"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Emek ve İttihad (1)

Caner KUTLU
11 Mayıs 2017, Perşembe
Fransa’da siyaset bilimci Fabien Escalona imzasıyla yayınlanan “Sosyalizm ABD’de neden hiçbir zaman tutmadı?” başlıklı analizde Türkiye gibi ülkelerle de benzerlikler sunan sonuçlar çıkarılıyor.

Buna göre: “Sosyalistlerin başarısızlığı için zikrettiğimiz sebeplerin çoğu kendi başlarına aşılmaz engeller teşkil etmemişlerdir; Bileşimleri ölümcül olmuştur” deniyor. Sosyolog Göran Therborn, bir makalede, bir ülkedeki işçi sınıfının siyasî nüfuzunu çökertebilen ya da aksine kuvvetlendirebilen etkenlerin listesini çıkarmıştır. Listenin ilk sütunundakilerin neredeyse tamamı, “emek yanlısı” olmaktan ziyade “aşırı” bir kapitalizmin ideal tipine tekabül eden ülkelerin güzergâhında karşımıza çıkmaktadır. Karşılaştırmalı siyasetin araçları da, geleneksel olarak ileri sürülen açıklamaların önemini değerlendirme imkânı sağladığı şeklinde değerlendiriliyor.

Bediüzzaman, ilk çıkış yıllarında, sosyalizm tartışmalarını takip eder. Yeni bir fikir olarak, “hem belâlı, hem de faideli” olarak görür. Buna göre, içindeki faydanın ortaya çıkma şartı ise; halkın teveccühüne mazhar olmasının yolu olarak, “kudsiyete” dayanmasıdır. Kutsal olarak da ortada Hıristiyanlık ve İslâmiyet vardır; (sosyalizmin) hasmı olan kapitalizm Hıristiyanlığın elindedir, dolayısıyla İslâmiyet dışında bir “din” alternatifi bulunmamaktadır.

Ancak, tarihî akış böyle olmamıştır. sosyalizm kutsalı dışlamış ve bu sebeple avamın teveccühünü de bir türlü kazanamamıştır. İlginçtir, diğer taraftan Müslümanlar da çoğunlukla hasım (kapitalist yapılar) tarafında yer alarak, bu fikrin faydalı birtakım unsurlarını da ihmal etmişlerdir. Bu yeni fikir, neticede, din karşıtlığının bir enstrümanı olarak kullanılır hale gelmiştir.

Bugün gelinen noktada, çalışma alanlarının ve üretim biçimlerinin çeşitlenmesi, şahsın büyük üretim planlarında bitmeyen çalışma süreleri ve ağır iş şartlarını reddetmesini de kolaylaştırıyor. Hizmet sektörünün değer kazanmasıyla birlikte, teknolojinin de hızla ilerlemesi sayesinde, üretim, şahsî yetenek ve farklılıklara odaklanmayı arttırıyor. Aynı şeyi tekrarlamaktan ibaret emek üretiminin miktar ve kalitesi azalıyor, bu tür işler makinelere terk ediliyor.

Dolayısıyla, dünya, sosyalizmin ilk çıkışından farklı, yeni bir değişim ve dönüşüme giriyor. Bu aşamada yeniden bir emek anlayışı kurgulamaya ihtiyaç duyuluyor.

Bediüzzaman’a göre yeni dönem yeniden emeğin dönemi olacaktır. Emeğin serbestleşmesi ve malikiyeti şeklinde... Sosyalizmin kekeme ve iptidaî bir dille anlatmaya çalıştığı, kapitalizmin ise üzerinden ezip geçtiği insanlığın belki de son zirvesi bu noktadır. Emeğin bağımlılığı olmaması gerekir, “serbestiyet” olmadan insanlık onuru da kurtulamaz; çünkü; insan esir olmak istemediği gibi ecir de olmak istemez. 

Din ve devlete olan hizmet ve emekte de ölçü aynı şekilde gelişecektir: Din ve devlet hizmetini geçiminin bir unsuru yapmamak üzerine.. “hem hizmet yaparım, hem de bu vesile geçimimi sağlarım” düşüncesi zamanla bozulmayı getiriyor... 

Bediüzzaman buna “derd-i mâişet belâsı” diyor: “... şimdiki ehl-i nifakın mütemerridane sefahetinin cezası olarak umuma ve masumlara da gelen bu açlık ve derd-i maişet belâsından ehl-i dalâlet istifade edip, Risale-i Nur’un fakir şakirdlerinin aleyhine istimal etmek ihtimali var.” (KastamonuLahikası) 

Hizmeti sektörize etmekten ortaya çıkan kaygılar... Kapitalist cemaat yapıları ya da devletçi sosyalist gruplaşmalar burada kesişiyorlar.  

Emeğin ve yeteneğin dışında bir gelir caiz değildir. Hizmeti karşılığında bir ücret istenmez. 

Dinî hizmetin aslı, “emri bil maruf nehyi anil münker”den ibaret “i’lây-ı kelimetullah”tır. Bu ölçüler din için olduğu gibi aynen devlet memuriyeti (imâret) için de geçerlidir:

“Evet, ey gururlu ve mağrur adam! Senin meşrebini ihtiyar edecek öyle bir sarhoş lâzım ki, ya şarâb-ı siyaset veya hırs-ı şöhret veya rikkat-i cinsiye veya zındıka-i felsefe veya sefahet-i medeniyet veya gurur ve enaniyet veya derd-i maişet gibi müskirat-ı mâneviyeyle zarar ve nef’ini fark etmeyecek derecede sarhoş olsun. Halbuki, insanın başına inen müthiş darbeler ve beliyyat ve beşerin yüzünü tokatlayan şu ehvâl ve musibât elbette şu sekri, beşerden kaçırıp, beşerin aklını başına toplattıracaktır.” (Nurun İlk Kapısı)

Maddeten terakkinin boyutları tek tek atlanarak çizilebilir. Zorluklar üretimin zeminidir. Bir kısım insanlar gözünden düşmek, başka tür insanlar gözünde yükselmenin kapısı olabilir. Korkarsan düşersin. Düşersen ilerleyemezsin.

“Âkıbet, ikaba delildir; hadsen onu gösteriyor. Masiyetin ekseriya dünyada olan âkıbeti, bir emare-i hadsiyedir ki, cezası da bir ikab vardır. Çünki herkes hususî bir tecrübe ile hadsen görüyor ki; hiçbir münasebet-i tabiiye olmadığı halde, masiyet bir netice-i seyyieye müncer olur. Bu kadar kesret ve vüs’atle tesadüf olamaz.

“Eğer şu umum muhtelif hususî tecrübeler nazara alınırsa görünür ki; nokta-i iştirak yalnız tabiat-ı masiyettir ki, cezayı istilzam ediyor. Demek ceza, masiyetin lâzım-ı zâtîsidir.” (Sünûhat)

Durağan kalmak bir tür ölmektir.    Bankacılık insanları esaretle terbiye eden vahşi bir sistemdir. Yeni dönemin sloganı olarak şu teklif bir ölçüde doğrudur:

“Allah’a duâ et. Umudunu yitirme ve hızla bankasızlaş!”

“Beşerin fıtratındaki istidad-ı isyan ve tehevvür, gayr-ı mahdud olduğunu göstermektir. Hayra olduğu gibi, şerre dahi insanın kabiliyeti nâmütenahî gibidir. Hodgâmlık ile öyle insan olur ki, heves ve ihtirasına mani herşeyi, hattâ elinden gelirse dünyayı harab ve nev’-i beşeri mahvetmek ister.” (Sünûhat) 

Onun için Kur’ân tehdit eder, bir insanı bütün insanlıkla eşitler. Birine haksızlığı bütün insanlara yapılmış kabul eder. Durdurur, sınır çeker; terbiye eder. Tarih ve devirler bunun delillerinden oluşturulmaktadır.

Okunma Sayısı: 2922
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • İ.Seyda

    11.5.2017 22:35:02

    Şu sosyalizm konusunda Said Nursi hz,.lerinin nasıl yaklaştığı iyi anlaşılması gereken bir konu olarak karşımızda duruyor. Sadece bir giriş yetmez. Belki de 2. Ve 3. Yazıda açıklanacaktır. Merakla bekliyoruz...

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı