"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Bediüzzaman, din ve fen ilimlerini birleştirmeyi hedefliyordu

Caner KUTLU
11 Ekim 2018, Perşembe
Öğretmeni yenen “talebe!” -24-

Gözün gündüze benzeyen beyazı geceye benzeyen siyahlığıyla beraber olmazsa; göz, göz olmaz.

“Nur-u fikir, ziya-yı kalb ile ışıklanıp mezcolmazsa, zulmettir, zulüm fışkırır. Gözün muzlim nehar-ı ebyazı, muzii leyle-i süveyda ile mezcolmazsa basarsız olduğu gibi, fikret-i beyzada süveyda-i kalb bulunmazsa, basiretsizdir.” (Hutbe-i Şamiye)

Bediüzzaman’a göre: “İlimde iz’an-ı kalb olmazsa, cehildir. İltizam başka, itikad başkadır.” O halde, İlimlerin doğru sonuçları doğru ikililerin doğru füzyonlarına bağlıdır. “Her şeyi maddede arayanların akılları gözlerindedir; göz ise maneviyatta kördür.” (Hutbe-i Şamiye) karşıt bir örnektir. O halde madde mânâ ile birleşmelidir. Bilgi marifet ile malûmat hakikat ile... Bunun için doğru veriler “doğrular” ile buluşmalıdır. 

O yüzden de: “Mantığın mizanıyla tartılmış olan tevarih-i sahihaya kanaat ederiz”.

İslâmî kaynakların algoritmik incelemesi kapsamında 622 ile 1990 yılları arası kitapların neşredildiği ve yazarların frekansına bakıldığında 17-18. yüzyılda zirve yaptığı görülüyor. Kitaplar ise 10, 13, 15, 16 ve18. yüzyıllarda artmış. Çalışmadaki önemli nokta bu 1350 yıllık dönemde Bağdadî’nin endekslediği 40.000 cilt kitap ve 8800 yazarın çıktığı İslâm Medeniyeti’nin kültürel merkezi Anadolu olduğudur. Irak ve İran 15. yüzyıldan sonra düşüşte. Anadolu’nun zirvesi 17. yüzyıl. Sonuç; siyasetin duraklama dediği bir dönemde kültürel bir şahlanış yaşanmış. Yani ilim ile siyaset doğru ikililer olmayabilir; her zaman doğru füzyonu üretemeyebilir. Bu dönemde meselâ; bir şair için kendi şiirlerini sadece Türkçe değil, Farsça veya Arapça (veya her ikisi) ya da Arap ve Fars edebiyatının önemli bir eserine (Sa’di’nin Gülistan’ı gibi) şerh yazmaya kalkışmak da neredeyse olmazsa olmazlardandı. Sadece Türkçe yazsa dahi şair, Rumîlerin kendi miraslarının parçası saydıkları Fars ve Arap klâsiklerinden derlenmiş zengin bir tahayyül alanından, aynı zamanda çoğunlukla bu klâsiklerden süzülmüş bütün bir Helenistik, Roma ve geç antik dönem kavram ve istiareler bütününden yararlanırdı. O halde, 18. yüzyıldan sonra ne değişti? 

Bediüzzaman sorun ve çözümü şöyle açıklıyor: “Sâni’-i Zülcelâl’in hilkat-i âlemde cari ve taksimü’l-a’mal kaidesinden akan kanun-u tekemmül ve terakkide mündemiç olan rıza ve işaretinin imtisali farz iken, itaat tamam edilmemiştir. 

Şöyle: Kaide-i taksimü’l-a’mali muktezî olan hikmet-i İlâhiyenin dest-i inayetiyle beşerin mahiyetinde ekmiş olduğu istidadat ve müyulatla şeriat-ı hilkatin farzü’l-kifayesi hükmünde olan fünun ve sanayiin edasına bir emr-i manevî vermişken, sû’-i istimalimiz ile o istidaddan tevellüd eden meyle kuvvet ve meded verici olan şevki bu hırs-ı kâzib ve şu re’s-i riya olan meylü’t-tefevvuk ile zayi’ edip söndürdük. Elbette isyan eden, Cehenneme müstehak olur. Biz de bu hilkat denilen şeriat-ı fıtriyenin evamirine imtisal edemediğimizden Cehennem-i cehl ile muazzeb olduk. Bu azabdan bizi kurtaracak, taksimü’l-a’mal kanunuyla amel etmektir. Zira seleflerimiz taksimü’l-a’malin ameli ile cinan-ı ulûma dâhil olmuşlardır.” (Muhakemat)

SJR endeksinin ölçüme başladığı 1996 yılında 27 alanın hepsinde de ABD, tartışmasız dünya lideri. Ancak, özellikle 2000’li yılların başlamasıyla birlikte, Çin yukarı doğru bir tırmanış kaydederek öne geçiyor. 

ABD’nin önüne geçtiği alanlar Çin’in yönelişi hakkında yeteri kadar fikir verici: Enerji, mühendislik, çevre bilimleri, kimya mühendisliği, kimya, bilgisayar bilimi, karar süreçleri bilimi, yer ve gezegen bilimleri, materyal bilimi, matematik, fizik-astronomi...

Türkiye, 2017 yılında bütün alanların toplamında dünya sıralamasında 19’uncu geliyor. Buna karşılık 1996 yılında dünya sıralamasında 26’ncı sıradaymış. Geçen 22 yıl zarfında Türkiye 7 basamak yükselerek 19’uncu sıraya çıkmış. İran, genel sıralamada Türkiye’yi 2011 yılında geçerek 17’nciliğe çıkmış. Türkiye o yıl da 19’uncu sırada. İran 2017’de 16’ncı sıraya yükselmişti. 

İran, tam 21 alanda akademik yayınlarda ve alınan atıflarda Türkiye’nin önüne geçiyor. 

Türkiye’nin İran’ın önünde olduğu yalnızca 6 alan var: San’at-beşeri bilimler, ekonomi, tıp, psikoloji, sosyal bilimler ve veterinerlik... İran, bunun dışında çoğu temel bilimler ve mühendislik gibi alanlarda olmak üzere her alanda Türkiye’yi geçiyor. Türkiye, 1996 yılında Matematikte dünya sıralamasında 33’üncü, İran ise 47’nci sıradaymış. Geçen yıl İran Matematikte 13’üncü sıraya çıkarken, Türkiye 20’nci basamaktaydı. Kimyada sıralama 11-20 İran’ın lehine. Fizik-astronomide ise 13’e 21.

Bu veriler Doğu’nun tekrar öne atılışı ile birlikte “müsbet rekabet” gücünün de ortaya çıkışı tarihin yükselişi için gerekli ümidi verebileceğini gösteriyor. O halde meydan doğru hareket için gerekli “doğru füzyon” üretiminde. Bediüzzaman’ın Muhakemat‘ı ile yaptığı çalışma buna öncülük edecekti. Bu çalışma Doğu’nun tamamen bir restorasyonunu ve dinin fen ile tozlarından sıyrılıp parlamasını hedefliyordu. Elmas hep değerlidir, ancak en güzel hali parladığı zamandır. Bunun için gerekli “teknolojiyi” üretecek ikili bileşenler ve füzyon neticesi ürünler Bediüzzaman’ın Münâzarât’ının sonlarında bulunur. 

Şöyle ki: “Hayâ ve hamiyetten neş’et eden civanmerdane humret; hürmet ve merhametten tevellüd eden masumane tebessüm; fesahat ve melahattan hasıl olan ruhanî halâvet; aşk-ı şebabîden, şevk-i baharîden neş’et eden semavî neş’e; hüzn-ü gurubîden, ferah-ı seherîden vücuda gelen melekûtî lezzet; hüsn-ü mücerredden, cemal-i mücelladan tecelli eden mukaddes zînet; birbiri ile imtizac edip, ondan çıkan levn-i nuranî ancak o şark ve garbın kab-ı kavseyni olan kâ’be-i saadetinin tâk-ı muallâsının kavs-i kuzahının elvan-ı seb’asının lacivert levninin timsali, belki şu levnin manzarası bir derece irae edilebilir. Lâkin ittihad, cehl ile olmaz. İttihad, imtizac-ı efkârdır. İmtizac-ı efkâr, marifetin şuâ-i elektrikiyle olur.” (Münâzarât)

Okunma Sayısı: 1801
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı