"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Hakikat için...

Cahit ÖZPINAR
25 Eylül 2023, Pazartesi 00:11
“Risale-i Nur’da ispat edilmiştir ki, bazen zulüm içinde adalet tecellî eder. Yani, insan bir sebeple bir haksızlığa, bir zulme mâruz kalır, başına bir felâket gelir, hapse de mahkûm olur, zindana da atılır. Bu sebep haksız olur. Bu hüküm bir zulüm olur. Fakat bu vâkıa adaletin tecellîsine bir vesile olur. Kader-i İlâhî başka bir sebepten dolayı cezaya, mahkûmiyete istihkak kesb etmiş olan o kimseyi bu defa bir zâlim eliyle cezaya çarptırır, felâkete düşürür. Bu, adalet-i İlâhînin bir nevi tecellîsidir” diyor Üstad.

Hayatta insan çeşitli haksızlıklara ve adâletsizliklere mâruz kalır. Hatta insan haksız yere zindana da atılabilir. Bu olay aslında insanın aklanmasına sebep olur. Başına gelen musibetler o insanı günâhlardan temizler. İmana hizmet edebilir hale getirir. Bu adalet tecellisiyle insanın bu dünyâda mutlu olmasının da yolları açılır.

İman hizmeti başımıza gelebilecek sıkıntılardan ve musibetlerden bizi korur. Büyük denizlerin büyük dalgaları gibi, risâlelerin gönüller üzerinde husule getirdiği heyecanın kalblerde ve ruhlarda yaptığı tesirin sırrı şudur: iman hakikatlerini kendi şahsına, âlet yapma. Sırf rıza-i İlâhi için, Allah rızasıyla hareket et. “Tâ imana muhtaç olanlar anlasınlar ki yalnız hakikat konuşuyor. Nefsin evhamları, şeytanın desiseleri kalmasın, sussun” diyerek Üstad da hakikatın konuşması gerektiği gerçeğini vurguluyor.

Her yerde, her zaman, konuşan, yalnız gerçekler, hakikatler ve hakikat-i imâniye olmalı. Zira iman hem nurdur hem kuvvettir.

Bu bağlamda imana hizmet dâvâsında bulunan mü’minler, İslâmiyeti kendi siyâsi ve dünyevî emellerine hiçbir zaman âlet etmemelidirler. İman hizmetini maziye ve musibetlere takılmadan, sırf rıza-i İlâhi için ve ihlâs ile yapmalıdırlar.

Nitekim Üstad şöyle der: “Madem ki nur-u hakikat, imâna muhtaç gönüllerde tesirini yapıyor; bir Said değil, bin Said fedâ olsun. Yirmi sekiz sene çektiğim ezâ ve cefâlar, mâruz kaldığım işkenceler, katlandığım musibetler, hep helâl olsun. Bana zulmedenlere, beni kasaba kasaba dolaştıranlara, hakaret edenlere, türlü türlü ittihamlarla mahkum etmek isteyenlere, zindanlarda bana yer hazırlayanlara, hakkımı helâl ettim.”

Evet bilhassa zâlim hükümdarlara karşı hakikati ama sadece hakikati cesaretle söyleyen insanlara çok büyük ihtiyâcımız var. Her zaman konuşan, yalnız hakikat olmalıdır. İman ve Kur’ân hakikatleri ve bilhassa adalet hakikati hakkın özüdür. 

Okunma Sayısı: 997
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı