"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Suriye’ye müdahale “kimyasal provokasyonu”

Cevher İLHAN
11 Nisan 2018, Çarşamba
Hafta sonu Şam kırsalındaki Doğu Guta’nın Duma bölgesinde 78 kişinin katledildiği katliâmla ilgili bilinmezler devam ederken,Trump’un sosyal medyada alelâcele “Büyük bedel ödeyecekler!” duyurusu, Amerika’nın askerî müdahale gerekçesi olarak, “kimyasal silâh” isnadı üzerinden Suriye’yi de işgale zemin hazırlıkları olarak yorumlanıyor.

Bilinmezler arasında Pentagon’un “Bu saldırı bizim tarafımızdan gerçekleşmedi” açıklamasına karşı Rusya’nın, “saldırıyı İsrail’in düzenledi” iddiası da gündeme bomba gibi düştü. İsrail Savunma Bakanı Avigdor Liberman’ın “dün uçaklarımız Suriye’de bombalamadan döndü” sözleri ise Rus iddialarını güçlendiriyor.

Aslında, bir yandan Suriye’deki silâhlı örgütlere el altından her türlü silâh sevkıyatını yapan küresel emperyal güçlerin, diğer yandan hiçbir araştırma yapmadan, kaynağı bilinmeyen “televizyon görüntüleri” üzerinden “Suriye’de kimyasal silâh” iddiasını tedâvüle sokması, on beş yıl önce  “karabatak uydurması”yla suçlanan Irak’ın işgaline bahane edilen “kimyasal silâh” yalanına benziyor.  

AA’ya açıklamalarda bulunan Amerikan Genelkurmay Sözcüsü Albay Patrick Ryder’in, “Televizyonda gördüğümüz resimler korkunç” sözleri, kumpası ele veriyor. (gazeteler, 9.3.18)

“KİMYASAL YALANI” YİNE TEDÂVÜLDE

Bilindiği gibi, daha önce de “Suriye’de kimyasal silâh” yaygarası koparılmıştı. Şayrat Havalimanına 60’tan fazla Tomahawk füzesi atılmış, 59 kişi katledilmişti. (Milliyet, 21.3.2013) 

Kezâ İngiltere Dışişleri Bakanı William Hague ile Fransa Dışişleri Bakanı Laurent Fabius, “iddia”yı BM’ye taşırken, Independent gazetesinin Ortadoğu muhabiri Robert Fisk, “Suriye, Beşar Esad ve kimyasal silâhlara kimlerin sahip olup olamayacağına dair hakikat” başlıklı yazısında, Batı medyasında gittikçe artan bir biçimde “kimyasal silâh kampanyası”nın yeniden başladığına ve bunların “isimsiz askerî istihbarat kaynakları”na dayandırıldığına dikkat çekmişti. (AA, 9.12.12)

O zaman da “kimyasal silâh uzmanları”nın Suriye haritasında herhangi bir kimyasal silâh izini bulamadıkları”nı yazan Fisk, “Yalan ne kadar büyük olursa daha fazla insan inanacaktır” ifâdesiyle “kimyasal yalanı”nın bölgeye “parmak karıştırmak” isteyen ecnebilerin taktiği olduğunu kaydetmişti.

Ortadoğu’da kimyasal silâhların ilk kez İngiliz Generali Allenby tarafından 1917 yılında Sina’da Türklere karşı kullanıldığına dikkat çekip, Hafız Esad’ın bile 1982’de kimyasal silâh kullanmadığını, bizzat bulunduğu Hama’da gördüğü tek bir askerin ya da sivilin bile gaz maskesi taşımadığını vurgulayıp, Saddam’ın Halepçe’de kullandığı kimyasal silâhların ABD tarafından verildiğini hatırlatan Fisk, Suriye’nin “kimyasal silâh kullanması” şâyiası, bu ülkeye müdahale senaryosu için “fantezi uzmanları”nca uydurulan bir komplodan ibâret olduğunu belirtmişti. 

Bu açıdan, bütün saptırmalara rağmen Amerikan yönetimi, saldırının arkasında Esat hükümetinin olduğunu belirleyip-belirlemediği hususunda net bir ifâde kullanmazken, Rusya’nın Suriye’deki radyasyon, kimyasal ve biyolojik savunma uzmanları ile sağlık personelinden oluşan Ateşkes İzleme Merkezi’nden, Duma kırsalında yaptıkları incelemede, “herhangi bir kimyasal madde izine rastlanmadığı” , askerî hekimlerinin sağlık kuruluşunu ziyarette buradaki hastalarda kimyasal zehirlenme belirtileri veya kimyasal madde etkileri tesbit edilmediği açıklaması kayda değer. 

YİNE “KİMYASAL KOMPLOSU” KURULUYOR 

Belli ki, ABD ile işgal ve savaş ortakları İngiltere ve Fransa’nın başını çektiği “sömürü lobisi”, Suri- ye’ye ateşkesle çatışmasızlığı sağlayan, ülkenin toprak bütünlüğünü, siyasî birliğini teminat altına alan, Şam yönetimiyle bütün meşru muhalefeti ortaklaşa çözüm çabalarında buluşturan, Türkiye, Rusya ve İran’ın garantörü olduğu “Astana süreci” ve “Soçi mutabakatı”nı sabote peşinde.  

Daha araştırılmadan tıpkı dönemin Amerikan Dışişleri Bakanı Powell ile İngiltere Başbakanı Tony Blair’in ikrarıyla “yalan olduğu” ortaya çıkan uydurmasında olduğu gibi, yine İsrail’in bölgedeki güvenliği, İran’ın kuşatılması ve Suriye’nin parçalanması hesâbına “kimyasal komplosu” kuruluyor.

“Guta’da kimyasal silah saldırısı” fâciasından haberinin servis edilmesinden sonra “ABD’den Suriye’ye müdahale edileceği”nin duyurulması, Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’un “Suriye’deki askerlerimiz, ciddî bir provokasyon hazırlandığı konusunda birçok kez uyarmıştı. Suriye hükümeti de bu konuda açıklama yapmıştı. Bu ciddî provokasyonun amacı, Şam’ı sivillere karşı kimyasal silâh kullanmakla suçlamak” açıklaması, bu husustaki endişeleri arttırıyor. (Sputnik, 8.4.18)

Özetle, “kimyasal saldırı kurbanları” ile ilgili görsellerle Suriye’de varılan ateşkesi bozmakla küresel emperyal güçlerin Suriye’ye saldırısına bahane edilmek istendiği” tesbitleri kuvvet kazanıyor. 

Peki, Suriye’ye niçin müdahale plânlanıyor?

Okunma Sayısı: 2891
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı