalbinde ve gönlünde yer edinmiş, gönüllerde taht kurmuşlardır. 1946 yılı seçimlerinde Demokrat Parti’den Kütahya Milletvekili seçilir, kaderin cilvesine bakın ki Muhsin Batur (ihtilâlci albay) tarafından ihtilâl sabahı yine Kütahya’dan derdest edilir. Parti içinde Celal Bayar’dan sonra ikinci adam durumuna gelir. 14 Mayıs 1950 seçimlerinde, DP oyların % 53,5’ünü alarak 416 milletvekili çıkarır ve tek başına iktidar olur.

1950 seçimlerinde tek başına ve ezici çoğunlukla tekrar Mecliste yer alır. CHP adeta DP karşısında erimiştir. İnönü ise bu durumdan hiç rahat değildir. Rahmetli babamın “Ben 46 Demokratıyım” demesini şimdi daha iyi anlıyorum. Demokratlığın temeli 1946’da atılmış, hâlâ sapasağlam ayakta duruyor da ondan. Halk adeta demokrasiyle yeniden tanışmış, hürriyetle içli dışlı olmuş bunun sevincini yaşamaya başlamış olmanın ve tek adamlıktan kurtulmanın adına adeta sel olup akmış, Menderes ve ekibini desteklemiştir. Celal Bayar’ın Cumhurbaşkanı seçilmesiyle Menderes’in önü tamamen açılmıştır. 1954 seçimlerinde % 57 oyla Meclis’te 502 sandalye kazanan Demokrat Parti, Menderes önderliğinde çok partili dönemin en çok ses getiren partilerinden biri olmuştur. 27 Ekim 1957 seçimlerinde DP yüzde 48 oy alarak 424 milletvekili çıkarır, CHP’nin milletvekili sayısı ise 186’dır. Serbest Cumhuriyet Fırkası, Cumhuriyet Halk Partisi ve Demokrat Parti’de siyaset yapan Menderes, 27 Mayıs 1960 askerî darbesine kadar görevinin başında kalır.

Türkiye kalkınma kavramıyla Menderes sayesinde tanışır.Yeni bir Türkiye Menderes ile kurulur, geçen on senelik DP iktidarı ülkenin birçok zorluklarına karşı fevkalâde başarılar kazanmıştır. Menderes bu sancılı dönemlerin tek başbakanı (22 Mayıs 1950 -27 Mayıs 1960) olarak tarihe geçer ve döneme damgasını vurur. Türkiye’nin iç ve dış siyasetinde büyük gelişmeler olur. Sanayileşme ve şehirleşme hamlesi başlar. Köylerde makineleşme başlar, köylü traktörle tanışır. Ulaşım, enerji, eğitim, sağlık yeniden şekillenir. 

Hürriyetçi politikalar ile Türkiye ekonomisi % 7 üzerinde bir büyüme gerçekleştirir. 1951’de Kore’ye asker gönderen Türkiye, 1952’de NATO’ya tam üye olur. Serbest piyasa ekonomisine geçişi hızlandırır, özellikle tarım alanında ciddî yatırımlar yapar. 1957 seçimlerinden sonra İstanbul’da imar çalışmalarına ağırlık verir, özellikle Barbaros Bulvarı, Büyükdere Caddesi, Vatan Caddesi, Millet Caddesi ve E-5 otoyolunu açar. Ankara’da Orta Doğu Teknik Üniversitesini, Trabzon’da da Karadeniz Teknik Üniversitesini kurar. Kıbrıs konusunda 11 Şubat 1959‘da imzalanan Londra ve Zürih anlaşmaları ile bağımsızlık, iki toplumun ortaklığı, toplumsal alanda otonomi ve çözümün Türkiye, Yunanistan ve İngiltere tarafından garanti edilmesi ilkelerine dayandırılır. Bu da Kıbrıs Cumhuriyeti’nin resmen 16 Ağustos 1960‘ta kurulmasını sağlayan sürecin en önemli adımı olur. 17 Şubat 1959’da Kıbrıs konusunda Yunanistan’la imzalanan ikili antlaşmanın ardından üçlü görüşmeler için İngiltere’ye giden Menderes’in uçağı, Londra Gatwick Havalimanı yakınlarında alçalırken düşer, Menderes bu kazadan yara almadan kurtulur. Kader başka bir zaman ‘’bütün zamanların Menderesi’’ olması için o gün o uçak kazasından kurtulmasını sağlamıştır. Gaybı sadece Allah bilir. Amenna ve saddakna.

Demokrat yeni Türkiye’nin yüzü, işçinin, köylünün, dulun, yetimin sahibi, şiarı İslâm’ın bayraktarı, efendi, beyefendi, nazik, kibar bir Ege insanı. Aydın’da, dededen kalma büyük bir çiftlikte yetişmiş, halk adamı. Hürriyetperver, adaletli, bir o kadar sıcakkanlı ve sevecen bir başbakandır. Oğluna ”Ben Başbakan iken sen asla bir şirket kuramazsın” diyecek kadar ülkesine, milletine ve devletine saygılı, bağlıdır.

Bediüzzaman’ın onu ‘’İslâm Kahramanı’’ vasıflandırmış olması ayrı bir şereftir. O isminin önündeki Ali isminden almış olduğu bilim aşığı, diğer ismi olan Ertekin’den aldığı yiğit lâkaplı, Ali Adnan Ertekin Menderes’dir. Allah rahmet eylesin, mekânı Ccennet olsun. Rahmetle anıyorum.

[email protected]

 

Okunma Sayısı: 2674
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı