"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Kalıcı çâre siyasî çözüm

Cevher İLHAN
17 Aralık 2016, Cumartesi
Suriye gittikçe derinleşip azan iş savaş kargaşasında rejim güçleriyle ve birbirleriyle çatışan kırktan fazla silâhlı tedhiş örgütlerin tasallutunda felâkete sürüklendi.

Altı yıldır 700 bin sivilin katledildiği, on milyona yakın Suriyelinin göçe zorlanıp perişan edildiği ülkede zulüm ve katliamın son sahnesi Türkiye’ye 66 kilometre mesâfedeki Osmanlı eski şehri Halep. Ecnebi istihbarat servislerinin cirit attığı, küresel güçler adına “vekâlet savaşları” veril ülkede, iç savaşın başından beri muhaliflerin kontrolündeki ülkenin ikinci büyük şehri Halep’i geri almak için rejim güçlerinin zâlimane müdahalesine kentte mevzilenmiş silâhlı örgütlerin direnip uzun süre şehri terk etmemesiyle durum daha da kötüleşti. Vahşetin ve ve dehşetin bir başka boyutu sergilendi.

Gelinen noktada, bombalama vahşet ve dehşetinde en çok sivillerin ve mâsumların zarar gördüğü ve yüzde 60’i – 70’i yıkılan Halep’te sivillerin tahliyesi için çalışılıyor. 

SURİYE’NİN BÜTÜNÜNDE ATEŞKES

Ne var ki, Dışişleri Bakanı’nın ifâdesiyle, iç savaştan önce dört milyondan 350 bini kalan Halep’te halen aralarında yaralı, yaşlı, kadın, çocuk ve hastaların olduğu ve muhaliflerin de aralarında bulunduğu ancak 7 bin 500 kişi tahliye edilmiş. Tamamen insanî yardım amaçlı kurtarma operasyonları dahi saldırıya uğrayıp tıkanıyor, geçici çatışmazlık bozuluyor.

Bu açıdan, Ankara’nın, Halep’te bir koridor açılarak muhaliflerin ve sivillerin sıkıştıkları alandan çıkabilmesi için Halep’in tahliyesi için son süreçte Moskova’dan Tahran’a, ABD’den Almanya’ya, BM’den AB’ye uluslar arası mercilerle diyaloga geçmesi, altı yıl sonra da olsa bölge ve Suriye gerçeğinin görüldüğünü gösteriyor.

Aslında bir tek Halep’te değil, Suriye’de iç savaşın sürdüğü bütün kentler, kasabalar, köyler, değişik silâhlı grupların kuşatmasında. IŞİD’den El Nusra’ya, PYD-YPG’den ÖSO’ya muhtelif silâhlı örgütlerin düzenli orduyu, tankları. Topları, savaş uçakarını elinde bulunduran rejimle ve birbirleriyle çatışmalarında bir tek Halep değil, Suriye’nin bir şehri hayelet şehir haline gelmiş. 

Diğer yandan Halep’ten kurtarılanların muhaliflerin kontrolündeki İdlib’e taşınması, daha başta Suriye’yi mezhebî ve etnik iftiraklar üzerinden bölüp parçalama plânına zemin hazırlama oyununa geliniyor.

Bu açıdan, Ankara’nın Haleb için uluslararası kaktı gruplarıyla, fikirdaş ülkelerle ve başta Rusya ve İran olmak üzere komşularla görüşme çabaları takdire değer.

Ancak sadece Halep’te ya da İdlib’te değil, bütün Suriye’de başta Şam yönetimi olmak üzere bütün grupları içine alan kapsayıcı ve kalıcı topyekûn ateşkesin âcilen sağlanmasıyla barış ve siyasî çözümünün bulunması gerekiyor.

SİYASÎ ÇÖZÜME GEÇİŞ İÇİN…

Bunun içindir ki, 27 Aralık’ta Moskova’da Türkiye-Rusya-İran zirvesini haber vererek, baştan beri “Esad’ın devrilmesi”ne saplanan yanlış ve ufuksuz Suriye politikalarını revize edilmesinin işâreti veren Dışişleri Bakanı’nın, Suriye’de geleceğe dönük yegâne çârenin “siyasî çözüm” olduğunu belirtmesi dikkat çekici.

Yine Şam yönetimiyle muhalefetin diyalogunun sağlanması tavsiyesiyle muhalefetin de her zaman en iyi çözümün siyasi çözüm olduğunu ve Cenevre’deki müzâkerelere katılmaları gerektiğini söyleyen Bakan’ın son demde, “Siyasi çözüme geçilmeli; öncelikle görüşmelerin anlamlı olması için sadece Halep’te değil tüm Suriye’de derhal ateşkes sağlanmalı. BM Güvenlik Konseyi kararları ve Cenevre bildirisi bunun parametrelerinde rejimle muhalefet temsilcileri bir araya gelmeli. Siyasi çözüme gideceksek resmi ve gayri resmi formatta görüşmeler yapılmalı” çağrısı fevkalâde önemli.

Lâkin, bölgedeki aktörlerle irtibatın kurulmasının ehemmiyetini vurgulayan bakanın, hâlâ “Esad’la oturup neyi konuşacağız?” deyip Şam’ı dışlaması, Ankara’nın hâlâ yanlış politikaların cenderesinden çıkıp bir türlü manevra yapamadığının ikrarı.

Oysa, Türkiye’nin köklü inanç, tarihî ve kültürel bağları bulunan Müslüman komşusunda iç savaşın sona erdirilip fitnenin önünü alınması ve bütün bölgenin barış ve istikrara kavuşması, başta Rusya ve İran olmak üzere bölge ülkelerinin işbirliğiyle Şam’la doğrudan diyalogdan geçiyor. 

Okunma Sayısı: 3513
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı